4. Hukuk Dairesi 2018/3852 E. , 2018/7383 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 05/04/2004 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/09/2017 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Mahkemece, gerekçeli kararda 05/04/2004 olması gereken dava tarihinin 20/12/2013 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, usulsüz kredi kullandırılması nedeniyle uğranılan maddi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkili olan bankada davalılardan ...’ün şube müdürü, diğer davalının ise müdür yardımcısı olarak görev yaptıklarını, davalıların Ticari Krediler Yönetmeliği ve banka düzenlemelerine aykırı olarak ve belirlenen limitlerin üzerinde dava dışı şirketlere usulsüz kredi kullandırdıklarını, bu şirketlerin müvekkili bankaya olan borçlarını ödeyememeleri nedeniyle bankanın zarara uğradığını belirterek, müvekkilinin bu şekilde tahsil edilemeyen kredi alacakları nedeniyle oluşan maddi zararının davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili; davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin istem yönünden konusuz kaldığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 06/03/2012 tarihli ilk kararın, davalılar vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 01/07/2013 gün ve 2012/12370 esas, 2013/12615 karar sayılı ilamı ile “Şube müdürü ve yardımcısı olan davalıların, görev yaptıkları dönemde dava dışı şirketlere kullandırdıkları kredilerde, kredi sınırlarını aştıkları anlaşılmakta ise de, davacı bankanın da etkili bir denetim yapmadığı, kredilerin tahsili için gerekli yasal işlemlerin başlatılmasında gecikmeler yapıldığı, bankacılık sisteminde usulüne uygun kullandırılan kredilerin de ödenmeme riskinin bulunduğu, davalıların, savsaklama (ihmal) niteliğindeki bu davranışları dışında yolsuzluk yaptıkları ya da kast derecesinde kusurları bulunduğu da iddia edilip kanıtlanmadığından, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43-44. maddeleri uyarınca uygun bir miktar indirim yapılması ve dava konusu tazminata yasal faiz yürütülmesi ile yargılama sırasında dava dışı asıl borçlu şirket ve gerçek kişiler tarafından ödemelerin devam ettiği gözönüne alınarak tahsilde tekerrür oluşturmamak kaydıyla karar verilmesi gerektiği...” şeklindeki gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, bilirkişi raporu hükme esas alınarak, dava dışı şirketlerin ödemeleri ile tahsil edilemeyen kredi alacak miktarının davalılardan tahsili ile davanın kısmen kabulüne; yargılama aşamasında yapılan ödemeler neticesinde konusuz kalan fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/2 maddesi gereğince; kural olarak yargılama giderleri, davadaki haklılık oranına göre haksız çıkan tarafa yüklenir. Ancak Kanun"un 331/1. maddesinde "...Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder…" biçiminde düzenleme bulunmaktadır.
Dosya kapsamından; hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, şube müdürü ve yardımcısı olan davalıların görev yaptıkları dönemde usulsüz olarak kullandırdıkları kredilere yönelik dava dışı şirketler tarafından yargılama aşamasında ödemeler yapıldığı ve buna ilişkin davaya konu meblağın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır. Dava dışı şirketler tarafından yargılama devam ederken tahsil edilen miktar yönünden “karar verilmesine yer olmadığına” dair hüküm tesis edilmesi gerekirken, bu talebin reddi ile ayrıca dava açıldıktan sonra şirketler tarafından ödeme yapıldığı, dava tarihindeki durum ve yukarıda anılan yasal düzenleme nazara alınarak davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
3- Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dosya kapsamından; Dairemizin bozma ilamında, hükmedilen tazminattan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43-44. maddeleri uyarınca davalılar yararına uygun bir miktar indirim yapılması gerektiği belirtilmiş olmasına ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına göre; hakkaniyet indirimi yapılmadan hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş, bozma ilamının gereği yerine getirilmek ve uyulan karar doğrultusunda hüküm kurulmak üzere kararın davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no"lu bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına, (3) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, tarafların diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/11/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.