Abaküs Yazılım
Birinci Bölüm
Esas No: 2014/4332
Karar No: 2014/4332
Karar Tarihi: 7/6/2017

        Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.

 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FATMA TUZCU BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/4332)

 

Karar Tarihi: 7/6/2017

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Yakup MACİT

Başvurucu

:

Fatma TUZCU

Vekili

:

Av. Şerife ÇIPLAK

 

 

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, el atmanın önlenmesi ve tazminat davasında usul ve kanuna aykırı karar verilmesi, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının, dava konusu taşınmazdaki tasarruf yetkisinin ortadan kaldırılması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 25/3/2014 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Bireysel Başvurudan Önceki Süreç

8. Başvurucu, Manisa ili Soma ilçesi Turgutalp beldesine bağlı Kozanlı köyünde bulunan 2337 parsel sayılı tarla vasfındaki taşınmazın malikidir.

9. Başvurucu 2/8/2004 tarihinde Soma 1. Asliye Hukuk Mahkemesine açtığı davada, maliki olduğu zeytinlik tarlasına 2003 yılı Eylül ayından itibaren aynı mevkide bulunan davalıların ikamet ettiği sitenin kanalizasyon ve evsel atıklarının bırakıldığını, bütün uyarılara rağmen davalıların eylemlerine devam ettiğini, evsel atıklar kokuya neden olduğu gibi içeriğindeki organizmaların ağaçlara zarar verip ürünleri sağlıksız hâle getirdiğini belirterek davalıların haksız el atmalarının önlenmesine ve zararının tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

10. Mahkeme 21/10/2010 tarihinde, davalıların ikamet ettiği sitenin -pis sularının- kanalizasyonun boru döşenmek ve yol altından menfez açılmak sureti ile başvurucunun maliki olduğu zeytinlik taşınmazının belli bir bölümüne boşaltıldığını, kötü koku ile birlikte atık suların çevre kirliliğine neden olduğunu belirterek vaki el atmanın önlenmesine, taşınmazda bulunan zeytin ağaçlarına verilen zararlar nedeni ile başvurucunun yoksun kaldığı gelir ve toprağın ıslahı için gerekli masrafların davalılardan tahsiline karar vermiştir.

11. Temyiz üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 27/6/2011 tarihli kararında, kanalizasyon ve evsel atık sisteminden yararlanan, bu suretle zararı ika eden ve birlikte hareket ettiği anlaşılan dava dışı kişilerin de davada yer almaları zorunlu olduğunu, gerektiğinde davalılardan da bilgi alınmak suretiyle bu kişilerin tespit edilerek davaya dâhiledilmesi ve buna göre işin esası hakkında hüküm kurulması gerektiğini belirterek hükmü bozmuştur.

12. Karar düzeltme talebi aynı Dairenin 9/2/2012 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

B. Bireysel Başvurudan Sonraki Süreç

13. Bozma kararına uyan Mahkeme 2/12/2014 tarihli kararında bozmadan önce verilen karardaki gerekçeyi (bkz. § 11) yineleyerek davayı kabul etmiştir.

14. Dosya, gerekçeli kararın tebliğ aşamasında olup henüz kesinleşmemiştir.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Mahkemenin 7/6/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

16. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedenin de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

18. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken, sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği tarih, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır(Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).

19. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).

20. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda 2/8/2004 tarihinde Soma 1. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davada, Mahkemenin en son 2/12/2014 tarihinde davanın kabulüne karar verdiği, yargılamanın henüz sonuçlanmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle yargılamanın bu kadar süre uzamasını gerektirecek karmaşık niteliği bulunmayan ve başvurucunun yargılamanın uzamasında önemli bir etkisinin de tespit edilmediği başvuru konusu davada yaklaşık 12 yıl 9 aydır devam eden yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

22. Başvurucu, dava konusu taşınmazda zeytin ağaçları olduğunu, müdahale nedeniyle tarlayı kullanamadığını, ürün elde edemediğini bu nedenle gelir kaybına uğradığını, yargısal süreçte yapılan işlemlerin müdahaleyi engeleme hususunda çözüm üretmediğini ve sürecin, mülkiyet hakkına konu tarlayı kullanma vetarladan yararlanma yetkisini elinden aldığını belirterek Anayasa"nın 35., 36., 45. ve 56. maddelerindegüvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

23. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

24. Somut olayda başvurucunun açtığı el atmanın önlenmesi ve tazminat davasının, Soma 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/10/2010 tarihli kararıyla kabul edildiği, taraflarca temyiz edilen kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 27/6/2011 tarihli kararı ile sair yönler incelenmeksizin usul yönünden bozulduğu, Mahkemece bozma kararına uyularak yargılamaya devam edildiği, başvurucunun bu süreçte bireysel başvuruda bulunduğu, başvuru tarihinden sonra Mahkemenin 2/12/2014 tarihinde davayı kabul ettiği, dosyanın gerekçeli kararın taraflara tebliğ aşamasında olduğu anlaşılmıştır. Buna göre başvurucunun süresinde söz konusu bu karara karşı hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu, bu şekilde makul sürede yargılanma hakkı dışındaki ihal iddialarını Anayasa Mahkemesinin gündemine taşımasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

25. Açıklanan nedenlerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun"un 50. Maddesi Yönünden

26.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”

27. Başvurucu 100.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazmiminata karar verilmesi talebinde bulunmuştur.

28. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

29. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 19.200 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

30. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç, 1.800 vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 19.200 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 206,10 TL harç, 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Soma 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2012/103, K.2014/1325) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 7/6/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi