Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında Aksaray 1.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 25.08.2003 tarih, 2002/184 D.iş sayılı ihtiyati haciz kararıyla icra takibine başlanmıştır. Alacaklı vekili 25.08.2003 tarihinde icra dairesine başvurarak, borçlu R.O.hakkında ihtiyati haczin uygulanmasını istemiş ve adı geçenin maliki olduğu . ada .parseldeki taşınmaz ihtiyaten haczedilmiştir. Böylece alacaklı vekili İİK"nun 261/1.maddesinde öngörülen (10) günlük süre içerisinde ihtiyati haczin uygulanmasını istemiştir.
Alacaklı vekilince 28.08.2003 tarihinde asıl takibe geçildiğine göre, 25.08.2003 haciz tarihinden itibaren (7) günlük süre içinde takibin açıldığı anlaşılmış ve İİK"nun 264/1.maddesindeki koşulun yerine getirildiği ve böylece, ihtiyati haczin düşmediği sonucuna varılmıştır.
Somut olayda borçluya çıkarılan ödeme emri, 03.09.2003 tarihinde bila tebliğ iade edilmiş ve bugüne kadar kendisine ödeme emri tebliğ edilmemiştir. Alacaklı vekilinin talebiyle 11.12.2006"da tapu sicil müdürlüğünce borçlunun daha önce ihtiyati haciz konulan taşınmazı üzerindeki haciz yenilenmiştir ve bu haciz işlemini haricen öğrenen borçlu tarafından meskeniyet şikayetinde bulunulmuştur. Mahkemece "borçluya henüz ödeme emri tebligatı yapılmadığı, haciz isteme süresinin ödeme emri tebliğ tarihinden itibaren (1) yıl geçmekle düşeceği, sürenin başlanığı için şart olan ödeme emri tebligatı gerçekleşmeden haciz yapılamayacağı" gerekçesiyle taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiş ise de, İİK"nun 78/1.maddesine göre kesin (icrai) haciz, ancak ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra istenebilir. Ödeme emri kesinleşmeden kesin haciz istenemez (ve yapılamaz). Dosyanın alacaklı tarafından bir yıl işlemsiz bırakılması ihtiyati haczin kendiliğinden kalkması sonucunu doğurmaz (İİK"nun 264/4). İİK"nun 78.maddesi olayda uygulanamayacağından mahkemece borçlunun meskeniyet şikayeti konusunda gerekli icneleme yapılıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken evrak üzerinde, yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ  : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 13.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.