
Esas No: 2014/1089
Karar No: 2014/1089
Karar Tarihi: 21/6/2017
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
SEVİNÇ AYDEMİR BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası:2014/1089) |
|
Karar Tarihi: 21/6/2017 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Recai AKYEL |
Raportör Yrd. |
: |
İsmail Emrah
PERDECİOĞLU |
Başvurucu |
: |
Sevinç
AYDEMİR |
Vekilleri |
: |
Av. Zeynep
DOĞAN AKARKEN - Av. Hakan AKARKEN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; kamu kurum ve kuruluşları aleyhine verilmiş,
ekonomik değere ilişkin ve icra edilebilir bir yargı kararının uzun süre icra
edilmemesi, yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması, taşınmaza kamulaştırılmasız olarak el atılması, taşınmaz için düşük
bedel belirlenmesi, belirlenen bedele işletilen yasal faizin gerçek zararı
karşılamaması ve yargılama masraflarına karar tarihinden itibaren faiz
işletilmesinin adil olmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkı ile mülkiyet
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 28/1/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu tarafından 24/10/2011 tarihinde Ankara 21. Asliye
Hukuk Mahkemesinde Ankara Valiliği aleyhine açılan kamulaştırmasız el atma
nedeniyle tazminat davasında, 15/5/2012 tarihli ve E.2011/496, K.2012/177
sayılı karar ile 17.640 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek
yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak başvurucuya ödenmesine
hükmedilmiştir.
9. Temyiz incelemesi sonucu İlk Derece Mahkemesi kararı,
Yargıtay 5. Hukuk Dairesince 4/3/2013 tarihli ve E.2012/25148, K.2013/3510
sayılı ilam ile onanmıştır.
10. Onama ilamı başvurucuya 9/4/2013 tarihinde tebliğ edilmiş,
taraflarca karar düzeltme talebinde bulunulmaması üzerine yargılama süreci sona
ermiştir.
11. Başvurucu, Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ile
lehine hükmedilen tazminatı tahsil edebilmek amacıyla Ankara 31. İcra
Dairesinin E.2012/8395 sayılı dosyasında icra takibi başlatmıştır.
12. Başvurucu 21/11/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu
dilekçesinde söz konusu tazminata ilişkin 10/9/2014 tarihinde kısmi bir ödeme
yapıldığını, Ankara 31. İcra Dairesinin 5/1/2016 tarihli hesabına göre bakiye
4.770 TL alacağı olduğunu, bakiye miktarın ödenmesi için ilgili İcra Dairesince
5/1/2016 tarihinde borçluya ihtar gönderildiğini belirtmiştir.
13. İlgili idare 1/12/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunduğu
dilekçe ile söz konusu tazminatın tamamen ödendiğini beyan etmiştir.
14. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden Ankara 31.
İcra Dairesinin E.2012/8395 sayılı icra dosyası üzerinde yapılan incelemede
ilgili idareye 5/1/2016 tarihinde bakiye borcu için ihtar muhtırası
gönderildiği, ilgili idarenin cevap olarak sunduğu 25/1/2016 tarihli yazı ile
mahkeme avukatlık ücreti ve faizi ile icra avukatlık ücretinin toplamından
ödeme anında stopaj kesintisi yapıldığını ve ayrıca idare olarak her türlü
harçtan muaf olduklarından icra dosyası kapsamında borçlarının bulunmadığını
belirttiği, başvurucunun ise 12/10/2016 tarihinde İcra Dairesine dilekçe
sunarak bakiye alacak için haciz talebinde bulunduğu görülmüştür.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 21/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma Hakkı
ve Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
16. Başvurucu;kamu
kurum ve kuruluşları aleyhine verilmiş, ekonomik değere ilişkin ve icra
edilebilir bir yargı kararının uzun süre icra edilmemesi ile yargılamanın makul
sürede sonuçlanmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkı ile mülkiyet hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
17. Somut olayda başvurucu ile ilgili idare arasında bakiye borç
bulunup bulunmadığı konusunda bir uyuşmazlık olduğu anlaşılmakta ise de borcun
takibinin yapıldığı icra dosyası kapsamında bakiye borç hesaplanarak ilgili
idareden ödeme talep edildiği, ilgili idarenin ise borcu bulunmadığını
belirtmekle birlikte kendisinden talep edilen meblağa yönelik icra mahkemeleri
nezdinde bir girişimde bulunduğuna dair Anayasa Mahkemesine bilgi sunmadığı
anlaşıldığından başvurucu lehine hükmedilen tazminat bakımından kısmi ödeme
yapıldığı kabulü ile değerlendirme yapılacaktır.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mahkemeye erişim hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyet ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 50, 52).
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§
41-45).
21. Öte yandan mahkeme kararına dayanan icra edilebilir bir
alacak, mülkiyet hakkı kapsamında korunan ekonomik bir değer ifade eder. Kamu
kurum ve kuruluşları aleyhine hükmedilmiş böyle bir alacağın hiç ödenmemesi ya
da ödenmesinin uzun sürmesi suretiyle oluşan belirsizlik, mülkiyet hakkının
ihlaline neden olur (Kenan Yıldırım ve Turan
Yıldırım, §§ 55-75).
22. Anılan ilkeler doğrultusunda somut olayda icra aşamasını da
kapsayacak şekilde 5 yıl 7 ayı aşan sürenin makul olmadığı ve alacakların
ödenmesinin uzun sürmesinden dolayı oluşan belirsizlik dikkate alındığında adil
yargılanma hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmalıdır.
B. Yargılamaya İlişkin Diğer İhlal İddiaları
23. Başvurucu;
taşınmazına kamulaştırılmasız olarak el atıldığını,
taşınmazı için düşük bedel belirlendiğini, bu bedele işletilen yasal faizin
gerçek zararı karşılamadığını, geç ödemeden kaynaklı olarak tazminata, kamu
alacakları için öngörülen en yüksek faizin uygulanması gerektiğini ve yargılama
masraflarına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin adil olmadığını
belirterek adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu
ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası
gereği başvuru yollarının tüketildiği, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin
öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde bireysel başvuru yapılması
gerekir.
25. Somut olayda başvurucunun açtığı kamulaştırmasız el atmadan
kaynaklanan tazminat davasına ilişkin Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 4/3/2013
tarihli onama ilamı ile söz konusu şikâyetlere ilişkin başvuru yollarının
tükendiği ve nihai kararın başvurucuya 9/4/2013 tarihinde tebliğ edildiği (bkz.
§10), bu durumda söz konusu şikâyetler için otuz günlük süre geçtikten sonra
28/1/2014 tarihinde başvuru yapıldığı anlaşılmıştır.
26. Açıklanan nedenle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
27. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir…”
28. Başvurucu, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
29. Somut olayda, adil yargılanma hakkı ile mülkiyet hakkının
ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
30. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya net 12.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
31. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge
sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi
gerekir.
32. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.
33. Ayrıca yargı kararının mümkün olan en kısa sürede icra edilmesi
ve böylece hukuk devleti ilkesi ile adalete olan güvenin gördüğü zararın devam
etmesinin önlenmesi için ihlal kararının bir örneğinin ilgili idareye
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Adil yargılanma hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının süre
aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı ile Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Yargı kararının en kısa sürede icra edilmesi için kararın bir
örneğinin Ankara Valiliğine GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 12.000 TL
manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 206,10 TL harç ve 1.800 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin, kararın tebliğini
takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay
içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği
tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet
Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 21/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.