
Esas No: 2021/5690
Karar No: 2022/1926
Karar Tarihi: 07.04.2022
Danıştay 10. Daire 2021/5690 Esas 2022/1926 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/5690 E. , 2022/1926 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/5690
Karar No : 2022/1926
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. (Eski ticaret unvanı: … San. ve Tic. Ltd. Şti.)
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Huk. Müş. …
İSTEMİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararının davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, kendisine ait … Marka … model … adlı ürünün EC Sertifikası olmadan piyasaya arz edildiği, ürün üzerine usulsüz CE işaretlemesi yapıldığı ve … Marka … adlı ürünün TİTUBB sistemine 500 cc, 250 cc, 100 cc, 50 cc ve 10 cc boyutlarında kaydedildiği ancak ürünün orijinal boyutunun sadece 500 cc olduğu ve ayrıca sağlık kuruluşlarının farklı miktarda istemesi durumunda ürünün istenen miktarlara bölünerek her hangi bir etiketleme yapılmadan verildiğinin tespit edildiğinden bahisle anılan ürünlerin Tıbbi Cihaz Yönetmeliğine ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun'un 5. maddesinin 3. fıkrasına aykırı olduğundan bahisle aynı Kanun'un 12. maddesi (b) bendi ve 31/12/2015 tarihli ve 29579 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunla Düzenlenmiş Olan İdari Para Cezalarının Yeni Değerlerinin Duyurulmasına İlişkin 2016/13 nolu Tebliğin 1. maddesi uyarınca her bir ürün için 17.700,00 TL olmak üzere toplam 35.400,00 TL idari para cezası verilmesine, ürünlerin piyasaya arzının durdurulması, toplatılması, ürünlerin güvenli hale getirilmesinin imkansız olduğu durumlarda, taşıdıkları risklere göre kısmen veya tamamen bertaraf edilmesine ilişkin … Kurumunun … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu idari yaptırım kararının 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olması ve anılan Kanun'un 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması, dava konusu idari para cezası ve idari yaptırımın dayanağı olan 4703 sayılı Yasa'da "Kanun Yolu"'na ilişkin özel bir hükmün olmaması nedeniyle, bakılmakta olan uyuşmazlığa ilişkin görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri dikkate alınacağından, dava konusu idari yaptırım kararına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde Kabahatler Kanunu'nun 27/1. maddesi uyarınca adli yargının görevli olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Bölge Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu … İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Anılan karara karşı davacı tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… Temyiz No:… sayılı kararı ile, temyizi istenilen kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, usule ilişkin olarak, hak arama özgürlüğünün engellendiği, davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, esasa ilişkin olarak dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dava konusu uyuşmazlığın temyize tabi olduğu görüldüğünden temyiz isteminin reddi yolunda verilen … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… Temyiz No:… sayılı kararı kaldırılarak gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı şirket tarafından, kendisine ait … Marka … model … adlı ürünün EC Sertifikası olmadan piyasaya arz edildiği, ürün üzerine usulsüz CE işaretlemesi yapıldığı ve Ellman Marka Monsel Solüsyonu adlı ürünün TİTUBB sistemine 500 cc, 250 cc, 100 cc, 50 cc ve 10 cc boyutlarında kaydedildiği ancak ürünün orijinal boyutunun sadece 500 cc olduğu ve ayrıca sağlık kuruluşlarının farklı miktarda istemesi durumunda ürünün istenen miktarlara bölünerek herhangi bir etiketleme yapılmadan verildiğinin tespit edildiğinden bahisle anılan ürünlerin Tıbbi Cihaz Yönetmeliğine ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun'un 5. maddesinin 3. fıkrasına aykırı olduğundan bahisle aynı Kanun'un 12. maddesi (b) bendi ve 31/12/2015 tarihli ve 29579 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunla Düzenlenmiş Olan İdari Para Cezalarının Yeni Değerlerinin Duyurulmasına İlişkin 2016/13 nolu Tebliğin 1. maddesi uyarınca her bir ürün için 17.700,00 TL olmak üzere toplam 35.400,00 TL idari para cezası verilmesine, ürünlerin piyasaya arzının durdurulması, toplatılması, ürünlerin güvenli hale getirilmesinin imkansız olduğu durumlarda, taşıdıkları risklere göre kısmen veya tamamen bertaraf edilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idari dava türleri; idari işlemlere karşı açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı açılacak tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak belirlenmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık derdest iken, 05/03/2020 tarihinde kabul edilip 12/03/2020 tarih ve 31066 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu'nun 1. maddesinde, Kanun'un amacının, ürünlerin güvenli ve ilgili teknik düzenlemelere uygun olmasını sağlamak; piyasa gözetimi ve denetiminin esasları ile yetkili kuruluşların görevlerini ve iktisadi işletmeciler ile uygunluk değerlendirme kuruluşlarının yükümlülüklerini belirlemek olduğu hükmüne yer verilmiş; 4. maddesinde, ürünlerin, teknik düzenlemesine uygun olmasının zorunlu olduğu, bu hükmün kullanılmış olmakla birlikte değişiklik yapılarak piyasaya tekrar arz edilen veya arz edilmesi hedeflenen ürünler ile Avrupa Birliği üyesi ülkeler dışındaki ülkelerden ithal edilen eski ve kullanılmış ürünlere de uygulanacağı, teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünlerin, uygunsuzlukları giderilmeden piyasaya arz edilemeyeceği, piyasada bulundurulamayacağı veya hizmete sunulamayacağı kurala bağlanmış; 5. maddesinde, ürünün güvenli olmasının zorunlu olduğu belirtilmiş; 22. maddesinin 2. fıkrasında, bu Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre idari yargı yoluna başvurulabileceği; 25. maddesinin 1. fıkrasında, 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun'un yürürlükten kaldırıldığı; 2. fıkrasında, mevzuatta 4703 sayılı Kanun'a yapılan atıfların bu Kanuna yapılmış kabul edileceği hükmüne, 26. maddesinde ise, Kanun'un yayımı tarihinden bir yıl sonra (12/03/2021 tarihinde) yürürlüğe gireceği hükümlerine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari işlem; idarenin, hukuk âleminde değişiklik, yenilik doğuran idare açıklaması olup, bir tasarruf veya kararın idari işlem sayılabilmesi için, idari makamca verilmiş olması ve idarenin, idare hukuku alanında gördüğü idari faaliyete ilişkin olması gerekmektedir.
İdari makamların, idari faaliyetin görülmesi sırasında kullandıkları kamu gücü ise, söz konusu makamlara, bireyler ile girdikleri ilişkilerde, onların iradesinden bağımsız bir şekilde, hatta karşıt iradelerine rağmen, tek yanlı olarak hukuki sonuçlar ve etkiler yaratabilecek işlemler yapabilme yetki ve yeteneği tanıdığından, kamu gücünün kullanılmasından doğan uyuşmazlıkların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği açıktır.
Başka bir ifadeyle, idare hukuku kuralları içinde kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla, kamu gücü kullanılarak tek yanlı irade beyanıyla tesis edilen idari işlemlerden doğan uyuşmazlıklar nedeniyle açılan davaların görüm ve çözümü, idari yargının görev alanında bulunmaktadır.
Her ne kadar İdare Mahkemesince; 5326 sayılı Kanun'un kanun yoluna ilişkin 27. maddesinin 1. fıkrasının tüm idari tedbirleri kapsadığı, 4703 sayılı Kanun'da idari yaptırım kararlarına karşı itiraz ve dava yolunun gösterilmediği, incelenen uyuşmazlıkta sulh ceza mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ise de; 12/03/2020 tarih ve 31066 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 12/03/2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Kanun'un 25. maddesinde, … tarihli ve … sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun'un yürürlükten kaldırıldığı ve mevzuatta 4703 sayılı Kanuna yapılan atıfların bu Kanuna yapılmış kabul edileceğinin belirtilmesi; 22. maddesinin 2. fıkrasında ise, 7223 sayılı Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre idari yargı yoluna başvurulabileceğinin düzenlenmesi karşısında, anılan Kanun'un yürürlüğünden sonra bakılan davanın görüm ve çözümünde İdare Mahkemelerinin görevli olduğu açıktır.
Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 07/06/2021 tarih ve E:2021/314, K:2021/332 sayılı kararında, ''..... davanın, 12/03/2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4703 sayılı Kanun uyarınca verilen idari yaptırımlara karşı açıldığı, bu Kanun'da yer alan kabahatlerin 7223 sayılı Kanun ile yeniden düzenlendiği ve Kanun’un 22. maddesinde de, bu Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı idari yargı yoluna başvurulabileceğinin düzenlendiği anlaşılmıştır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir kanunla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir. Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir kanun ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni kanuna göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni kanundaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır. Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkemenin davaya bakmaya devam etmesi gerekir. İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezası ile diğer idari yaptırımların olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 12/03/2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 4703 sayılı Kanun uyarınca verildiği, 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 7223 sayılı Kanun ile yeniden düzenlendiği ve bu Kanun'da idari yaptırım kararlarına karşı itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı ve 7223 sayılı Kanun'da da, yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına ilişkin bir düzenleme yer almadığından, 4703 sayılı Kanun’un 12. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca verilen idari para cezası ile test ücretine karşı açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.....'' gerekçesiyle 4703 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen idari yaptırım kararlarının iptali istemiyle açılan davalarda 7223 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra idari yargı yerleri görevli görülmüştür.
Buna göre, usul hükümlerinin derhal uygulanması gerektiği ilkesi ve görev kurallarının kamu düzeninden olduğu gözetildiğinde, 4703 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen idari yaptırım kararlarının iptali istemiyle açılıp bakılmakta olan davalarda 7223 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra idari yargı yerlerinin görevli olduğu sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, davanın görev yönünden reddine ilişkin ... İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE,
2. … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 07/04/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.