
Esas No: 2015/25788
Karar No: 2017/5040
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/25788 Esas 2017/5040 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından boşanma, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan tazminatlar, manevi tazminat talebi ile maddi tazminat talebi hakkında hüküm kurulmaması, mahkemece hükmolunan nafakalar ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davalı vekilinin 17.12.2015 havale tarihli dilekçesiyle boşanmaya yönelik olan temyizden feragat ettiği anlaşılmaktadır. Öyleyse, temyiz dilekçesinin münhasıran boşanmaya ilişkin itirazına yönelik kısmının reddi gerekmiştir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarının hasren yapılan temyiz incelenmesine gelince;
a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle; davalının manevi tazminat talebinin reddine karar verildiğinin ve usulünce talep edilmiş bir maddi tazminat talebi olmadığının anlaşılmasına göre, davalının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
b)Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat çoktur. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
c)Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocuğun üstün yararı ve maenfaatidir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, velayet hakkında bir karar verilemesi gerekir.
Somut olayda, mahkemece, "ortak çocuğa yönelik anne tarafından zaman zaman şiddet uygulandığı iddiasının bulunmasına rağmen bu olayın evlilik içindeki geçimsizlikten de kaynaklanacağı, çocuğun halen anne yanında olduğu ayrıca çocuğun sağlığının, güvenliğinin tehlikeye düşmesi halinde velayetin değiştirilmesinin heran mümkün olacağı ayrıca küçüğün anne bakımı ve şefkatine muhtaç olduğu" gerekçesiyle, velayet yönünden sosyal inceleme raporu tanzim ettirilmeksizin, 2011 doğumlu ortak çocuk Sude"nin velayeti davacı anneye verilmiştir. O halde mahkemece, yukarıda belirtilen kıstaslar dikkate alınarak psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan bir heyetten rapor alınarak, diğer delillerle birlikte değerlendirildikten sonra, gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2/b ve 2/c bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 2/a bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, davalının münhasıran boşanmaya ilişkin temyiz itirazının yukarıda l. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02.05.2017 (Salı)