14. Hukuk Dairesi 2016/13306 E. , 2019/4892 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.11.2014 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, maliki bulunduğu 150 ada, 28 parsel sayılı taşınmazı yararına yola ulaşabilmek amacı ile davalıya ait 150 ada 1 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın kabulüne, davacının 150 ada 28 parsel sayılı taşınmazı lehine, davalıya ait 150 ada 1 parsel sayılı taşınmazda fen bilirkişinin 23.02.2016 tarihli krokili raporunda 2. Alternatif olarak gösterilen kısımdan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü davalı ... temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı, taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının subjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduruyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununnun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "irtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Somut olayda, hükümle davalıya ait 150 ada 1 parsel sayılı taşınmazı ikiye bölecek şekilde yol tesis edilmiştir. Davalı taşınmazını ikiye bölerek ekonomik ve geometrik bütünlüğünü bozacak şekilde geçit hakkı tesisi, yükümlü taşınmaza en az zarar verme ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkelerine aykırılık oluşturduğu gibi diğer yandan davacı taşınmazı yararına geçit kurulabilecek tüm alternatifler yeteri kadar incelenmemiştir. Davacıya ait taşınmazın güney doğusunda bulunan 26 ve 27 parsellerden geçit kurulup kurulamayacağı da değerlendirilmemiştir.
Geçit ihtiyacının, geçit hakkı isteyen taşınmaz malikinin subjektif durumuna ve kişisel arzularına göre değil, objektif esaslara göre belirlenmesi gerektiği ilkesi uyarınca çevre yollara geçit kurma olasılığı olan tüm taşınmazlar yapılacak keşifte yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda mevcut kullanım durumlarına göre saptanmalı, en az zarar görecek yer belirlenmeli, gerektiği takdirde geçit kurulabilecek taşınmaz malikleri de davaya dahil edilmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Belirtilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."ın temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.