16. Ceza Dairesi 2019/7668 E. , 2020/6454 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2017 tarih
ve 2017/415 - 2017/298 sayılı kararı
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK"nın 62, 53, 58/6-9, 63. maddeleri uyarınca mahkumiyet
kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Olağan bir kanun yolu olarak düzenlenen temyiz davası yönünden de adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin sağlanmasında zorunluluk bulunmasına (AYM Hasan İşten, B. No: 2015/1950, 22.2.2018, § 37), Anayasanın 36/1, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1. maddeleri ile teminat altına alınan (AYM Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd.Şti., B. No: 2014/13156, 20.4.2017, § 34) ve bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek, uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelen (AYM Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7.11.2013, § 52) Mahkemeye erişim hakkı bağlamında; kanun yoluna başvurma hakkının belli bir süre koşuluna bağlanmasının hukuki güvenlik ve istikrarın sağlanması gibi önemli ve meşru bir amaca hizmet ettiğinde (AYM Ertuğrul Dalbaş, B. No: 2014/7805, 25.10.2017, § 59), şartları ve usulü açık bir şekilde ortaya konulmak şartıyla (AİHM Galstyan/Ermenistan Başvuru no; 26986/03 15.01.2007 t.) öngörülen usul şartlarına uyulmaması sebebiyle kanun yolu başvurusunun reddedilmesinin bu hakkın ihlali sonucunu doğurmayacağında (AİHM Sjöö/İsveç Başvuru no; 37604/97) kuşku olmamakla birlikte, yargısal başvuru usullerinin belirli ve öngörülebilir olmasında zorunluluk bulunduğundan (AYM Hasan İşten, §45), temyiz davası açma sürelerini düzenleyen mevzuata ilişkin farklı yorum ve uygulamaların ortaya çıkardığı belirsizlik ve özellikle derece mahkemesi kararında gösterilen başvuru yöntem, mercii ve süresine ilişkin yetersiz bilgiye güvenilerek yapılan kanun yolu başvurularının süre aşımından reddedilmesinin öngörülemez ağır ve orantısız sonuçlara sebep olacağı (AYM Cemile Akyıldız B. No: 2014/1382, 22.9.2016) gözetilerek, CMK"nın 291. maddesinde öngörülen sürede verdiği gerekçesiz temyiz dilekçesi ile kanun yoluna başvurma yönündeki istek ve iradesini ortaya koyan sanık müdafiine, aynı Kanunun 295. maddesinde düzenlenen temyiz gerekçesi / nedeni bildirme için verilen yedi günlük sürenin, hak düşürücü niteliğine ilişkin sonuçlarının incelemeye konu kararda ya da bu kararın tebliğine dair mazbatada açık ve anlaşılır biçimde gösterilmediği görüldüğünden temyizin süresinde ve gerekçeli olduğu kabul edilerek yapılan incelemede:
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
1-Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre çocuğunu örgüte müzahir okula göndermenin, sanık hakkındaki müsnet suç yönünden delil ya da örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/970 K. sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 K. sayılı kararında ve Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf. 383 vd.)Örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır (Toroslu özel kısım syf. 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280).
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Dairemizin 2015/3 E. sayılı kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ve eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mübah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara alındığında;
Örgüte ait yayınları bulunduran, örgüt kurumlarında sigortalı işçi olarak çalışan, (tek başına örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde değerlendirilemeyeceği ancak) örgüte müzahir sendika ve derneklere üye olan ve Bank Asya"daki hesabı üzerinden örgüt liderinin talimatı üzerine para yatıran sanığın, örgütle organik bağ kurarak örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğuna dair yeterli delil bulunmamakta ise de; eylemlerin bir bütün halinde TCK"nın 220/7. maddesi kapsamında örgüte yardım etme suçunu oluşturabileceği gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi;
2-Kabul ve uygulamaya göre de:
Örgüt mensubu olduğu kabul edilen sanık hakkında verilen cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilirken uygulama maddesi olarak karar yerinde sadece TCK’nın 58/9. maddesinin gösterilmesi gerekirken, anılan maddenin atıf maddesi olarak kabulü ile uygulama yeri bulunmayan TCK’nın 58/6. maddesi gereğince tekerrür uygulanmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı CMK"nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın ... 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.