4. Hukuk Dairesi 2016/11603 E. , 2018/7219 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... Yayıncılık ve İletişim Tic AŞ ve ... aleyhine 13/01/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat ve yayın istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 07/07/2015 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dava basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat ve kararın yayınlanması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, davalılardan şirketin yayın sahibi olduğu Birgün Gazetesinin 31/12/2014 tarihli nüshasında, "Yüz Karası" manşeti ile yayınlanan haberde, davacılara hakaret edilerek kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu, masumiyet karinesinin ihlal edildiğini, davacıların fotoğrafının da kullanıldığı gazete haberinde Erdoğan ailesinin kanunlara aykırı hareket eden, suç işleyen kişiler olarak algılanmasının sağlanmaya çalışıldığını, basın özgürlüğünün sınırlarının aşıldığını belirterek oluşan manevi zararın tazminini ve kararın tirajı en yüksek iki gazetede ve Birgün Gazetesinde yayınlanmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların kamuoyu önünde yer alan siyasi kişilikler oldukları, AİHM"nin istikrar kazanmış uygulamalarına göre siyasetle uğraşan kişilerin sert, ağır ve hatta incitici haberlere dahi katlanmaları gerektiği, dava konusu olan haberde, edebiyatta bir yazı türü olan hiciv sanatının kullanıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş, ancak davacılardan ... vekili 02/08/2016 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirmiştir. Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir (Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesi) ve davanın her aşamasında nazara alınabilir. Niteliği gereği karşı tarafın kabulüne bağlı olmayan tek taraflı irade beyanı ile davayı sonuçlandıran ve kesin hükmün sonuçlarını doğuran bir usul işlemidir.
Davacılardan ... tarafından feragat edilmesi nedeniyle öncelikle davadan feragat hakkında bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Davacılardan ..., ... ve ..."ın temyiz itirazlarına gelince;
Basın özgürlüğü, Anayasa"nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu"nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa"nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu"nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda, davaya konu Birgün Gazetesinin 31/12/2014 tarihli nüshasında, gazetenin logosunun solunda yer alan yazılar, davacıların fotoğrafları ve fotoğraflar üzerindeki ibare bir bütün olarak değerlendirildiğinde; özle biçim arasındaki dengenin bozulduğu, davacıların kişilik haklarına saldırının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Şu durumda; davacılar yararına uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1 ve 2) sayılı bentlerde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/11/2018 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
(M)
KARŞI OY YAZISI
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 21/11/2018