.....


Taraflar arasında görülen davada ..... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 01/03/2016 tarih ve 2011/102-2016/71 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 13/02/2018 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalının yöneticisi, müdürü olduğu .....nden olan alacaklarıyla ilgili davanın.... 2007/774 E.-2009/292 K.sayılı kararı ile hüküm altına alındığını, kararın icra takibine konu edildiğini, borçlu şirketin iş yerinde haciz yapılmak istenilmiş ise de bir sonuç alınamadığını, müvekkiline olan borcu şirketin ödeyemez duruma gelmesi için davalının şirketin paralarını kendi hesabına havale ettiğini, daha sonra da tasfiye bilançosu düzenleyip şirketin alacağı ve borcu yoktur diyerek şirketi ticaret sicilinden sildirdiğini, borçlu şirketin hesaplarından 2006-2007-2008-2009 yıllarında davalının şahsi hesabına çok sayıda havale yapıldığı, davalının çok sayıda nakit çekimi yapıp bunları iade etmediğinin tespit edildiğini, davalının şirketin içini boşaltarak hiçbir mal varlığının olmadığına dair bilançolar düzenleyip, tasfiyesini sağladığını, müvekkilinin uğramış olduğu zararın tahsili için icra takibi başlattığını ancak, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak şimdilik 25.000,00 TL’lik kısmının iptalini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talebini 79.036,00 TL olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekili, kesinleşmiş bir kararın ve alacağın mevcut olmadığını, davacının iddialarının hiçbir somut delile dayanmadığını, şirketteki gelirinden başka bir geliri olmayan müvekkilinin ihtiyaçlarını karşılamak için şirket gelirinden kullanmasının doğal olduğunu, dava dışı şirketin borcundan dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan delilller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, alacaklının limited şirketlerde müdürlere, tasfiye memuruna karşı doğrudan uğradıkları zarar nedeniyle sorumluluk davasında zararlarını talep edebileceği, davacının da doğrudan zararına istinaden dava dışı şirketin müdürü ve tasfiye memuru olan davalıdan zararını talep edebileceği, toplam zararının 79.036,00 TL olduğu gerekçesiyle, davalının icra takibine itirazının 79.036,00 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktara takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte talepnamedeki diğer koşullarla devamına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

-/-


Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4.048,95 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 15/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







....