Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2018/8225
Karar No: 2022/1655
Karar Tarihi: 17.03.2022

Danıştay 4. Daire 2018/8225 Esas 2022/1655 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/8225 E.  ,  2022/1655 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    DÖRDÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2018/8225
    Karar No : 2022/1655

    TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
    (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
    VEKİLİ : Av. …

    KARŞI TARAF (DAVACI) : …
    VEKİLİ : Av. …

    İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

    YARGILAMA SÜRECİ :
    Dava konusu istem: Davacı adına, kanuni temsilcisi olduğu … Petrolcülük Otomotiv Tar. Tur. İnş. Ve Gıd. San. Tic. Ltd. Şti.'nin vergi borçlarından dolayı düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu ödeme emri içeriği borçları için şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirket adresine müdürü …'na usulüne uygun olarak tebliğ edilemediği sonucuna varıldığından dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık olmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
    TETKİK HÂKİMİ : …
    DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE :
    Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
    Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    KARAR SONUCU :
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Temyiz isteminin reddine,
    2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
    3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
    4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 17/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.



    (X) KARŞI OY :
    … Petrolcülük Otomotiv Tarım Turizm İnşaat ve Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin ödenmeyen vergi borçlarından dolayı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesine dayanılarak kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.
    Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı kurala bağlanmıştır.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 24. maddesinde, kararlarda bulunacak hususlar sayılarak, kararlarda kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin yer almasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış; aynı Kanun'un "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, temyiz incelemesi sonunda Danıştayın, usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması halinde kararı bozacağı hüküm altına alınmıştır.
    Danıştay'ın kimi kararlarında belirtildiği gibi, yargılama hukukunda, yargı (hüküm), uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı yerinin, yargılama sürecinin sonunda ulaştığı sonuçtur. Yargı yerinin bu sonuca ulaşırken bir gerekçeye dayanması, hem Anayasa'nın, hem de yargılama hukukunun ilkelerinden olup, adil yargılanma hakkının bir gereği olan gerekçeli karar hakkının da güvencesini oluşturmaktadır. Gerekçe, hakimin, önüne gelen uyuşmazlıkla ilgili olarak saptadığı maddi olaylar ile verdiği hüküm arasındaki hukuki değerlendirmedir. Başka bir deyişle gerekçe, maddi olaylar ile hüküm fıkrası arasındaki köprüdür. Gerekçe, aynı zamanda kararın hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesine de olanak tanır. Yargı kararlarının mutlaka gerekçeli olması gerektiği yolundaki ilkenin amacı da budur. Bunun yanında kararda, hakimi uyuşmazlığın çözümünde tek başına yargıya götürmeye yeterli bir gerekçe gösterilmiş iken, farklı ikinci bir gerekçeye daha dayanılması, yargı yerinin ilk gerekçeye ve bu gerekçenin sonucu olan yargıya güvensizliğini gösterdiği gibi tarafların aralarındaki uyuşmazlığın adilane bir çözüme kavuşturulduğu konusundaki inançlarını da zedeleyecektir. Ayrıca bu durum hukuki belirlilik ilkesine de aykırılık teşkil edecektir. Öte yandan, birden fazla ve farklı gerekçeyle karar verilmesi, temyiz merciince, kararın ve dayanağı gerekçenin hukuka uygunluğunun denetiminin yapılmasını güçleştirecektir (Danıştay Yedinci Daire, 30/03/2006 tarih ve E.2004/282, K.2006/1032; Vergi Dava Daireleri Kurulu, 13/10/2021 tarih ve E.2020/68, K.2021/1308 sayılı kararları).
    Bakılmakta olan davada Mahkeme, dava konusu ödeme emri içeriği amme alacağının vade tarihinde davacının şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunmadığı, bu tarihlerde işlenen borcun ödenmemesi eyleminden dolayı davacının sorumlu olmayacağı gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin hukuka uygun olmadığını tespit ettikten sonra ayrıca asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin tebliğinin hatta bunun da bir önceki aşaması olan ihbarnamelerin tebliğinin yasaya uygun olmadığından kesinleşmiş bir amme alacağından söz edilemeyeceği şeklindeki ikinci gerekçesiyle ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığına dayanılarak hüküm tesis edilmiştir. Bu anlamda, birbirinden iki farklı gerekçeye dayanılarak dava konusu ödeme emrinin iptali yargılama hukuku kurallarına aykırılık teşkil etmektedir.
    Davanın esasına gelince;
    Dava dosyasının incelenmesinden; asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporunda yer verilen tespitlere göre … tarih ve … sayılı defter ve belge isteme yazısının 17/11/2014 tarihinde, kanuni temsilci …'nun ikametgah adresinde tebliğ edildiği, 15 günlük ibraz süresi tanındığı halde ibraz edilmediğinden hareketle şirketin ilgili dönem katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyerek tarhiyatın yapıldığı, amme alacağının şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine de davacı adına kanuni temsilci olduğu dönem gözetilerek dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği görülmüştür. Öncelikle, davacı ödeme emri içeriği amme alacağının ilgili döneminde kanuni temsilci sıfatını haizdir. Burada, defter ve belge isteme yazısının tebliğ edildiği 17/11/2014 tarihinde davacının "kanuni temsilci" sıfatını haiz olmadığı, buna göre davacının kanuni temsilcilik görevinin sona erdiği ve hissesini devrettiği tarihten sonra gerçekleşen defter ve belge ibraz etmeme eyleminden sorumlu tutulup tutulamayacağının tartışılması, sorumlu tutulacağı sonucuna varılmasından sonra diğer yönlerden hukuki değerlendirmenin yapılması gerekmektedir.
    Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile davanın kabulüne dair Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesine atıf yapılarak ve bir gerekçeye yer verilmek suretiyle verilen karara katılmıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi