11. Hukuk Dairesi 2016/14032 E. , 2018/1120 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasında görülen davada .... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18.12.2015 tarih ve 2014/815-2015/991 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 13.02.2018 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. . . . dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkili firma ile faturalama ve tahsilat sözleşmesi yapmaktan haksız olarak kaçınarak müvekkilini zarara uğrattığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100.000 TL"nin faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile talebini 750.000 TL"ne yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacının müracaatı üzerine müvekkilinin üzerine düşen çalışmayı yapmış olmasına karşın....herhangi bir girişimde bulunmaması nedeniyle testlerin fiilen gerçekleştirilemediğini, daha sonra davacıya 25.12.2009 tarihli yazı gönderilerek faturalama ve tahsilat sözleşmesi yapılabileceğinin bildirildiğini, elektronik haberleşme sektörüne yeni girmiş bir işletmeci ile kurulacak ilişkiler bakımından olağan sürecin yaşandığını, kurul kararının uygulanmadığından bahisle müvekkili aleyhine uygulanmış bir müeyyide de bulunmadığını, kurul kararının davacı ile ....arasındaki ilişki hakkında bir karar olduğunu, doğrudan müvekkilini ilgilendirmediğini, müvekkilinin dava dışı işletmecilerle imzaladığı muhtelif faturalama ve tahsilat sözleşmeleri bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının kendisine tahsisli 1066 taşıyıcı seçim kodunu kurul kararının tebliğinden itibaren 1 yıl süre ile.... altyapısı üzerinden kullanma konusunda yetkili bulunduğu, davacının faaliyeti çerçevesinde davalıdan faturalama ve tahsilat sözleşmesi yapılmasını istemekte haklı olduğu, davacının bu yöndeki talebi üzerine davalının başlangıçta davacı ile sözleşme yapmaya yanaşmadığı, bilahare Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile gerçekleştirilen yazışmalar sonucu 25.12.2009 tarihli yazı ile sözleşme yapılabileceğini davacıya
-/-
bildirdiği, sürecin uzaması ve yedi aylık bir gecikmenin ortaya çıkması, geriye kalan beş aylık sürenin işletmecilik yönünden yetersiz bulunması nedeniyle davacı tarafından işe devam edilmekten vazgeçilerek eldeki davanın açıldığı, davalının 24.06.2009 tarihli Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu kararını uygulamayı reddederek davacı ile sözleşme yapmaktan kaçınmasının yasal dayanaktan yoksun olduğu, davalının bu tasarrufuna bağlı olarak davacının zarara uğradığı, henüz faaliyete başlayamamış, piyasaya girememiş, başarı oranı ve pazar payının ne olacağı belli olmayan davacı firmanın 2009 yılında başarılı olmuş, yaygın bir faaliyet alanı ve ticari başarısı bulunan bir firma ile kıyaslanarak aynı o firma gibi başarı elde edeceği iddiasının yerinde olmadığı, davacının alacağının yatırım ve amortisman giderlerinden ibaret olacağı, hisseler için ödendiği kabul edilen 171.000,00 TL"nin yatırım ve amortisman giderlerine dahil edilmesinin doğru bulunmadığı, bu tutarın mahsubu sonrası ortaya çıkan 227.297,39 TL"nin davacının zararı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 227.297,39 TL"nin 09.07.2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ise, reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı tarafça, sözleşme yapılacağı inancı ile hareket edilmesi ancak, davalının sözleşme yapmaya yanaşmaması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemi ile açılan işbu davada mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, somut uyuşmazlık bakımından davacının tazminini isteyebileceği zarar kalemleri sadece işbu inanç ile yapılan zorunlu masraflardan ibarettir. Her ne kadar yargılama sırasında anılan hususun tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmış ise de, ibraz edilen raporlarda zarar olarak belirtilenlerin hangilerinin dava konusu sözleşmenin akdedilmesi için ve sözleşmeye hazırlık sürecinde yapılması zorunlu olan masraflara ilişkin olduğu belirlenmemiştir. Bu durum karşısında, mahkemece öncelikle, yapılması inancı ile hareket edilen sözleşme yönünden genel olarak yapılması zorunlu olan masrafların nelerden ibaret olabileceği belirlenerek, davalının oyalaması ile davacının vazgeçmesi arasında kalan süre ve 818 sayılı BK"nın 43 ve 44. maddeleri nazara alınarak bir zarar hesabı ve değerlendirmesi yapılıp sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 3.845,77 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....