
Esas No: 2019/337
Karar No: 2021/490
Karar Tarihi: 10.06.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/337 Esas 2021/490 Karar Sayılı İlamı
T.C. İstanbul Anadolu 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/337 Esas
KARAR NO: 2021/490
DAVA: Tazminat
DAVA TARİHİ: 04/08/2017
KARAR TARİHİ : 10/06/2021
---- görevsilik kararı verildiği, yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın--- gönderildiği, yargı yerinin------ belirlenmesi üzerine dosya mahkememize tevzi edilmekle, yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile---- arasını kapsayan kira sözleşmesi akdedildiğini, bu kira sözleşmesinde davalılardan---- bulunmadığını, ancak kira sözleşmesinde kiraya veren olarak----- aldığını, ancak bu şirketlerin --- olduğunu, kira sözleşmesine konu taşınmazın ---- bulunduğunu, yapılan kira sözleşmesinin --- olduğunu, bu süre zarfında her aya ilişkin kira bedelinin ----- olduğunu, davacı tarafça kira bedelinin bu zamana kadar eksiksiz olarak ödendiğini, davalılardan ------- ------akdedildiğini, bu sözleşme ile davalı--- sağlamayı sözleşmenin --- kesintisiz olarak --- saat üstlendiğini, bunun karşılığında------ aldığını, davacı tarafça da ---- ilişkin üzerine düşen ödemeyi yaptığını, davacının kiralanan taşınmazdaki iş yerine --- tarihinde hırsız girdiğini ve büyük sayılarda ve büyük meblağlarda ürün çalındığını, çalınan ürünlerin toplam bedelinin ---- olduğunu, davalı ----- hizmetinden dolayı hırsızlık olayının meydana geldiğini, davacının bu olay karşısında ekonomik olarak büyük bir sıkıntıya girdiğini, bu nedenle sıkıntılı günler geçirdiğini ve psikolojik olarak da sıkıntıya girdiğini, gerçekleşen hırsızlık olayındn ---- şirketinin ----hizmetinin vetersizliğinden ve ayıplı ifasından dolayı gerçekleştiğini ve sebeple davacı aleyhine oluşan maddi ve manevi zarardan sorumlu olduğunu, bunun yanı sıra diğer davalı------ olmasından dolayı binanın güvenliğini ve denetimini sağlayamadığından dolayı sorumlu olduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik ---maddi ve ---- manevi tazminat bedelinin davalılardan alınıp davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili --- tarihli duruşmada ki beyanında ; kusur raporuna herhangi bir itirazlarının olmadığını, hırsızlık sonucu çalınan ürünlerin değerinin tespiti için dosyanın bilirkişiye gönderilmesini, davalarının belirsiz alacak davası olarak açıldığını, dava dilekçesinde her ne kadar HMK 107 uyarınca belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirtmiş iseler de davanın belirsiz alacak davası olduğunu beyan etmiş beyanını imzası ile tasdik etmiştir.
