11. Hukuk Dairesi 2016/7248 E. , 2018/906 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen davada .. ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03.03.2016 tarih ve 2014/841-2016/180 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 06.02.2018 günü hazır bulunan davalı vekili Av. ... ile davacı vekili.....dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, 16/08/2010 tarihinde yapılan davalı anonim şirketin 2007-2008-2009 yılları olağan genel kurul toplantısında alınan kararların kanuna, şirket ana sözleşmesine ve afaki iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek; davalı şirketin 16/08/2010 günü yapılan genel kurulunda alınan kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu genel kurul toplantısının usul ve yasaya uygun olduğunu, genel kurul gündem maddeleriyle alınan kararların iptalini gerektiren bir husus bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davaya konu davalı şirket genel kurul toplantısında alınan gündemin 11. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmasalar da diğer yönetim kurulu üyelerinin ibra oylamasında oy kullandıklarının anlaşıldığı, 6762 Sayılı TTK m. 374/2 de yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmayacakları gibi diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasında da oy kullanılmayacaklarının açıkça belirtildiği, yönetim kurulu üyeleri ......... ve ...ibra oylamasında çoğunluk sağlanamadığından geçerli şekilde alınmış bir ibra kararının bulunmadığı, bu yasak murakıplar bakımından söz konusu olmadığından murakıpların geçerli oy nisabıyla ibra edilmiş olduklarının anlaşıldığı, esas sermayenin artırımının haklı bir gerekçeye dayanmasının zorunlu olmadığı, kural olarak artırım kararının geçerli olduğu ancak artırımın kötü niyetli ve azınlığın bu yolda ezilmesinin sağlanması amacına yönelik yapıldığının kanıtlanması durumunda iptalinin mümkün olduğu, somut olayda, sermaye arttırım kararının çoğunluk oyu ile alındığı, şirketin ekonomik ve ticari durumu dikkate alındığında alınan sermaye artırım kararının dürüstlük kuralına aykırı şekilde alındığı iddiasının kanıtlanamadığı, kar payının dağıtımı hakkında karar alınırken gerekçe göstermeye gerek olmadığı ancak iptal davası
-/-
açıldığı taktirde şirketin hangi gerekçeye dayandığını göstermesi gerektiği, davalı şirketin açılan davalardan kaynaklanan riskleri gerekçe göstererek %25 oranında gerçekleşen kar dağıtım kararını açıklamaya çalıştığı ancak gerekçe gösterilen risklerin şirket gelirlerinden karşılanabilecek miktarlar olduğu, olağanüstü yedek akçe ayrılmasını gerektirecek boyutta bir risk bulunmadığı ve davalı şirketin sürdürdüğü bir faaliyeti de bulunmaması da dikkate alınarak davalı şirketin geri kalan karı dağıtmamak şeklindeki gerekçesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği, genel kurulda alınan diğer kararların iptallerini gerektirecek iddiaların yasal delillerle kanıtlanamadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davalı şirketin 16/08/2010 tarihinde yapılan genel kurulda alınan yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin ve şirketin karının %25 oranında dağıtılmasına ilişkin kararların iptaline, alınan diğer kararların iptallerine ilişkin talebin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının davalı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, davalı anonim şirketin 16/08/2010 tarihli genel kurulunda alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle iptali isteğine ilişkindir. Dava konusu genel kurul tarihi ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 381. maddesi uyarınca, kanun veya esas mukavele hükümlerine ve bilhassa afaki iyi niyet esaslarına aykırı olan umumi heyet kararları aleyhine, tarihlerinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye müracaatla iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Davalı şirketin dava konusu 16/08/2010 tarihli genel kurulunun 14. gündem maddesiyle şirketin 2009 yılı karının vergi ve yasal yükümlülüklerin ayrılmasından sonra %25 inin şirket ortaklarına hisseleri oranında dağıtılması müzakere edilmiş, davacı dağıtılmamış tüm karların dağıtılmasını istediğini beyan etmiş ve bu konudaki muhalefetini bildirmiş, yapılan oylama sonucunda 2009 yılı şirket kârından kanun ve anasözleşme gereği yapılması gereken miktarlar ayrıldıktan sonra kalan kısmın %25"inin ortaklara payları oranında en geç 31/12/2010 tarihine kadar dağıtılması hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesine oy çokluğuyla karar verilmiştir.
Mahkemece, davalı şirketin açılan davalardan kaynaklanan riskleri gerekçe göstererek %25 oranında gerçekleşen kâr dağıtım kararını açıklamaya çalıştığı, ancak gerekçe gösterilen risklerin şirket gelirlerinden karşılanabilecek miktarlar olduğu, olağanüstü yedek akçe ayrılmasını gerektirecek boyutta bir risk bulunmadığı ve davalı şirketin sürdürdüğü bir faaliyetinin de bulunmaması dikkate alınarak davalı şirketin geri kalan karı dağıtmamak şeklindeki gerekçesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle, davalı şirketin 16/08/2010 tarihinde yapılan genel kurulda alınan şirketin karının %25 oranında dağıtılmasına ilişkin kararın da iptaline karar verilmiştir. Davalı şirketin davacı ve davalı olarak yer aldığı dava dosyalarına ilişkin ibraz edilen deliller ile özellikle davalı şirketin hissedar olduğu taşınmazların dava konusu edildiği ortaklığın giderilmesi davasının varlığı nazara alındığında, davalı şirket vekilince sunulan ortaklığın giderilmesine karar verildiği takdirde taşınmazların davalı şirket elinden çıkmaması için şirket hissesi dışında kalan kısımların bedelini karşılayacak kadar paraya ihtiyaç duyulacağı savunmasının yerinde olduğu kabul edilmelidir. Davalı şirketin ekonomik ve ticari durumu dikkate alındığında alınan sermaye artırım kararının dürüstlük kuralına aykırı şekilde alındığı iddiasının kanıtlanamadığı da kabul edildiğine göre, şirketin açılan davalar nedeniyle nakit ihtiyacının bulunduğu, bu nedenle dava konusu genel kurulda alınan davalı şirketin karının %25 oranında dağıtılması geri kalan karın ise dağıtılmaması şeklindeki kararın afaki iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken anılan bu maddeye ilişkin iptal isteminin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
-/-
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davalı vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 08.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....