8. Hukuk Dairesi 2013/22743 E. , 2015/4797 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma alacağı
... ile .. aralarındaki katılma alacağı davasının reddine dair .. Aile Mahkemesi"nden verilen 09.09.2013 gün ve 140/59 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, tarafların evlendikten sonra müvekkilinin yürümeyen evlilik birliğini yürütmek ve davalıyı memnun etmek amacıyla 07.07.2003 tarhinde, ... 755 ada 245 parselde kayıtlı 29 nolu bağımsız bölümü davalı adına aldığını; davalının ev hanımı olup, herhangi bir gelirinin bulunmadığını; tarafların . Aile Mahkemesi"nin 2011/359E., 2012/594 K. sayılı kararı ile boşandıklarını, taşınmazın parasının davacı tarafça ödendiğini, taşınmazdaki davalının ½ hissesinin iptali ile davacı adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde mahkemece belirlenecek bedelin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini istemiştir.
Davalı . vekili, davacının ayni hak talep edemeyeceğini, taşınmazın davalının kişisel malı olduğunu, barışma karşılığı olarak davacının daireyi 3. kişiden satın almak suretiyle hibe ettiğini ve davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu evin evlilik birliği devam ederken davacı kocanın sadakatsiz davranışları üzerine oluşan geçimsizliği gidermek amacı ile davacı koca tarafından alınarak davalı adına tescil edildiği, bu niteliği ile taşınmazın davalının kişisel malı olduğu kabul edilerek koşulları bulunmayan davanın reddine; aksi düşünülecek olsa dahi TMK m. 236/2 gereği evlilik birliği içerisinde davacı kocanın sadakatsizliği nedeni ile boşanmanın gerçekleştiği değerlendirilerek hakkaniyet gereği davacı kocanın dava konusu taşınmazdaki artık değerdeki pay oranının kaldırılması gerektiği kanaati ile davacının davasının reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 06.01.1997 tarihinde evlenmişler, . Aile Mahkemesi"nin 2011/359 E., 2012/594 K. sayılı kararı ile, TMK m. 164/4 gereğince "ortak hayatın yeniden kurulamaması" nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş; bu karar 19.03.2013 tarihinde kesinleşmiştir. Mal rejimi 06.04.2011 boşanma dava tarihi itibariyle sona ermiştir (TMK.nun 225/2). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında evlenme tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM"nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 sayılı Yasa"nın 10.m.).
-//-
Dava konusu 755 ada 245 parselde kayıtlı 29 nolu bağımsız bölüm 3. kişi ...adına kayıtlı iken 07.07.2003 tarihinde satış suretiyle davalı ...adına tescil edilmiştir.
Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, deliller değerlendirilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dava konusu taşınmaz edinilmiş mal rejiminin geçerli olduğu dönemde üçüncü kişiden satın alınarak davalı kadın adına tescil edildiğine, edinilmiş mallara katılma rejiminde katılma alacağı talebi bakımından uygulanması mümkün olan TMK’nin 236/2. maddesinin tarafların TMK’nin 161. maddesinde yazılı zina sebebiyle değil, 166/4. maddesine göre "ortak hayatın yeniden kurulamaması" sebebiyle boşandıkları dikkate alındığında katılma alacağı bakımından bu maddenin uygulanmasının mümkün bulunmadığına taşınmazın evlilik birliğini sürdürmek ve kadının barışması amacıyla davalı adına tescil edildiği ileri sürüldüğüne, davacının dava dilekçesindeki ""...yürümeyen evliliği yürütebilmek ve davalıyı memnun etmek amacıyla..."", davalının cevap dilekçesindeki ""...müvekkil ile davacı daire satın alınmadan önce davacının kusurlu davranşları nedeniyle boşanma aşamasına gelmişler, barışma karşılığı olarak davacı bu daireyi 3. kişiden satın almak suretiyle müvekkile hibe etmiştir..."" ve dinlenen davalı tanıklarının ""...dava konusu evin davalıya alınması karşılığında barıştıkları...""na yönelik beyanlarına göre, tarafların ve dinlenen tanıkların davacının bağış iradesini doğrular şekilde anlatımda bulundukları, davacının dava konusu taşınmazı davalıya bağışladığının kabulü gerektiğine, bu nedenlerle taşınmazın davalının kişisel malı kabul edilmesinin ve TMK’nin 228. maddesi uyarınca karşılıksız kazandırma yoluyla davalıya geçen taşınmazdan katılma alacağı istenilmesi mümkün bulunmadığına göre, mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekilinin, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün açıklanan nedenlerle ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 24,30 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 3,40 TL peşin harcın temyiz eden davacıdan alınmasına 23.02.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacının davalı adına mevcut tapu kaydının ½ payının iptaliyle adına tescilini, bu mümkün olmadığı takdirde belirlenecek bedelinin davalıdan tahsilini içeren davasına konu edilen taşınmaz, mesken niteliğinde olup; üçüncü kişiden satış suretiyle 07.07.2003 tarihinde davalı adına tapuya tescil edilmiştir.Taşınmazın iktisap tarihi itibariyle taraflar arasında “edinilmiş mallara katılma rejimi” geçerlidir.
Davalı cevap dilekçesinde, taşınmazın davacı eski eşinin o tarihteki mevcut geçimsizlikteki kusurlu davaranışının kendisi tarafından affı için, barışma karşılığı verildiğini ve tasarrufun şartsız bağışlama niteliğinde ve bu sebeple kişisel malı olduğu savunmasında bulunmuştur.Davacı ve dinlenen bir kısım tanıklar da, taşınmazın satınalma parasının davacı tarafından karşılanıp, tarafların barışması nedeniyle evliliğin sürdürülmesi ve davalının evliliğe devam isteğini sağlamak için tapu kaydının davalı adına tescilinin yapıldığını bildirmişlerdir. -//-
Davada uyuşmazlık konusu olan husus; davacının davalıya yaptığı kazandırma işleminin bağışlama işlemi sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır. Bağışlama sözleşmesi öncelikle karşılıksız bir kazandırmadır (TBK.m.285/1).Bu sözleşme borç doğrucu veya tasarrufi bir kazandırmadır. Bağışlama “bağışlama sebebine(causa donandi"ye)” dayalı bir borçlandırıcı ve tasarrufi işlemle gerçekleşir. Bağışlayanı bağışlamada bulunmaya iten saik(örneğin, minnet, acıma duygusu,barışma gibi içsel duygular) kural olarak bağışlama sebebini oluşturmaz. Bu bakımdan; kural olarak bir eşin diğer eşin malvarlığı unsuruna yaptığı katkı, bağışlama sebebini içermediğinden bağışlama olarak kabul edilemez. Yapılan bu katkı “değer artış payı alacağı” olarak TMK.227. madde çerçevesinde katkıda bulunulan eşten talep edilebilir (..:Borçlar Hukuku, Özel Hükümler, ...). Nitekim TMK.227.maddesindeki “...eşlerden biri... hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa...” ifadesi bu kabulü doğrulamaktadır.
Yerel mahkeme, davacının davalıya yaptığı tasarruf işleminin bağışlama niteliğinde ve taşınmazın onun kişisel malı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.Değerli çoğunluk, mahkemenin bu gerekçesini yerinde görerek, temyiz edilen hükmün onanmasına karar vermiştir.Yukarda açıklandığı gibi, davacının yaptığı tasarruf işleminde bağışlama sebebi mevcut değildir. Kaldı ki, davacının kazandırmayı ilerde herhangi bir hak telep etmemek üzere yaptığı da kanıtlanamamıştır. Davacıda mevcut barışma nedeniyle eşini hoşnut etme saikinin varlığı, bağışlama sebebi olarak kabul edilemez. Bu nedenle, davacının alacak talebine yönelik olarak, temyiz edilen hükmün TMK.227.maddede düzenlenen değer artış payı alacağı çerçevesinde incelenmesi ve gereçekleşecek sonucuna göre karar verilmek üzere bozulması gerektiğini düşünüyor; çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.