4. Hukuk Dairesi 2017/2367 E. , 2017/5867 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 29/08/2013 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi ve karşı davada davacı ... tarafından davalılar ... ve diğerleri aleyine 27/09/2013 gününde verilen dilekçe ile kötüniyet tazminatı istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın ve karşı davanın reddine dair verilen 31/01/2017 günlü kararın Yargıtay"ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsiz bulunmamasına göre davacılar-karşı davalıların tüm, davalı-karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Asıl dava itirazın iptali, karşı dava ise kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı-karşı davalılar, satış memuru olan davalının kendi murisleri yerine aynı isimli başka bir şahsa ödeme yaptığını, bu nedenle başlattıkları ilamsız icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek, haksız itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemişlerdir.
Davalı-karşı davacı, aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini, davanın Adalet Bakanlığı’na yöneltilmesi gerektiğini savunmuş, açtığı karşı davada ise davacı-karşı davalıların yaptıkları takipte haksız ve kötüniyetli olduklarını ileri sürerek, kötüniyet tazminatı isteminde bulunmuştur.
Mahkemenin “davada idare mahkemesinin görevli olması ve karşı davanın da asıl dava ile bağlantılı olması sebebiyle davanın ve karşı davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine dair” 17/12/2013 tarihli ilk hükmü, Dairemizin 10/11/2014 gün, 2014/11723 esas, 2014/14947 karar sayılı ilamıyla bozulmuş, bozma ilamında gerçek kişi davalı hakkındaki davanın görüm ve çözüm yerinin idari yargı olmayıp adli yargı olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen kararda ise, davacı-karşı davalıların zararlarının tazmini amacıyla ilgili idareye başvurmaları gerektiği, davalı-karşı davacı satış memurunun itirazın iptali davasına konu alacaktan sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle asıl davanın reddine, davacı-karşı davalıların kötüniyetli hareket etmedikleri gerekçesiyle de, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Ortaklığın satış suretiyle giderilmesi kararları İİK. hükümleri uyarınca yerine getirilmekte olup, davalı-karşı davacı satış memuru da İİK’nun 5. maddesi anlamında icra dairesi görevlisi konumundadır. İİK’nun 5. maddesinde “İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak İdare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır” düzenlemesi gözetildiğinde; asıl davada davalıya husumet yöneltilmesi doğru değildir. Asıl davanın bu nedenle reddi gerekir.
Mahkemece açıklanan yasal düzenlemeler gözetilerek, asıl davada davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı-karşı davacı yararına BOZULMASINA, davacı-karşı davalıların tüm, davalı-karşı davacının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve davalı-karşı davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.