11. Hukuk Dairesi 2016/6473 E. , 2018/483 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
Taraflar arasında görülen davada .... Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 21/03/2016 tarih ve 2014/123-2016/31 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 2012/48623 “Mr.Tantuni” markasının sahibi olduğunu, davalının bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki 2013/94557 sayılı “Erenköy MR Tantuni Döner+Şekil” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, başvurunun müvekkilinin markası ile benzer olduğunu ve müvekkilinin markaları ile aynı sınıfta tescil talep edildiğini, davalının başvurusunun iltibas yaratma ihtimalinin bulunduğunu, davalının ayrıca dava konusu markayı fiili olarak kullandığını ve bu durumun marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek markanın hükümsüzlüğüne, marka hakkına tecavüz nedeniyle KHK’nın 66/b maddesi gereğince hesaplanacak şimdilik 5.000,00 TL maddi tazminat ile 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini 10.462,80 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirketin “Erenköy MR Tantuni Döner + şekil” ibaresini fiili olarak markanın tescilinden çok daha önce kullandığını, müvekkili markası ile davacı markasının benzer olmadığını, marka hakkına tecavüz ve haksız kazancın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı markasının davacı markası ile oluşmuş olan işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik, hizmetlerin aynılığı ve aynı tüketici kitlesine hitap etmeleri nedeniyle çağrıştırma ve bağlantı kurma suretiyle tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimaline yol açtığı, davalının “MR” ibaresinin markasal olarak kullandığına dair öncelik hakkının bulunduğuna ilişkin iddiası kanıtlayamadığı, davalı markasının dava tarihinden sonra tesciline karar verilmiş ise de 20.11.2013 başvuru tarihinden itibaren korunduğu için davalı tarafın markasını hukuka uygun olarak kullandığı ve marka hakkına tecavüz oluşturmadığı gerekçesiyle davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne ve davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Mahkeme ilamı, hükmü katılma yoluyla temyiz eden davacı vekiline 07.04.2016 tarihinde, davalı vekilinin temyiz dilekçesi ise 03.05.2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve hüküm davacı vekili tarafından HUMK 433. maddesinde öngörülen 10 günlük katılma yoluyla temyiz süresi geçirildikten sonra 16.05.2016 tarihinde temyiz edilmiştir. 01/03/1990 gün ve 3-4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı’nda süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında yerel mahkeme bir karar verilebileceği gibi, Yargıtayca da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK 432/4 maddesi uyarınca davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 22/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.