14. Hukuk Dairesi 2016/10563 E. , 2019/5235 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/01/2010
NUMARASI : 2009/680-2010/10
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.05.2016 gününde verilen dilekçe ile muhdesat aidiyetinin tespiti talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.01.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili, dava konusu 48 parsel sayılı taşınmazdaki 2 katlı betonarme evin davacı ...’e ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 25. maddesinde yabancı memlekette tebligat usulü şu şekilde düzenlenmiştir; "Yabancı memlekette tebliğ o memleketin salahiyetli makamı vasıtasiyle yapılır. Bunun için anlaşma veya o memleket kanunları müsait ise, o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu tebligat yapılmasını salahiyetli makamdan ister.
Yabancı memleketlerde bulunan kimselere tebliğ olunacak evrak, tebligatı çıkaran merciin bağlı bulunduğu vekalet vasıtasiyle Dışişleri Bakanlığına, oradan da memuriyet havzası nazarı itibara alınarak ilgili Türkiye Elçiliğine veya Konsolosluğuna gönderilir.
Şu kadar ki, Dışişleri Bakanlığının aracılığına lüzum görülmeyen hallerde tebligat evrakı, ilgili Bakanlıkça doğrudan doğruya o yerdeki Türkiye Büyükelçiliğine veya Başkonsolosluğuna gönderilebilir."
"Siyasî temsilcilik aracılığıyla yabancı ülkedeki Türk vatandaşlarına tebligat" başlıklı 25/a maddesi ise; "Yabancı ülkede kendisine tebliğ yapılacak kimse Türk vatandaşı olduğu takdirde tebliğ o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu aracılığıyla da yapılabilir.
Bu hâlde bildirimi Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu veya bunların görevlendireceği bir memur yapar.
Tebliğin konusu ile hangi merci tarafından çıkarıldığı bilgilerinin yer aldığı ve otuz gün içinde başvurulmadığı takdirde tebliğin yapılmış sayılacağı ihtarını içeren bildirim, muhataba o ülkenin mevzuatının izin verdiği yöntemle gönderilir.
Bildirimin o ülkenin mevzuatına göre muhataba tebliğ edildiği belgelendirildiğinde, tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurulmadığı takdirde tebligat otuzuncu günün bitiminde yapılmış sayılır. Muhatap Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna başvurduğu takdirde tebliğ evrakını almaktan kaçınırsa bu hususta düzenlenecek tutanak tarihinde tebliğ yapılmış sayılır. Evrak bekletilmeksizin merciine iade edilir.
Bu maddeye göre kazaî merciler tarafından çıkarılacak tebligatta, tebliğ evrakı doğrudan o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna gönderilebilir." şeklindedir.
Somut olaya gelince;
1-Davanın açıldığı tarihte davalı olarak husumet yöneltilen ..."in dava açılmadan önce 15/07/1987 tarihinde, davalı ...’ın ise 1994 tarihinde öldüğü anlaşıldığından anılan davalıların ölü olması nedeniyle mirasçılık belgesinin dosya arasına alınarak mirasçılarına husumet yöneltilmek suretiyle taraf teşkili sağlanmaksızın eksik taraf ile davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
2-Davalılardan temyiz eden ...’nın temyiz dilekçesinde de beyan ettiği üzere, davalıya çıkarılan tebligatın dava dilekçesinde yazılı olan "... Köyü/..." adresine Tebliğat Kanununun 21. maddesine göre tebliğ edildiği, ancak adresin kapalı olduğuna dair bilgisi alınan kişinin beyanı ile ilgili imzası, imzadan imtina ettiği ise buna ilişkin beyanının tebligata yazılmadığı görülmüştür. Gerek dava dilekçesi ve gerekse karar tebliği tarihlerinde davalının adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adres bilgilerine göre, davalının "... Str. 10 ... 22049 Almanya” adresinde ikamet ettiği anlaşılmıştır. O halde adı geçenin yurt dışı adresi tespit edilmiş olup bu adrese dava dilekçesi tebliğ edilmeden, dolayısıyla taraf teşkili sağlanmadan uyuşmazlığın esasının incelenmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere taraf teşkili sağlanıp davaya dahil edilenlerin savunma ve delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın ve 6100 sayılı HMK"nın 27. maddesi uyarınca hukuki dinlenme hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi