
Esas No: 2022/3438
Karar No: 2022/4206
Karar Tarihi: 23.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3438 Esas 2022/4206 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı, davalı iş yerinde çalıştığını ve sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davayı kabul ederek bu yönde hüküm vermiştir. Ancak davalı ve fer'i müdahil Kurum vekillerinin istinaf başvurusu sonucu, bölge adliye mahkemesi davanın hukuki yararının bulunmaması gerekçesiyle reddine karar vermiştir. Davacının temyiz itirazları kabul edilerek bölge adliye mahkemesi kararı bozulmuştur. Sigortalıların sosyal güvenlik haklarının zorunlu ve vazgeçilmez olduğu, sigorta primlerinin tespiti amacıyla da belli koşullarda dava açmanın mümkün olduğu ve davanın açılmasında hukuki yararın varlığının gerekliliği kanun maddeleri ve öğreti ile desteklenerek açıklanmıştır. Kararın bozulmasına ve dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Kanun maddeleri: HMK'nın 373/2 maddesi, 506 sayılı Yasa'nın 79. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86. maddeleri.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2019/1458-2022/60
İlk Derece
Mahkemesi : ... 3. İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin kabulü ile davanın reddine dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı iş yerinde 02.10.2012 – 25.02.2017 tarihleri arasında sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir
II-CEVAP
Fer'i müdahil Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında hizmet akdi bulunmadığını, davacının kendi adına halı ticareti yaptığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
"Davanın kabulü ile davacının davalı işveren İlkay Kayıgil Yapı Malzemeleri İnşaat Harfiyat Gıda Turizem San. Tic.Ltd. Şti.’ne ait ... SGK İl Müdürlüğü’nde ..... işyeri sicil sayılı dosyada işlem gören inşaat malzemeleri satışı işyerinde 02.10.2012 – 25.02.2017 tarihleri arasında günün rayiç asgari ücreti karşılığı hizmet akdine dayalı toplam 1.584 gün çalıştığı ve bu çalışmalarının Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na bildirilmediğinin tespitine" şeklinde hüküm kurulmuştur.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Davacının işbu davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığı açıklanmak suretiyle, yerel mahkeme kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
V-TEMYİZ NEDENLERİ:
Davacı vekili, davalının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmemesinin sorumluluğunun davacıya yüklenemeyeceğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
Dosya kapsamı incelendiğinde, 01.04.2009 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı alan davacının, 02.10.2012-25.02.2017 tarihleri arasında davalılar işyerinde sosyal güvenlik destek primine çalıştığının tespiti istemli açtığı işbu davada, mahkemece, davanın kabulüne dair karar verildiği, kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince, sonuç olarak“…kısa vadeli sigorta kollarına ilişkin primler yönünden geçmişe dönük tespit isteminde Sosyal Güvenlik Kurumu'nun yer aldığı dava türünde, 5510 sayılı Yasa'nın 86. (506 sayılı Yasanın 79.) maddesi uyarınca sigortalılık süresinin tespiti davası açılmasının, çalışana sosyal güvenlik hukuku kapsamında sosyal güvenlik destek primine tabi çalışma süresi yönünden hukuki yarar sağlamasının mümkün olmadığı (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 24.02.2020 t., 2019/1306 E., 2020/1494 K.); işçilik alacaklarına esas çalışma süresinin ise, taraflarca oluşturulan ve re'sen araştırma ilkesinin geçerli olmadığı işçilik alacaklarının tahsiline yönelik dava kapsamında, hesap unsuru olarak o dava içerisinde belirlenmesinin, işçilik hakkına ulaşmada makul sürede adil yargılama yönünden daha hızlı çözüm sağlama olanağı bulunduğu gibi; gereksiz para ve zaman kaybının önüne geçilmesi nedeniyle usul ekonomisi ilkesine de uygun bulunduğundan; davacıya 01.04.2009 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı ve davacı tarafından 02.10.2012 - 25.02.2017 tarihleri arasında sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalıştığının tespitinin talep edildiği dikkate alındığında, davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur. …” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, söz konusu hüküm yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunmasıdır.
Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, ... 2009, önsöz VII).
Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, "dava şartı" olarak kabul etmiştir. Bu şart, "dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri" olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan "olumlu dava şartları" arasında sayılmaktadır.
Nitekim, aynı görüş, Hukuk Genel Kurulu'nun 24.11.1982 gün ve 1982/7-1874 E.-914 K.; 5.6.1996 gün ve 1996/18-337 E.-542 K.; 10.11.1999 gün ve 1999/1-937 E.-946 K. ve 25.05.2011 gün ve 2011/11-186 E. 2011/352 K. sayılı kararlarında da, benimsenmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır. Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının, mahkemece, taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir.
Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar, dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca, açılacak davanın, ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının, o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa, hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, ... 2011, s.297).
Diğer taraftan, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez kuralı gereği, sigortalı ister sosyal güvenlik destek primi, isterse tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışsın, Kanunun öngördüğü belli bir sosyal güvenlik kuruluşu sigortalısı olması, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilmez ve kaçınılmaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü yaratır. Bu statüye Kurumun prim tahakkuk ettirmesi, sigortalının iş kazası geçirmesi veya meslek hastalığına yakalanması halinde kendisi ya da hak sahiplerine gelir bağlanması gibi çeşitli sonuçlar bağlanmıştır. Bu sonuçlar ile birlikte işçilik alacakları haklarının doğması gibi hususlar da göz önüne alındığında, davacının bildirim yapılmayan dönemlerdeki çalışmalarının tespitini istemekte hukuki yararının bulunduğu ve aksinin kabulü halinde yaşlılık ya da emekli aylığı alan kişilerin sigortasız çalıştırılabileceği gibi sosyal güvenlik hakkının zorunlu ve vazgeçilemez niteliğine aykırı bir sonuç çıkacağı açıktır.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine dair kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.