Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2079
Karar No: 2022/6570
Karar Tarihi: 27.04.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/2079 Esas 2022/6570 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/2079 E.  ,  2022/6570 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Elazığ İş Mahkemesi

    Dava, ödeme emirlerinin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemlerine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili, müvekkilinin, davalı Kurum tarafından gönderilen davaya konu ödeme emirlerinin asıl borçlusu olan ... Grup İnşaat Enerji Üretim San. Tic. Ltd. Şti.’nin hisselerini 17.09.2013 tarihinde başkasına devrettiğini belirterek, ödeme emirlerinin iptali ile şirketin borçlarından dolayı sorumluluğu bulunmadığını tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı Kurum vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    “...alacağın tahsili için borçluya ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasanın ön gördüğü 7 günlük itiraz süresi de beklenip bu süre dolduktan ve borca itiraz edilmediği anlaşıldıktan sonra takibin kesinleştiği tespit edilmiş olup tahsil için gerekli haciz vb. İşlemler yapılabileceğinden ve kurum işleminin bu yönüyle yerinde olduğu söylenemeyeceğinden davacı adına yapılan icra takibi ve ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir.
    Limited şirketin kamuya olan borçlarından dolayı ortakların borcun tamamından değil, limited şirketteki sermaye hissesi oranında sorumlu tutularak haklarında cebri icra işlemlerinin yapılabileceği davacının şirket hissesinin % 100 oranında olduğu bu nedenle diğer şartların oluşması halinde davacının şirketin tüm borçlarından kuruma karşı sorumlu olacağı kanaatine varılarak davacının kuruma borçlu olmadığının tespiti yönünde talebinin reddine ...” gerekçesiyle,
    Mahkemece davanın kısmen kabulü ile,
    1-Davacı aleyhine davalı tarafça başlatılan 2013/19089 nolu takip ve bu takibe ilişkin 30.11.2013 havale tarihli 63.977,36 TL tutarlı ödeme emri ,2013/... nolu takip ve bu takibe ilişkin 05.06.2013 düzenleme tarihli 50.243,97 TL tutarlı ödeme emri, 2013/19090 nolu takip ve bu takibe ilişkin 25.12.2013 düzenleme tarihli 5.253,36 TL tutarlı ödeme emri, 2013/17848 nolu takip ve bu takibe ilişkin 31.10.2013 düzenleme tarihli 1.871,26 TL tutarlı ödeme emri, 2013/17847 nolu takip ve bu takibe ilişkin 31.10.2013 düzenleme tarihli ve 22.719,24 TL tutarlı ödeme emri, 2013/17847 ve bu takibe ilişkin 26.662,98 TL bedelli ödeme emri, 2013/17849 nolu takip ve bu takibe ilişkin 31.10.2013 düzenleme tarihli 41,31 TL tutarlı ödeme emri, 2013/013685 nolu takip ve bu takibe ilişkin 29.04.2013 havale tarihli 2.387,97 TL tutarlı ödeme emri, 2013/013684 nolu takip ve bu takibe ilişkin 29.04.2013 havale tarihli 20.568,38 TL tutarlı ödeme emri, 2013/016819 nolu takip ve bu takibe ilişkin 26.09.2013 havale tarihli 117,23 TL tutarlı ödeme emri, 2013/016820 nolu takip ve bu takibe ilişkin 26.09.2013 havale tarihli 950,43 TL tutarlı ödeme emri, 2013/17517 nolu takip ve bu takibe ilişkin 09.10.2013 havale tarihli 108,43 TL tutarlı ödeme emri, 2013/19194 nolu takip ve bu takibe ilişkin 13.04.2015 havale tarihli 2904,22 TL tutarlı ödeme emri, 2013/14615 nolu takip bu takibe ilişkin 05.06.2013 düzenleme tarihli 142,19 TL tutarlı ödeme emri, 2013/014614 nolu takip ve bu takibe ilişkin 05.06.2013 düzenleme tarihli 4.222,67 TL tutarlı ödeme emri, 2013/11840 nolu takip ve bu takibe ilişkin 28.02.2013 düzenleme tarihli 19,81 TL tutarlı ödeme emri ve bu ödeme emrinin bağlı bulunduğu icra takibi , 2013/11838 nolu takip ve bu takibe ilişkin 2013/11839 nolu takip ve bu takibe ilişkin 28.02.2013 düzenleme tarihli 322,89 TL tutarlı ödeme emri, 28.02.2013 düzenleme tarihli 28,92 TL tutarlı ödeme emri ve bu ödeme emrinin bağlı bulunduğu icra takibi takibe alınan borcun türü işsizlik sigortası primi, 2014/012988 nolu takip ve bu takibe ilişkin 13.04.2015 havale tarihli 98,93 TL tutarlı ödeme emri,2014/11142 nolu takip ve bu takibe ilişkin 11.02.2014 düzenleme tarihli ödeme emri, 2013/013783 nolu takip ve bu takibe ilişkin 30.04.2013 havale tarihli 343,48 TL tutarlı ödeme emri, 2013/19195 nolu takip ve bu takibe ilişkin 31/12/2013 havale tarihli 225,91 TL tutarlı ödeme emrinin iptaline,
    2-Davacının borçlu bulunmadığının tespitine ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.
    Davacı vekili, Mahkemece davanın kısmen reddine karar verilmesinin usule yasaya aykırı olduğunu bu kararın eksik incelemeye dayandığını ileri sürerek, reddedilen kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmesini istinaf başvuru sebepleri olarak belirtmiştir.
    Davalı Kurum vekili, davacının şirket ... Grup İnşaat Enerji Üretim San. Tic. Ltd. Şti.’ nin ortağı olduğunu bu nedenle şirket borçlarından sorumluluğunun bulunduğunu yapılan takiplerin usulüne uygun olduğunu belirterek, mahkeme kararın kısmen kabule yönelik hükmünün kaldırılıp davanın reddine karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Mahkeme hükmü yerinde görülerek istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum vekili istinaf dilekçe içeriğini tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dava ile davalı Kurum tarafından davaya konu ödeme emri ile dava dışı ... Grup İnşaat Enerji Üretim San. Ltd. Şti.‘ye ait 2013/1-9 arası aylara ilişkin prim borcunun tahsili anılan şirket müdürü olan davacıdan talep edilmiş olup, dava ile ödeme emrinin iptali ve borçlu olunmadığının tespiti talep edilmektedir.
    01.07.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 88. maddesinde Kurumun prim ve diğer alacaklarını 6183 sayılı Kanun uyarınca takip ve tahsil edeceği düzenlemesine yer verilmiştir.
    6183 sayılı Kanun'a göre Kurum tarafından yapılan takip idari icra takip yöntemidir ve Kurum icra dairesine gerek kalmadan önce ödeme emri düzenleyerek tebligat çıkaracak ve sonrasında icra takibine başlayacaktır. Kurum tarafından kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde yetkili iş mahkemesinde ödeme emrinin iptali davası açması gerekmektedir.
    Ödeme emrinin iptali yönünde dava açılacağının kanuni dayanağı olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun'un 58. maddesi; “Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtirazın şekli, incelenmesi ve itiraz incelemelerinin iadesi hususlarında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur.
    Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır, aksi hâle itiraz edilmemiş sayılır.
    İtirazda bulunan borçlu bu kanuna göre teminat gösterdiği takdirde takip muamelesi itirazlı borç miktarı için ve itiraz komisyonunca bu hususta karar verilinceye kadar durdurulur.
    İtiraz komisyonu bu itirazları en geç 7 gün içinde karara bağlamak mecburiyetindedir.
    İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı % 10 zamla tahsil edilir.
    İtiraz komisyonlarının bu konudaki kararları kesindir.
    Borcun tamamına bu madde gereğince vaki itirazların tamamen veya kısmen reddi hâlinde, borçlu ret kararının kendisine tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde mal bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir.
    Borcun bir kısmına karşı bu madde gereğince vaki itirazlar mal bildiriminde bulunma müddetini uzatamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
    6183 sayılı Kanun'un 58. maddesinde düzenlenen 7 günlük hak düşürücü sürenin amacı kamu alacağının bir an önce tahsil edilmesidir. 7 gün gibi çok kısa bir süre olarak düzenlenen hak düşürücü sürenin varlığı kamu alacaklarını her ne pahasına olursa olsun tahsil etmek değil, sadece süreci hızlandırmaktır. Ancak bu kısa sürenin geçirilmesi durumunda ayrı bir menfi tespit davası açılıp açılamayacağı 6183 sayılı Kanun'da açıklanmamıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72. maddesinde koşut bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, kanunda öngörülen 7 günlük itiraz süresini geçiren kamu alacağı borçlusunun, aynı konuda yeni bir menfi tespit davası açamayacağını kabul etmek ve sorumlu olmadığı bir borcu ödemeye zorlamak, genel hukuk ilkeleriyle çelişmektedir. Önemle vurgulamak gerekir ki, kanunda da menfi tespit davası açılmasını yasaklayan bir hüküm de bulunmamaktadır (Halil Özdemir; Sosyal Güvenlik Kurumunun 6183 Sayılı Yasaya Göre Ödeme Emri Ve İptali Davaları, Sicil İş Hukuku Dergisi, S:31, Yıl:2014, s. 101-102).
    6183 sayılı Kanun'da menfi tespit davasına, "Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczini" düzenleyen 6183 sayılı Kanun'un 30.3.2006 tarihli ve 5479 sayılı Kanun ile değişik 79. maddesinde "...Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi hâlinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorunda..." olduğuna ilişkin düzenleme ile üçüncü şahıslar yönünden yer verilmiş ise de, bu olanak, kamu alacağı borçluları yönünden öngörülmemiştir. Salt 6183 sayılı Kanun'da açık bir düzenleme bulunmadığı gerekçesi ile hak düşürücü süreyi kaçıran 3. şahıs için menfi tespit davası imkânını kabul etmemek büyük hak kayıplarına neden olabilecektir.
    Uyuşmazlığın çözümü yönünden üzerinde durulması gereken diğer bir nokta ise, hak arama hürriyetinin kısıtlanmamasıdır. Anayasa'nın 36. maddesinde hak arama hürriyeti düzenlenmiş olup kişilerin borçlu olmadığı bir miktarı sırf takip hukuku yönünden belli bir sürenin geçirilmesi sonucu kesinleşmesi nedeniyle ödemek zorunda bırakılması Anayasa'nın belirtilen hükmüne aykırılık teşkil eder. Kaldı ki, menfi tespit istemi hukuk sistemi içerisinde her zaman başvurulabilecek bir dava yolu olup kanunda açıkça bu hakkın tanınmadığı yönünde bir ifade yoksa menfi tespit davası açılabilmelidir (Özdemir, s. 101-102).
    Hakkında takip konusu alacakla ilgili şahsi sorumluluğa dair yasal koşullar gerçekleşmeyen kimse, Kurumun işlemine rağmen hukuken borçlu değil, üçüncü kişi konumundadır ve salt hak düşürücü süreyi geçirmesi nedeniyle, Kanunda açık düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle borçlu olmadığını ispat yollarından mahrum bırakılması hukuka uygun kabul edilemez. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, 3. şahsın sorumlu olmadığı borcu sadece hak düşürücü süreyi geçirdiği için ödemek zorunda bırakılmaması, hukukun toplumsal yaşamı düzenleme ve ilişkilerden doğacak sorunları giderme görevine uygun bir çözüm anlayışı olduğu gibi, Anayasal hak arama özgürlüğü de zedelenmemiş olacaktır.
    Yukarıda belirtilen esaslar dahilinde somut olay incelendiğinde,dava,ödeme emirlerinin iptali ile borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkeme,yazılı gerekçelerle ödeme emirlerinin iptaline ancak borçlu olmadığının tespitine yönelik istemin reddine karar vermiştir. Davaya konu ödeme emirlerinin bila tebliğ iade edilmeleri nedeniyle davacıya tebliğ edilemediği dosya içeriği ile belirgindir. Hal böyle olunca 6183 sayılı yasanın 58. maddesi kapsamında bir davanın bulunmadığı bu halde eldeki davanın menfi tespit olarak kabulü ile yargılama yapılması gerektiği gözetilmeksizin hükmü kendi içinde çelişkili kılacak şekilde ve yazılı gerekçelerle hüküm tesisi isabetsizdir.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi