15. Ceza Dairesi 2017/27274 E. , 2020/11349 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : 1- Nitelikli dolandırıcılık suçundan; beraat
2- Resmi belgede sahtecilik suçundan; 5237 s. TCK m.204/1, 62, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanığın, nitelikli dolandırıcılık suçundan beraat hükmü katılan ... vekili, resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Anayasa Mahkemesinin, TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilerek yapılan incelemede;
Sanığın, katılan ..."dan 12.03.2010 tarihiyle 18.04.2010 tarihleri arasında aldığı yaş sebze karşılığında çalıntı ve sahte olan 9.000TL, 13.000 TL, 9.350 TL, 12.000 TL, 11.000 TL bedelli 5 adet çeki vermek suretiyle sanığın, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia edilen olayda;
1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde;
Sanık savunması, katılan beyanları, tanık anlatımları, alınan ekspertiz raporları ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın sahte olduğunu bildiği suça konu çekleri borcuna karşılık katılana verdiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin sebebe dayanmayan ve sanık müdafinin suçun oluşmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat hükmüne yönelik yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde;
Her ne kadar mahkeme tarafından suça konu çeklerin önceden doğan borç nedeniyle verildiği ve dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar verilmişse de; katılan ..."ın ifadeleri ile sanığı önceden tanımadığını, katılan ... aracılığı ile sanığa yaş meyve sebze sattığını ve çekleri de yine Hayrettin aracılığı ile aldığını, önce 12.000 TL. ve 11.000 TL. bedelli 2 çekin sonrasında diğer 3 adet çekin kendisine verildiğini beyan etmesi, katılan ... "ın Savcılık ifadesinde, sanık adına haldeki bütün dükkanlardan mal alıp açık hesap açtığını, katılan ..."den de aynı şekilde ... için mal aldığını ve açık hesap açarak alınan malların yazıldığını, sanık adına haldeki esnaflara sanığın verdiği çekleri dağıttığını ve sanığın bazen kısmi ödeme yaptığını beyan etmesi karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeksizin ortaya çıkarılması bakımından, sanık ile katılan ... arasında doğrudan doğruya oluşturulmuş açık hesap olup olmadığı ve aralarındaki ticari ilişkiye dair belgelerin istenilmesi, kimi zaman borçların kapatılması amacıyla sonrasında nakit para ya da çek verildiği de dosya kapsamından anlaşılmasına rağmen çeklerin tümünün mü yoksa bir kısmının mı önceden doğan borç karşılığında verildiğinin belirlenmediği, dolayısıyla bu hususun tamamlanması amacıyla katılan ..."ın yeniden beyanlarına başvurulup, çekin ne kadarlık mal karşılığında verildiği, açık hesap gereğince önceden kalan borç miktarı için mi verildiği, ödeme yapılıp yapılmadığı, kısmi ödemede bulunup bulunmadığı ve yapılan kısmi ödeme nedeniyle sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rıza gösterip göstermediği de sorularak, çekin tamamının daha önceki alışverişe karşılık verildiğinin belirlenmesi halinde dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı; bir kısmının önceki alışverişe diğerinin malın teslimini sağlamaya yönelik olduğunun tespiti halinde ise haksız menfaat miktarının alışveriş sırasında teslimi sağlanan malın fiyatı kadar olması gerekeceğinden gün para cezasının bu miktar üzerinden hesaplanmasının zorunlu olması ve ayrıca TCK’nın 168. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılması, ayrıca sanığın, aynı suç işleme kararıyla Kanun’un aynı hükmünü değişik zamanlarda ve aynı mağdura karşı birden fazla kez ihlal etmesi halinde tek bir suçtan hüküm kurularak TCK’nın 43. maddesi kapsamında zincirleme suç hükümleri gereğince cezasının arttırılması gerektiği dikkate alındığında, mahkemece bu husus da değerlendirilerek bundan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesine istinaden halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 10/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.