11. Ceza Dairesi 2017/2340 E. , 2018/2206 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet
HÜKÜM : Asıl karar; Mahkumiyet
Ek karar; temyiz talebinin reddi
7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesinin 1. fıkrasındaki “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresine yapılır” hükmü ile 6099 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda anılan maddeye eklenen 2. fıkrasındaki “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır” hükmüne aykırı olarak, sanık ...’un yokluğunda verilen hükmün sanığın sorgusunda bildirdiği adrese tebliğe çıkartılmasından sonra iade edilmesi üzerine mernis adresine tebligat yapılması gerekirken, sorgu adresine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligat yapılmış olması nedeniyle yapılan tebliğ işlemi usulsüz olduğundan sanık ... müdafiinin öğrenme üzerine verdiği temyiz dilekçesi süresinde kabul edilerek yapılan incelemede;
I-Katılan vekilinin 26.03.2014 tarihli ek karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Katılan vekilinin 10.04.2014 havale tarihli dilekçesi ile sanığa gerekçeli kararın tebliğinde usulsüzlük olduğu ve infazın durdurulmasına karar verildiği 26.03.2014 tarihli ek kararı temyiz ettiği ve mahkemenin söz konusu ek kararının temyizi kabil kararlardan olmadığı anlaşılmakla; katılan vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
II- Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Turhal Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 14.01.2010 tarih ve 2010/30 Esas sayılı iddianamesi ile sanık ... hakkında sahte fatura kullanmak suçundan kamu davası açılmış ise de; bu suça ilişkin sanık ... hakkında verilmiş bir mütalaa bulunmadığı görülmekle, öncelikle durma kararı verilip, 213 sayılı VUK"nın 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği Vergi Dairesi Başkanlığından sorulup verilmeyeceğinin anlaşılması durumunda davanın düşürülmesine karar verilmesi gerekeceği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
III- Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
1- Sanıklar hakkında 2005, 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak suçundan açılan kamu davasında; sanık ...’ın 28.09.2004 ile 08.05.2006 tarihleri arasında, sanık ...’nın ise 09.05.2006 ve sonrasında şirket müdürü oldukları, sanık ...’in savunmalarında; akrabası olan ...’un devlet memuru olması nedeniyle açacağı şirkete kendisinin müdür olmasını teklif ettiğini, 2 yıl kadar bir süre şirkette müdür olarak göründüğünü, ancak tüm şirket işleri ile ...’un ilgilendiğini beyan etmesi, sanık ...’nın da savunmalarında şirketin %90 ortağının ... olduğunu, kendisinin sadece kağıt üzerinde sorumlu olarak göründüğünü, kendisinin şirket işleri ile ilgilenmesi için ...’a yetki verdiğini savunması ve dosya arasında sahte fatura düzenlendiği iddia edilen şirketlerle ilgili karşıt inceleme raporlarının bulunmadığının anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından; sahte olduğu iddia olunan faturaları düzenleyen şirketler hakkında karşıt inceleme raporları düzenlendiği anlaşılmakla, sahte fatura düzenleyen şirketler hakkında düzenlenen raporların tamamının getirtilmesi, sahte fatura düzenleyen tüm ilgili şirket yetkilileri hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması, açıldığının tespiti halinde ve birleştirilmesi mümkün olmadığı takdirde, dava dosyaları getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına intikal ettirilmesi, faturaların gerçek alım-satım karşılığı olup olmadığının belirlenmesi yönünden mal ve para akışını gösteren sevk ve taşıma irsaliyeleri, teslim ve tesellüm belgeleri, bedelinin ödendiğine dair ticari teamüle uygun, kanıtlama yeterliliği olan banka hesapları ve kasa mevcuduyla uyumlu geçerli belgeler, faturaları düzenleyenlerin yeterli mal girişi veya üretimi olup olmadığı da dikkate alınarak faturaları düzenleyen şirketler ile sanığın ticari defter ve belgeleri üzerinde gerekli görülmesi halinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, sahte faturaları düzenleyen şirket yetkilileri ya da mükelleflerin tanık olarak beyanları alınarak sanıkları tanıyıp tanımadıklarının sorulması, sanıklar tarafından şirket işleri ile ilgilenmesi için ...’a herhangi bir yetki belgesi ya da vekaletname verilip verilmediğinin ve şirket işleri ile fiilen kimin ilgilendiğinin araştırılması ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması, ayrıca sanık ...’ın 28.09.2004 ile 08.05.2006 tarihleri arasında, sanık ...’nın ise 09.05.2006 ve sonrasında şirket müdürü olduklarının dosyadaki belgelerden ve beyanlardan anlaşılmasına rağmen sanık ...’in 2007 takvim yılında işlendiği iddia edilen suça, sanık ...’nın ise 2005 takvim yılında işlenen suça ne şekilde iştirak ettiği de açıklanmadan karar verilmesi,
2- Kabule göre de;
a- Sahte fatura kullanma suçlarında her takvim yılında işlenen suçların birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu, ancak aynı takvim yılı içerisinde farklı aylarda/zamanlarda kullanılan sahte fatura eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme sahte fatura kullanma suçunu oluşturacağı cihetle; somut olayda sanıklar hakkında, “2005-2006-2007 takvim yıllarında sahte fatura kullanma” suçlarından kamu davası açıldığı, her takvim yılındaki eylemlerin ayrı ayrı suçları oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde tek hüküm kurulması,
b- 2005, 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak suçundan sanıklar hakkında hüküm kurulurken suç tarihinde yürürlükte bulunan 213 sayılı Yasanın 359/b-1. maddesindeki temel cezanın 18 ay olduğu gözetilmeden 6 ay olarak uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,
c- 5237 sayılı TCK"nın 51. maddesi uyarınca, mahkemece hükmolunan 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasına ilişkin erteleme kararı verilebilmesi için, sanığın daha önce 3 aydan fazla kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması ve mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasının gerekli olması cihetiyle, incelenen dosyada, yüklenen suç için suç tarihi itibariyle adli sicil kaydında engel sabıkası bulunmayan sanıkların hukuksal durumunun belirtilen yasal ölçütlere göre değerlendirilmesi yerine, “kamu zararı giderilmediği " biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile TCK’nın 51. madde hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi, yasaya aykırı,
d- Kasıtlı suçtan mahkumiyetin kanuni sonucu olan TCK"nın 53/1. maddesinde yazılı hak yoksunluğunun uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ile sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibariyle kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 14.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.