Taraflara tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı ---- dilekçesinde özetle;---- tebliğ edildiğini, süresinde cevap vererek, haksız ve mesnetsiz davanın reddini talep ettiğini, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, dava kira sözleşmesine ve kat mülkiyetine dayanıyor ise --- sözleşmeye aykırı davranışa dayanıyor ise taraflar tacir olduğundan ---- olduğunu, davalı müvekkilin dava konusu taşınmazın tapu maliki olduğunu, müvekkilin sorumluluğunu doğuracak davacı ile müvekkil firma arasında imzalanmış veya ----firması ile müvekkil arasında imzalanmış her hangi bir yazılı sözleşme bulunmadığını, meydana gelen olayda müvekkilin kusuru da bulunmadığını, bu nedenle meydana geldiği ileri sürülen zarardan müvekkil sorumlu tutulamayacağını, davacının ---- tarihli kira sözleşmesi ile kiracısı olduğunu, dava dışı----- yerine, üst kiraya veren tapu maliki müvekkil firmaya direkt kira bedeli ödemesini, müvekkilin meydana gelen hırsızlık olayından sorumlu olmasını gerektirmediğini, bunun için ------ ihtiyaç olduğunu, böyle bir sözleşmenin olmadığını, davalı ----- sözleşmeye istinaden, müvekkilin dava konusu taşınmazı satın almadan önce de ----hizmetini sunduğunu, müvekkilin dava konusu taşınmazı satın aldıktan sonra da, davalının ibraz ettiği---- hizmetini sunmaya devam ettiğini, hali ile ------- sunduğundan, müvekkilin sorumluluğuna başvurulamayacağı, her ne kadar davacı, dava dışı ---- imzalanmış bir sözleşme ibraz etmiş ise de anılan sözleşmede müvekkilin ismi ve imzası yer almadığından bu sözleşme de ilgi tutularak, müvekkilin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacının meydana gelen olayda davacı tam kusurlu olduğunu, hırsızlık olayının meydana gelmemesi için davacının gerekli önlemleri alması gerekirken, almadığını, davacının ne alarm takmış ne de hırsızların girişini engelleyecek kilit veya panjur sistemi kullandığı aksi kanaat hasıl olsa bile, ---etmek diğer davalı --- sorumluluğunda olduğundan, meydana gelen zarardan ---- olduğunu, davacı uğradığı zararı da ispatlayamadığını, davacının tek taraflı beyanına haliyle itibar edilemeyeceğini, bu kadar kısa sürede meydana helen olayda davacının bu kadar malının çalınması mümkün olmadığını, meydana gelen olay nedeniyle davacının manevi zarara uğradığı iddiası da gerçek dışı olduğunu, hırsızlık olayı davacının olmadığı bir anda meydana geldiğini, davacının gerçek dışı beyanlarda bulunarak haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, görev itirazının kabülü ile dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini, zaman aşımına uğramış taleplerin zaman aşımı nedeniyle reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ----- duruşmada ki beyanında ; davanın usulden reddini talep ettiklerini, keşif yapılmadan kusur oranı belirlenemeyeceğini, bu sebeple keşif yapılarak kusur raporu alınmasını talep etiklerini, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak belirttiğini, çalınan malların bedellerinin faturalardan belirlendiğini, bedelinin ---- olduğunu belirttiğini, dava açılmadan önce dava değeri belirlenir durumda olduğunu, dava değerinin belirlenir olduğu durumlarda belirsiz alacak davası olarak davanın açılamayacağını, davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ------ cevap dilekçesinde özetle;Davacının, işyerine hırsız girdiğini, eşyalarının çalındığını ve -----zaafıyeti olduğunu bu nedenle davalı müvekkilinin sorumlu olduğundan bahisle maddi ve manevi zarar talebinde bulunduğunu, davanın her yönüyle mesnetsiz ve dayanaksız olduğunu, taleplerin reddine karar verilmesi gerektiğini, ----sağlandığını, -----giriş- çıkışını denetlendiği ---- içinde bulunan ----- sorumlu olduğunu, davacının bahsettiği ---- arka tarafında--- bağımsız bir yer olduğunu,---- olmadığını, davacı her nekadar müvekkili şirketten hizmet almak için aidat ödediğini iddia etmiş ise de, ödediği aidatlar incelendiğinde ödemenin ----- kullanımı için olduğunun açıkça anlaşılacağını, ayrıca kiracının yaptığı sözleşmelerde de ----bulunmadığını, davacının ücretini ödemediği bir hizmetten ötürü, müvekkil şirkete kusur ----edemeyeceğini, davacının kötü niyetli olarak haksız kazanç elde etmek çabası içinde olduğunu, davalının müvekkil şirkete kusur isnat ettiğini, kal dı ki; sorumluluğunda dahil olmadığı halde davalı müvekkil şirket çalışanı olan ------ noktasında kamera kayıtlarını incelerken arka ----- yanaşan bir araç gördüğü ve hemen müdahale ettiğini, ---- müdahalesi sonucu hırsızların kaçtığı ve daha büyük zararın önüne geçildiğini, bir an için müvekkilin sorumlu olduğu düşünülse bile, davacının talep etmiş olduğu maddi tazminat -------- uzak olduğunu, Borçlar hukukunun temel ilkesi gereği, tazminat talep eden kimsenin öncelikle zararını ispat etmesi gerektiğini, davacının talep etmiş olduğu zararda gerçeklik payı bulunmadığı gibi hayatın olağan akışına da uygun olmadığını, olayla ilgili kamera kayıtları incelendiğinde hırsızlık olayının yaklaşık --- dakika gibi kısa bir süre içerisinde gerçekleştirildiğini, bu süre zarfında davacının iddia ettiği -----çalınmış olmasının mümkün olmadığını, dayanaksız ve ispattan uzak maddi tazminat talebinin reddi gerektiğini, davacının dayandığı maddi vakıa dikkate alındığında yanında istemiş olduğu manevi tazminat ispattan uzak ve fahiş olduğunu, açıklanan ve re'sen göz önüne alınacak sebeplerden ötürü; haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ---- vekili ---- duruşmada ki beyanında Keşif taleplerinin olduğunu beyan etmiştir.
Tarafların uhdesinde olan tüm delilleri ibraz ettikleri, getirtilmesi gereken delilleri ilgili yerlerden getirtilerek dosya içine alınmıştır.
Dosya tüm delillerin ibrazından sonra konusunda uzman teknik bilirkişiye tevdi edilmiş, teknik bilirkişiler ayrıntılı raporunda; ----- yazılarında, ---- ettiği anlaşılmış olup; taşınmaz üzerinde bulunan ----- kayıtlı bulunduğu tespit edildiğini, dosyada ------- incelendiği ve içinden hırısızlık yapılan iş yerinin----- olduğu, --------------- imzaladığı, tanzim edilen Sözleşmede hizmetin yürütülmesiyle ve Sözlemenin taraflara yüklediği yümkümlülükler açısından önemli maddeler olarak;---- bulunan------ mevzuat hükümleri ve sözleşmede yazılı koşullar çerçevesinde ---- getirilecek hizmetin esas ve usulleri ile tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesidir. --- adresinde haftanın----getirilecektir. Bu görevi yapmak maksadıyla yüklenici tarafından--- oluşan bir ekip istihdam edilecektir. -------, işverenin talepleri de göz önüne alınmak suretiyle sözleşmede belirlenen usul ve esaslar gereğince------sağlanacaktır. ---- ----- hükümleri çerçevesinde aranan nitelikleri taşıyacağını, bu maksatla verilmiş olan ----- olacağını taahhüt eder.------- olaylar oluştuğunda durum, ---- tarafından/kolluk kuvvetlerine bildirilecektir.----- olarak izlemek, var ise eksik ve aksaklıkları haber vermek, müdahale edilmesi gereken yerlerde müdahale etmekle yükümlüdür.---- gereken yerlerde acilen---- çağırılacaktır." şeklinde hükümler ile verilecek hizmetin tarif edildiği, ayrıca ---- elamanı olan -----maddesinin a) fıkrasına göre; Koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini ------ arama, eşyaları ----- veya benzeri----geçirme görevi olduğu ve görev alanında, can ve mal güvenliğinin ve kamu düzenin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, taşınması veya bulundurulması yasaklanmış her türlü silah, patlayıcı madde veya eşyanın tespit edilmesi amacıyla ------ cihazından geçirerek ve görev alanında bir suçla karşılaştığında suça el koymak, suçun devamını önlemek, sanığı tespit ve yakalama ile olay yerini ve suç delillerini muhafaza, yetkili genel kolluğa teslim etmekle görevli ve yetkili olduğu halde, ---- bulunan, ---- dosyada mevcut, ----görevlisi ---- --- şüphelendim.Tek başına müdahale etmek istemedim.Kalabalık olmaları sebebiyle yan tarafta yine gece çalışan görevli ---- giderek, yardımcı olmasını istedim. Beraber hemen mağazanın önüne gittik. Adamlar bizi görünce hemen uzaklaştılar. Hemen ---- aradım. Yaklaşık yarım saat sonra ---- geldi ve olay kendilerine anlatıldı." Şeklinde beyanda bulunduğu, dosyada mevcut -----kamera görüntülerine göre; ---- görüntülerinin kamera saati ile ---- tarihinde ----başladığı, --- kapalı ----- şahısların giysileri araca taşıdıkları ---- ayrıldığı, saat:----- dosya kapsamında---geldiği ve görüntülerin -------ifadesinin tam olarak okunamadğı, ancak okunduğu kadarıyla ----- bulunan --- yeri işletmekteyim.---- --- ayrıldık. ------olduğunu söyleyen şahıs bana işyerinde hırsızlık olduğunu haber vermesi üzerine iş yerine gittiğimde, iş yerinin giriş kapısı kilidinin kırık olduğunu ---- ---- ----yerlerinde olmadıklarını çalınmış olduğunu tespit ettim. Daha sonra olay yerinin bulunduğu--- izlediğimde---- şahsın olayı gerçekleştirmiş olduğu gördüm. --- bulunan ---- sorduğumda ise, bahse konu aracın işyeri önünden hareket ederek uzaklaştığını fark edince aracın peşinden gittiklerini ancak şahısları yakalayamadıklarını söylediler. Bir iş yeri olarak iş yerinin ---- iş yerinin bulunduğu ---- yönetimine zamanında aksatmadan ile beraber yatırmaktayız. Buna rağmen iş yerinde hırsızlık olayı meydana gelmiştir.
Çalınan giysilerin toplam değeri -----olarak olayı gerçekleştiren şahıslardan davacı ve şikâyetçiyim. Şeklinde beyanda bulunduğu ve olay hakkında bilgi verdiği, bu şekilde meydana gelen dava konusu iş yerinden hırsızlığa engel olunamadığı, bu durumda, --------- içerisindeki can ve mal emniyetini sağlamakla yükümlü olmasına rağmen, görev alanında suç işlenmesini engelleyici tedbirlerin yeterince alınmaması ve dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi, özen yükümlülüğüne uymayarak, yukarıda izah edildiği şekliyle dava konusu hırsızlığın gerçekleştiği, görev alanı içinde kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyette koruma ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu olduğu halde, hırsızlık olayının meydana gelmesine engel olunamadığının anlaşıldığı, bu durumda Davalı ----- ORANINDA KUSURLU OLDUĞU;
Davalı--------- satın almış olduğu, aralarında imzalanan --------- Yüklenicinin sözleşmede belirtilen hizmeti istenilen kalitede verememesi, üç günden daha fazla eksik personel ile hizmet vermesi, sözleşmenin hükümlerine aykırı hareket etmesi ve bu konular ile İlgili işverenin yazılı ikazlarına rağmen düzeltici tedbir almaması, işverene sözleşmeyi tek taraflı feshetme yetkisi verir." Şeklinde ----- yürütülmesi ile ilgili hükümler bulunduğu, bu durumda; işveren konumundaki Davalı---- yüklenici olan --------- denetleme ve kontrol etme yükümlülüğü bulunduğu, ayrıca -----bendinde, işverenin talimat verme, gözetim ve denetim görevinin belirtildiği, -------, ilgili kişi veya kuruluş tarafından temin edilir" hükmüne istinaden -- ifası sırasında, gerekli ----- tarafından görev mahallin özelliğine uygun olarak sağlanması ve aktif- çalışır şekilde bulundurulması gerektiği, İşveren olarak, satın alınan ve denetlemek zorunda olunan ---------hizmetlerinin gerekliliklerinin yapılmamış olmasından kaynaklanan ----zafiyetleri ile incelenen hırsızlık olayı arasında illiyet bağı bulunduğu anlaşıldığından, Davalı ----- Olayın meydana geldiği tarihte,----- isimli iş yerinin sahibi olduğu,-------hükümlerine ------- görevlilerinin bulunduğu iş yerine, -----kamera görütlerine göre araçla gelen içinde ----- bulunduğu araç ile hırsızlık yapıldığının tespit edildiği, bu durumda meydana gelen olayda KUSURUNUN OLMADIĞININ anlaşıldığı; -------- temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava, davacının maliki olduğu evde meydana gelen hırsızlık nedeniyle oluşan maddi zararların davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının yeterince tedbirli davranmaması nedeniyle davacıyı ------- belirtildiği gibi, davacının ekonomik ve sosyal durumuna ve yaşam tarzına uygun olarak günlük yaşamda ya da özel günlerde kullanacağı miktar ve nitelikteki ziynetlerini her yönüyle güvenli olduğuna inandıkları ve bu sebeple satın aldıkları evde bulundurmalarının ve dolapta saklamalarının davacıya bir kusur olarak izafe edilemeyeceği, davacının söz konusu ziynetlerini banka kasasında veya daha başka şekilde ve ekstra harcama yapmak suretiyle koruma altına almalarını istemenin davacıya ek külfet yükleyeceği ve makul bir değerlendirme sayılamayacağı ve dolayısıyla ------ olduğu düşüncesiyle satın almış olduğu evde muhafaza altına aldıkları ziynetlerinin çalınması nedeniyle davacıya müterafik kusur yüklenmemesi gerekiren, mahkemece, bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." Şeklinde hükmü bulunduğunu,
------ arasında müşterek ve müteselsil sorumluluk olup olmadığı hususunda takdirin ---- ------ tedbirlerini eksik almaları ve denetim görevlerini layıkıyla yerine getirememekten dolayı olayın meydana gelmesinde müştereken ---- kusurlu oldukları, davacıların %20 oranında kusur ve ihmalleri bulunduğu, olayın gerçekleştiği tarihte fiili olarak yok hükmünde olan ve önceki -------bulunmayan,----- imzaları olmayan, sözleşmenin imzalandığı tarihte ilave fiziki ve --- tedbirlerinin alınmasında yetki ve sorumluluğu olmayan ------- olayının meydana gelmesinde herhangi bir kusur ve ihmalinin bulunmadığı beyan edilmiş, mahkemece her ne kadar raporda davacılara da kusur etfedilmişse de davacıların olayın meydana gelmesinde bir kusurları bulunmadığı, bu durumda meydana gelen olayda kusurun --- ----- davanın tarafı olmayan ihbar olunan ----olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. ----- müteselsil sorumluluğu düzenleyen ----- ---- şeklindedir. ---- inceleme yapıldığında davalı ------ gelen olayda davacılara karşı dış ilişkide müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun, ----- uyarınca kusura göre değerlendirilebileceğinin kabulü gerekmetedir. Hal böyle olunca, davalı-----davacılara karşı meydana gelen zararın tamamından sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir. "
------Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-)Eldeki dava, hırsızlık nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının davalı -------- sitede ----- kendilerinin evde olmadığı bir sırada hırsızlık olayı olduğu, sitenin ---olduğu, davacının ayrıca ev içerisinde ---- yaptırdığı, ---- bulunduğu, ----- --- raporlarının gereğini yerine getirmede ihmallerinin olduğu ve -------şirketinin denetlemede yetersiz olduğu, davalı -- --- yetersiz kaldığı, olayda site yönetiminin ---- oranında kusurlu bulunduğu yönündeki bilirkişi raporuna itibar edilerek davacının evinden çalındığı bildirilen ve gerek olay yeri tutanağı gerekse tanık anlatımları ve davacının sosyal ekonomik durumu göz önüne alınarak hesap raporunda belirlenen kayıp eşya değerleri olarak belirlenen ---- değerden tarafların kusur durumlarına göre davalı site yönetiminin --- diğer davalı ----- sorumluluklarının kabulüne, davacının fazla maddi tazminat talebi ile olayda şartları bulunmayan manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. ----kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır." düzenlemesini içermektedir. Hal böyle olunca, davalıların meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir. ----- birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.
-İç ilişkide ----- zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.
-----Davacı vekili müvekkili şirkete ile sigortalının yapımını tamamladığı sigorta konusu ----- davalı şirketin güvenliğinden sorumlu olduğu ve sigorta konusu projenin elektrik işlerini --- depo olarak kullandığı ---------- katında bulunan emtiaların çalınması sonucu maddi hasar meydana geldiğini, davalı şirketin sigortalı ile yapmış olduğu ----- gereği güvenliğinden sorumlu olduğu alanda hırsızlık olması nedeniyle meydana gelen hasardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, sigortalıya ödenen --- tazminat alacağının ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ilebirlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, hırsızlık olayının müvekkili şirket tarafından tüm önlemlerin alınmasına rağmen ---kırılarak içeri girilmesiyle meydana geldiğini,---- gereken önlemlerin olması gerektiği gibi yerine getirilmediği savunarak, davanın reddi ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, -------- verecek eleman sayısının ---olarak belirlemesine rağmen --- ile ---- alınması, kamera bulunduğuna dair bir tespitin yapılmaması bu sebeple dava dışı sigortalının kusurlu bulunduğunu, ancak kilitli bina içinden dışarıya kalabalık emtia çıkartılmasından ----- haberi olmadığı, davalının işini ihtimamla yapmadığını gerekçesiyle, kusur dağılımını --- oranında paylaştırılarak, davanın kısmen kabulü ile, --- tazminatın---- tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir."
--- tarihinde davacı işyerinden çalınan kumaşların rayiç değerinin tespiti konusunda heyetimizin uzmanlığı bulunmadığı, dosyada beyan edilen şekliyle rayiç değerinin ---- olduğu, bu husustaki ispat yükümlülüğüne ilişkin takdirin Yüce Mahkeme'ye ait olduğu,
-Davacının manevi tazminat talebine ilişkin taktirinin ----- taktirinde olduğunu bildirir görüş sunmuşlardır.
DELİLLER
----
-----
--
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava Türk Borçlar Kanunu Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat tahsili istemine ilişkindir.
Davaya konu uyuşmazlık davacının, davalı -----bulunduğu ---- kiracı olarak bulunduğu sırada meydana gelen hırsızlık sonucunda çok sayıda ürünlerinin çalınması sonucu maddi ve manevi zararının oluşup oluşmadığı, oluşan zararının miktarı, zarar oluştu ise; oluşan zarardan davacının kiracı olarak bulunduğu ---- yürüttüğü iddia olunan ------- olmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır
Davacı talep ve sonucunda ve duruşmadaki beyanlarında belirsiz alacak davası mahiyetinde açılan davada davanın kabulünü fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik --- maddi ,--------manevi zararlarının tahsilini talep etmiştir.
Davacı dava dilekçesinde işyerinden çalınan malların değerinin yaklaşık olarak ---- olduğunu belirtmiş ve çalındığı iddia olunan ürünlerin listesini dava dilekçesi ekine eklemiş , eklenen listede her ürünün değerinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Davacı davasını belirsiz alacak davası olarak açtığı anlaşılmaktadır.Bu noktada, belirsiz alacak davasının niteliği ve şartları üzerinde durmakta yarar vardır.
6100 sayılı HMK 114. Maddesinde dava şartlarını belirlemiş ve davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartı olarak yer almıştır. Madde 107 de ise Belirsiz alacak davasını düzenlemiş , davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceğini düzenlemiştir. Madde hükmüne göre; davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir.Madde gerekçesinde "Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tespit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukuki yarar aranacaktır, böyle bir durumda hukuki yararın bulunduğundan söz edilemez. Özellikle, kısmi davaya ilişkin yeni hükümler de dikkate alınıp birlikte değerlendirildiğinde, baştan tespiti mümkün olan hallerde bu yola başvurulması kabul edilemez" şeklindeki açıklamayla, alacağın belirli veya belirlenebilir nitelikte olması durumunda, belirsiz alacak davası açılarak bu davanın sağladığı imkânlardan yararlanmanın mümkün olmadığına işaret edilmiştir.
6100 sayılı Kanun'un 107/2. maddesinde, sorunun çözümünde yol gösterici mahiyette kriterlere yer verilmiştir. Anılan madde fıkrasında, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği hüküm altına alınmış, madde gerekçesinde de "karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu ------ belirlenebilme hali açıklanmıştır.
Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması, bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da ---- olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir.Sırf taraflar arasında alacak miktarı bakımından uyuşmazlık bulunması, talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olması anlamına gelmez. Önemli olan objektif olarak talep sonucunun belirlenmesinin davacıdan beklenemeyecek olmasıdır ------ Sadece alacak miktarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunması ya da miktarın tartışmalı olmasının belirsiz alacak davası açılması için yeterli sayılması halinde, neredeyse tüm davaların belirsiz alacak davası olarak kabulü gerekir ki, bu da kanunun amacına aykırıdır. Çünkü, zaten uyuşmazlık bulunduğu için dava açılmakta ve uyuşmazlık mahkeme önüne gelmektedir. Önemli olan davacının talebini belirli kılacak imkana sahip olup olmadığıdır. Burada, alacağın belirlenebilir olması ile ispat edilebilirliğinin de ayrıca değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Davacının talep ettiği alacağı belirlemesi objektif olarak mümkün, ancak belirleyebildiği alacağını ispat etmesi, kanunun öngördüğü şekilde---- mümkün değilse, burada da belirsiz alacak davası açılacağından söz edilemez. Çünkü, bir alacağın belirlenmesi ile onun ispatı ayrı şeylerdir. Davacı, talep konusu yaptığı alacağını çok net şekilde belirleyebilir, ancak her zaman onu ispat edecek durumda olmayabilir. Aksinin kabulü, her ispat güçlüğü olan alacağı belirsiz alacağa dönüştürmek gibi, hem kanunun amacına hem de genel ilkelere aykırı bir durumu ortaya çıkartabilir.
Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. Ne var ki, bir davada bilirkişi incelemesine gidilmesi belirsiz alacak davasının açılabilmesi için yeterli değildir. Bir davada bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz -----
---- olarak, belirli bir tür davanın veya belirli kişilerin açtığı davaların baştan belirlenebilir veya belirsiz alacak davası olduğundan da söz edilemez. Her bir davaya konu alacak bakımından, belirsiz alacak davasına ilişkin ölçütlerin somut olaya uygulanarak, belirleme yapılması gereklidir.
Hakime alacak miktarının tayin ve tespitinde takdir yetkisi tanındığı hallerde ----- ---- kullanacağı takdir yetkisi sonucu alacak belirli hale gelebileceğinden, davacının davanın açıldığı tarih itibariyle alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin imkansız olduğu kabul edilmelidir.
6100 sayılı Kanun ile birlikte, yukarıda belirtilen çerçevede belirsiz alacak davası açma imkanı tanınarak, belirsiz alacaklar bakımından hak arama özgürlüğü genişletilmiş; bununla bağlantılı olarak da hukuki yarar bulunmadan kısmi dava açma imkanı sınırlandırılmakla birlikte, tamamen kaldırılmamıştır.
