11. Hukuk Dairesi 2016/7711 E. , 2018/1256 K.
"İçtihat Metni"...
Taraflar arasında görülen davada .... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 01/03/2016 tarih ve 2014/1211-2016/133 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka nezdinde bulunan hesabından internet kanalıyla ... adına talimatı olmadan havale yapıldığını ileri sürerek, 11.910,00 TL alacağın davacı şirket hesabından çekildiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kusurunun olmadığını, davacının güvenlik kurallarına uymadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına ve uyulan bozma ilamına göre; davacının kendi isteği ile tek kullanımlık şifre üreten cihazı aldığı, bankadaki parasını koruyamadığı, davalı banka tarafından da davacının kullanıcı adı ve parolasını 3. şahıslar ile paylaştığı konusunda dosyada somut delillerin sunulmadığı, dava konusu olayda tarafların 1/2"şer oranda kusurlu oldukları gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 5.955 TL"nin 21.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, davalı bankalar nezdinde açılmış olan hesaplarda bulunan paranın davacının bilgisi ve izni dışında internet yolu ile yapılan işlemler sonucu çekilmesi suretiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). "Mevduat"; ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. 818 sayılı BK’nın 306 ve 307. maddeleri, 6098 sayılı TBK’nın 386 ve 387. maddeleri uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı, eğer kararlaştırılmışsa faiziyle birlikte iadeye mecburdur. 818 sayılı BK’nın 472/1. maddesi, 6098 sayılı TBK’nın 570/1. maddesi uyarınca da "usulsüz tevdi" halinde paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde, ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. ./..
Somut olayda mahkemece, davacının kendi isteği ile tek kullanımlık şifre üreten cihazı aldığı, bankadaki parasını koruyamadığı, davalı banka tarafından da davacının kullanıcı adı ve parolasını 3. şahıslar ile paylaştığı konusunda dosyada somut delillerin bulunmadığı dava konusu olayda tarafların 1/2"şer oranda sorumlu oldukları gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davacıya ait para, davalı bankaya karşı gerçekleştirilen sahtecilik işlemi ile hesaplardan çekilerek başka hesaplara havale edilmiş olup, bu durum davalı bankanın aldığı mevduatı iade etme yükümlülüğünden kurtarmayacağı gibi, ispat yükü kendisinde olan davalı banka, davacıya vermiş olduğu şifre ve parolaların davacının kusuru ile üçüncü kişilerce ele geçirildiğini de kanıtlayamamıştır.
Bu itibarla, somut olayda davacıya atfedilecek her hangi bir kusurun ispat edilememesi nedeniyle tüm kusurun davalı bankalarda olduğunun kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın, davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 267,14 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 20/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....