5. Ceza Dairesi 2021/953 E. , 2021/1227 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet alma ve rüşvet verme
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece sanıklardan ... ve ... hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan dönüşen zimmet ile rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin onanmasına dair Dairemizin 19/09/2019 tarihli ve 2019/3043 Esas, 2019/8425 sayılı Kararına karşı Yargıtay C.Başsavcılığının 22/01/2020 tarihli ve KD-2020/4546 sayılı yazısı ile zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden itiraz isteminde bulunulduğu, Dairemizin 15/04/2020 tarihli ve 2020/748 Esas, 2020/10512 sayılı Kararı ile sanıklar hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine ilişkin Dairemizce verilen onama kararları usul ve yasaya uygun olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle 6352 sayılı Yasa"nın 99. maddesi ile değişik CMK"nin 308/3. maddesi uyarınca itirazın reddine, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi sonrasında Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09/07/2020 tarihli ve 2020/5-230 Esas, 2020/356 sayılı Kararı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Dairemizin 19/09/2019 tarihli ve 3043-8425 sayılı onama kararının sanıklar ... ve ... hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri yönünden kaldırılmasına, Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 24/02/2015 tarihli ve 84-52 sayılı; sanıklar ... ve ... hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin, hükümlerden önce son sözün hazır bulunan sanıklar ... ve ..."a verilmemesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmesi sonrasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bu kez 13/01/2021 tarihli ve KD-2020/109732 sayılı yazı ile Ceza Genel Kurulu kararında yer alan tespitler nazara alınarak sanıklar hakkında rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin onanmasına ilişkin kararımızın kaldırılarak mahkumiyet hükümlerinin bozulmasının talep edildiği anlaşılmakla, dosya incelendi;
Yargıtay C.Başsavcılığının itiraz sebebi yerinde görüldüğünden itirazın KABULÜNE, Dairemizin 19/09/2019 tarihli ve 2019/3043 Esas, 2019/8425 sayılı Kararının sanıklar ... ve ... hakkında rüşvet alma ve rüşvet verme suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri yönünden KALDIRILMASINA karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Hükmün tefhim edildiği oturumda sanıklar ... ve müdafisi, sanık ..., inceleme dışı sanıklar ... ... ..., ..., ..., ... ve müdafileri, inceleme dışı sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ... müdafileri ve katılanlar vekillerinin hazır bulunduğu, adı geçenlerden Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı diyeceklerinin sorulduğu, sonra hazır bulunan sanıklar ... ve ... ile inceleme dışı sanıklar ..., ..., ... ve ...’dan son sözlerinin ve haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi konusunda rıza gösterip göstermediklerinin sorulduğu, ardından hazır bulunan sanıklar müdafileri ve inceleme dışı sanıklar müdafilerinden ayrı ayrı son sözlerinin sorulduğu anlaşılmakla, hazır bulunan sanıklar ... ve ...’a son söz hakkı tanınmadan duruşmaya son verilip hüküm kurulduğu anlaşılmakla; hazır bulunan sanıklar ... ve ...’a yeniden zorunlu hale gelen son söz hakkı tanınmadan yargılama bitirilerek hükümler tesis ve tefhim edilerek, CMK"nin 216. maddesinin üçüncü fıkrasının açıkça ihlali ile savunma haklarının kısıtlanması,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 18/03/2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
(Muhalif Üye)
KARŞI OY
1412 sayılı CMUK"un 251. maddesine benzer hükümler içeren 5271 sayılı CMK"nin "Delillerin tartışılması" başlıklı 216. maddesinin üçüncü fıkrasında "Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir" düzenlemesi yer almaktadır. Bu hüküm uyarınca katılmış olduğu takdirde son söz mutlaka sanığa verilerek duruşma bitirilecektir. Ceza muhakemesinde sanığın en önemli haklarından biri de savunma hakkı olup, hazır bulunduğu oturumda son söz sanığa verilmeden hüküm kurulması, savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğuracaktır.
Kovuşturmanın sona erdirilip hükmün kurulması ve tefhimine geçilmesinden önce son söz alan tarafın sanık olması gerektiği şeklinde anlaşılması gereken “Son sözün sanığa verilmesi” kuralına uyulmaması hali, gerek “savunma hakkının sınırlandırılamayacağı” ilkesine gerek CMK"nin 216. maddesinin üçüncü fıkrasına açık aykırılık teşkil edecek ve bu durum temyiz incelemesi aşamasında hükmün esasına geçilmeden önce bozma nedeni kabul edilecektir.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Hükmün tefhim edildiği 24/02/2015 tarihli celsede sanıklar ... ve müdafisi, sanık ..., inceleme dışı sanıklar ......, ..., ..., ... ve müdafileri, inceleme dışı sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ... müdafileri ve katılanlar vekillerinin hazır bulunduğu, adı geçenlerden Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı diyeceklerinin sorulduğu, sonrasında hazır bulunan sanıklar ... ve ... ile inceleme dışı sanıklar ..., ..., ... ve ...’dan son sözlerinin ve haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi konusunda rıza gösterip göstermediklerinin sorulduğu, ardından hazır bulunan sanık müdafileri ve inceleme dışı sanık müdafilerinden ayrı ayrı son sözlerinin sorulduğu anlaşılmakla, bahse konu uygulamanın CMK"nin 216. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eder nitelikte olmadığı kanaati ile sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.