Kanunun kısmi dava açma imkanını sınırlamakla birlikte tamamen ortadan kaldırmadığı da gözetildiğinde, belirlenebilir alacaklar için, belirsiz alacak davası açılamasa da, şartları oluştuğunda ve hukuki yarar bulunduğunda kısmi dava açılması mümkündür. Aksi halde, sadece ya belirsiz alacak davası açma veya belirli tam alacak davası açma şeklinde iki imkandan söz edilebilir ki, o zaman da kısmi davaya ilişkin 6100 sayılı Kanun'un 109. maddesindeki hükmün fiilen uygulanması söz konusu olamayacaktır. Çünkü, belirsiz alacak davasında zaten belirsiz alacak davasının sağladığı imkanlardan yararlanarak dava açılabilecek; şayet alacak belirli ise de, o zaman sadece tam eda davası açılabilecektir. Oysa kanun koyucunun abesle iştigal etmeyeceği prensibi gereği, anılan maddeyle kısmi davaya ilişkin düzenleme yapıldığı düşünülerek ve Kanundaki sınırlamalara dikkat edilerek kısmi dava açılabilecektir.
Bu noktada şu da açıklığa kavuşturulmalıdır ki, şartları bulunmadığı halde dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı durumda davacıya herhangi bir süre verilmeden hukuki yarar yokluğundan davanın reddi yoluna gidilmelidir. Çünkü, alacağın belirlenebilmesi mümkün iken, böyle bir davanın açılmasına Kanun izin vermemiştir. Böyle bir durumda, belirsiz alacak davası açmakta hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmeli, ek bir süre verilmemelidir. Zira, burada talep açıktır, bu sebeple 6100 sayılı Kanun'un 119/1-ğ maddesinin uygulanarak süre verilmesi mümkün değildir. Aslında açılmaması gerektiği halde belirsiz alacak davası açılmış olduğundan, bu konudaki eksiklik de süre verilerek tamamlanamayacağından, dava hukuki yarar yokluğundan reddedilmelidir. Buradaki hukuki yarar, sonradan tamamlanacak nitelikte bir hukuki yarar değildir. Çünkü, dava açıldığında o sırada mevcut olmayan hukuki yarar, bunun da açıkça mahkemece bilindiği bir durumda, tamamlanacak bir hukuki yarar değildir. Aksinin kabulü, aslında açık olan talep sonucunun süre verilerek davacı tarafından değiştirilmesi ve bulunmayan hukuki yararın sağlanması için davacıya ek imkan sağlanması anlamına gelecektir ki, buna usûl bakımından imkan yoktur. Böyle bir durum taraflar arasındaki eşitlik ilkesine de aykırı olacaktır------
Eğer talep, davacı tarafından belirsiz alacak davası şeklinde açıklanmış olmakla birlikte, gerçekte belirsiz alacak davası şartlarını taşımıyorsa, o zaman yukarıdaki şekilde hareket edilmeli, hukuki yarar yokluğundan dava reddedilmelidir.
Somut olayda davacı tarafından dava dilekçesi duruşmadaki beyanlarında belirsiz alacak davası şeklinde açıklanmış, dava dilekçesinde davasının türünü 6100 sayılı Kanun kapsamında açılan belirsiz alacak davası olarak açıkça belirtmiştir. Dolayısıyla açılan davanın nitelendirilmesi, tereddüt mahal verebilecek bir şekilde değildir, davacı tarafından ------ konu hırsızlık olayında çalınan malların yaklaşık değeri dava dilekçesine yazılmış ve dava dilekçesi ekinde ürün listesinde ürünlerin değerinin yer aldığı , davacının maddi zararının belirleme imkanının bulunduğu , davanın gerçekte belirsiz alacak davası şartlarını taşımadığı anlaşılmakla davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığı anlaşıldığından davanın 6100 sayılı HMK 114/1h ve 107 maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın hukuki yarar yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Karar tarihinde alınması gerekli 59,30 TL harcın davacı tarafça yatırılan 341,55 TL harçtan mahsubu ile kalan 282,25 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
4-Davalı ---- tarafından yapılan---yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
5-Davalı ---- yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,
6-Davalı --- vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davalı ---vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Taraflar tarafından dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalılar vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde ------ Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/06/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.