
Esas No: 2022/1484
Karar No: 2022/6104
Karar Tarihi: 21.04.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1484 Esas 2022/6104 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı, davalılardan işverene ait iş yerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacının talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Temyiz isteği üzerine Yargıtay kararı bozmuştur. Ancak Mahkemece yapılan yeni yargılamada, daha önce usuli kazanılmış hak olarak kabul edilen davacının tespit talebi, daha fazla gün belirlenerek kabul edilmiştir. Bu, usuli kazanılmış hakkın ihlali anlamına gelmektedir. Yargılama sonucu verilen karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda \"usuli kazanılmış hak\" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
- Kazanılmış haklar hukuk devleti ilkesinin temel unsurları arasındadır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No : 2017/176-2021/30
Davacı, davalılardan iş verene ait iş yerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Yargıtay (kapatılan) 21.Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Kazanılmış haklar hukuk devleti ilkesinin temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan "Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir" hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09/05/1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (HGK.nun 21/01/2004 gün, 2004/10-44 E, 19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez. (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001)
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/07/2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı, 31/05/2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10/05/2006 gün ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı)
İnceleme konusu dosyada; davacı davalı işyeri nezdinde 20/07/1989-14/10/2010 tarihleri arasında tüm sürede kesintisiz olarak geçen hizmetinin tespiti ile davalı şirkette çalışma süresine ilişkin ücretinin tespitini talep etmiş, Mahkemece 15.10.2015 tarih ve 2013/370-2015/389 Esas ve Karar sayılı karar ile “davanın kısmen kabulü ile davacının 20.07.1989 ile 30.03.2000 tarihleri arasında davalı D.M. Turizm Müşavirlik San. Ve Tic. Ltd. Şti.'ne ait işyerinde sürekli ve kesintisiz olarak asgari ücretle çalıştığının ve bu çalışmasından 2545 günün diğer davalı SGK'ya bildirilmediğinin tespitine” şeklinde hüküm kurulmuş, hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin(kapatılan) 08/06/2017 tarih ve 2016/2262-2017/5102 Esas ve Karar sayılı ilamı ile “ Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin tüm, davalı Kurum ve davacı işyeri vekillerinin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,” ve “Somut olayda; davalı işyerine ait ... sicil no lu otel inşaatı işyerine ait aylık hizmet bildirgelerinde uzunca bir dönem sadece davacı adına sigortalılık hizmet bildiriminde bulunulduğu anlaşılmakla davalı işyerine ait otel inşaatının hangi tarihler arasında yapıldığı, inşaat faaliyetinin kesintiye uğrayıp uğramadığı, davacının bu inşaat işyerinin hangi aşamalarında görev aldığı hususları tespit edilmeden, davacının Bekçi olarak görev yaptığı da tanıklarca beyan edilmiş ise de “Bekçi” olarak görev yapmayı gerektirecek bir inşaat yapısının ve malzemelerinin mevcut olup olmadığı yönünden otel inşaatı işyerinin kapsam ve kapasitesi netleştirilmeden ve yetersiz tanık beyanları ile kurulan hüküm bozmayı gerektirmektedir” denilmek suretiyle kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada bu sefer “Davacının talebinin kısmen kabulü ile; davacının 26.07.1989 - 14.10.2010 tarihleri arasında davalı D.M.Turizm Müşavirlik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne ait işyerinde sürekli ve kesintisiz olarak asgari ücretle çalıştığının ve bu çalışmasından 3815 günün SGK'ya bildirilmediğinin tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Somut olayda; bozma ilamına uyulmuş ise de bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Gerçekten Mahkemenin davacının davalı işyerinde 20.07.1989-30.03.2000 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik olarak bildirildiği hesap edilen gün sayısının 2545 gün olduğu şeklindeki tespit kararına karşı temyize gelen davacının temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, hüküm davalılar yararına bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesi davacının davalı işyerinde 26.07.1989 ile 14.10.2010 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik olarak bildirildiği hesap edilen gün sayısının 3815 gün olarak tespitine şeklinde karar verilmesi, davalılar yararına bozma ilamı öncesi oluşan usuli kazanılmış hakkı ihlal eder niteliktedir. Dolayısıyla Mahkemece ilk kurulan hüküm sonrası bozma ilamı ile hüküm kesinleştiğinden, sonradan kurulan hüküm ile ilk kurulan hükümden daha fazlaya hükmedilmiş olması hatalı bulunmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme neticesi yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 21/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.