17. Hukuk Dairesi 2016/8045 E. , 2019/3070 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalılar ..., ... ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 05.10.2012 tarihinde, müvekkillerinin oğlu ... idaresindeki davalılardan ..."e ait tescilsiz ve plakasız motosikletle, diğer davalıların işleten, sürücü ve trafik sigortacısı oldukları motosikletin çarpışması sonucu, ..."in vefat ettiğini belirterek, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı gerçek kişilerden, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 49.803,76 TL. olarak talebini ıslah etmiş, 21.10.2015 tarihli dilekçe ile talebini 64.572,35 TL olarak ıslah ederek harcını yatırmıştır.
Davalı ... ve sigorta şirketi vekili, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı baba Sabri için 25.583,34 TL, davacı anne ... için 24.220,42 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi olan 05.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, (bu tahsilat yapılırken sigorta şirketi açısından yapılacak tahsilatlarda faiz başlangıcı 13.05.2013 olup poliçe limitiyle sorumludur.), davacı ... ve ... için ayrı ayrı 6.000,00"er TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 05.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal
faizi ile birlikte davalılar ... ve ..."den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, ..."e karşı açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacılar ve sigorta şirketi dışındaki davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına, sigorta şirketi yönünden faiz başlangıç tarihinin ödeme tarihi olan 13.05.2013 olarak esas alınmasının uygun bulunmasına göre, davacılar vekilinin sair, davalılar ..., ... ve ... vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2-Davacı vekili, 11.05.2015 tarihli hesap raporuna karşı 07.07.2015 tarihli dilekçe ile; “...rapora itiraz ettiklerini ve yeni bilirkişi raporu aldırılmasını talep ettiklerini, itirazın kabul edilmemesi halinde maddi tazminat miktarını 39.803,76 TL olarak ıslah ettiklerini...” beyan etmiş, ıslah harcı yatırmamıştır.
Dosya, yeniden rapor alınmak üzere farklı bir bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından tanzim edilen 08.02.2016 tarihli rapora göre davacı vekili tarafından maddi tazminat talepleri ıslah edilmiş ve süresinde ıslah harcı da yatırılmıştır.
Mahkemece, davacı vekili tarafından ıslah harcı yatırılmadığından geçerli olmayan ilk ıslah dilekçesine göre karar verilmesi doğru değildir.
3-BK"nın 47. maddesindeki (6098 sayılı TBK m. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın
tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar ve olay tarihi, tarafların kusur durumları gibi hususlar da dikkate alındığında, davacılar için takdir edilen manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
4-Bozma neden ve şekline göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair, davalılar ..., ... ve ... vekillerinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve aşağıda dökümü yazılı 3.655,44 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılar ..., ... ve ..."dan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.