17. Hukuk Dairesi 2016/8989 E. , 2019/2376 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkil şirketin, davalılardan ..."dan alacaklı olduğunu, ancak anılan icra takip dosyasından müvekkil şirket alacağının tahsiline yetecek miktarda haczi kabil mal varlığı bulunmadığından ve haciz zabıtları İİK"nın 105/2. maddesi gereğince geçici aciz vesikası hükmünde olduğundan; yargılamaya konu taşınmazın davalılar arasında devrine ilişkin tasarrufun iptaline, bu talebin kabul görmemesi halinde taşınmazı elinden çıkartan davalılar ... ve ... aleyhine taşınmazın satış tarihindeki gerçek değeri üzerinden tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davalılar Şükriye Senem ve ... aleyhine açılan davanın reddine, davalılar ... ve ... aleyhine açılan davanın kabulü ile taşınmazın el değiştirmesi nedeniyle dava tazminat davasına dönüştüğünden ... 2.İcra Dairesi"nin 2012/28 Takip sayılı dosyasındaki alacak ve ferilerinden fazla olmamak kaydıyla taşınmazın ilk satış tarihindeki değeri olan 160.000,00 TL"ye kadar davacıya, davalılar hakkında İİK"nın 283/2. maddesi gereği talep hakkı tanınmasına, karar verilmiş; hüküm, davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin tüm, davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mahkemece; davaya konu taşınmaz kaydında davalı ...’a ilk temlik tarihinde 297.000,00 TL"lik ipotek bulunduğu, 70.000,00 TL satış bedeli ile birlikte toplam değerin 367.000,00 TL"ye denk geldiği bu haliyle gerçek değerinin çok üstünde olan taşınmazın satın alınmasının hayatın olağan akışına uygun düşmediği ve satış tarihleri arasında çok kısa sürelerin bulunduğu, 2 ay içerisinde bir taşınmazın 3 el değiştirmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın davalı ... yönünden kabulüne karar verilmiş ise de; mahkemenin bedel farkına yönelik bu gerekçesi dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemiştir.
Yasanın 278/III-2. maddesinde edimler arasında fahiş farkın bulunduğu hallerde yapılan tasarrufun bağışlama hükmünde sayılacağı ve bunun sonucu olarak iptale tabi olacağı öngörülmüştür. Bu bedel farkının hesaplanmasında satılan taşınmaz üzerinde ipotek ve haciz kayıtlarının bulunduğu hallerde, alıcının taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağı, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığı kabul edilerek, oransızlığın belirlenmesinde, tapu kaydındaki ipotek ve haciz miktarlarının da göz önünde tutulması gerekir. Buna göre; taşınmazın tapudaki satış bedeli 70.000,00 TL, rayiç değeri ise; 160.000,00 TL’dir. İpotek bedeli ise daha sonra 100.757,00 TL olarak ödenmiştir. Taşınmaz üzerindeki ipotek bedeli bu şekilde dikkate alındığında fahiş bedel farkının olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca taşınmazın ipoteklerle yüklü olarak kısa aralıklarla devri de tasarrufun iptali için gerekçe olamaz. Bu nedenle; mahkemece davanın davalı ... yönünden reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
3-Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi gerekir. Bu halde dördüncü kişi yönünden bedel farkı yeterli olmayıp kötü niyetinin somut delillerle ispatlanması gerekir.
Somut olayda, davalı borçlu tarafından borcun doğumundan sonra dava konusu taşınmaz 27/12/2011 tarihinde davalı ...’e onun tarafından da 12/01/2012 tarihinde davalı dördüncü kişi ...’a satılmıştır. Dördüncü kişi konumundaki davalı ... yönünden ivazlar arasındaki fahiş fark yeterli olmayıp kötü niyetinin ispatlanmış olması gerekir. Bu davalı yönünden (İİK. 282. maddesi hükmüne göre kötü niyetli üçünçü kişi) İİK. 280/3 maddesinde uygulama yeri yoktur. Davalı ...’ın kötü niyeti ispatlanamadığından, davanın davalı ... yönünden de reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı ... vekili ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 16,70 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve ..."e geri verilmesine 04/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.