Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/5296
Karar No: 2019/312

Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2018/5296 Esas 2019/312 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2018/5296 E.  ,  2019/312 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm : TCK"nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK"nın 62/1, 58/9, 53/1-2-3, 63 maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddi

    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
    Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, sanığın örgütle iltisaklı olması nedeniyle kapatılan okula torununu göndermesi eyleminin örgütsel faaliyet olarak kabul edilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;
    İlk derece mahkemesinin sanık hakkında kurmuş olduğu mahkumiyete ilişkin hükme karşı Cumhuriyet savcısı tarafından aleyhe kanun temyiz yoluna başvurulup, temyizin kapsamı istinaf mahkemesince değerlendirilmemiş ise de; bu karara karşı istinaf Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmamış olması karşısında tebliğnamedeki bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
    Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 K. sayılı iptal kararının TCK"nın 53. maddesinin uygulanması yönünden infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş;
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK"nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA, Üyeler ... ve ..."un ilk derece mahkemesi kararına karşı yerel Cumhuriyet savcısının istinaf isteminin değerlendirilip bir karar verilmesi sonrasında temyiz incelemesinin değerlendirilmesi gerektiği yönündeki karşı oyları ve oy çokluğuyla 22.01.2019 tarihinde karar verildi.

    KARŞI OY:

    Sayın çoğunluğun, "sanık ... hakkında, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 21/02/2018 gün ve 2018/338 E. - 2018/592 K. sayılı kararıyla verilen mahkumiyet kararının ONANMASINA" ilişkin düşüncesine iştirak edilmemiştir.
    Dosya kapsamı incelendiğinde;
    Burdur Cumhuriyet Başsavcılığının 14.08.2017 tarih ve 2017/941 esas sayılı iddianamesiyle sanık hakkında; Burdur Ağır Ceza Mahkemesine, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün üyesi olmak" suçunu işlediğinden bahisle 5237 sayılı TCK’nın 314/2, 53/1-2, 54/1-4, 58/9, 60, 63 ve 3713 sayılı TMK"nın 5. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, Burdur Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda sanık hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 6 Yıl 3 Ay Hapis cezası ile cezalandırılmasına yönelik hüküm kurulduğu, bu karara karşı sanık ve müdafi tarafından lehe, yerel Cumhuriyet savcısı tarafından aleyhe süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 21.02.2018 tarih ve 2018/338 E. - 2018/592 K. sayılı kararıyla sadece sanık ve müdafinin istinaf istemini değerlendirerek "istinaf başvurusunun esastan reddine" dair karar verildiği, bu kararında süresinde sadece sanık müdafi tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin sayın çoğunluğu tarafından da "ilk derece mahkemesinin sanık hakkında kurmuş olduğu mahkumiyete ilişkin hükme karşı Cumhuriyet savcısı tarafından aleyhe kanun temyiz yoluna başvurulup, temyizin kapsamı istinaf mahkemesince değerlendirilmemiş ise de; bu karara karşı istinaf Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmamış olması karşısında tebiiğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmeyerek sanık ... hakkında, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 21/02/2018 gün ve 2018/338 E. - 2018/592 K. sayılı kararıyla verilen mahkumiyet kararının ONANMASINA" yönelik hüküm kurulduğu,
    Anlaşılmaktadır.
    Somut uyuşmazlığı oluşturan tartışmanın konusunu; "ilk derece mahkemesinin sanık hakkındaki kurmuş olduğu mahkumiyet hükmüne ilişkin aleyhe istinaf kanun yoluna başvuran yerel Cumhuriyet savcısının istinaf istemi değerlendirilmeden hükmün temyiz kanun yolu denetimine getirilip getirilemeyeceği" hususu oluşturmaktadır.
    İnsan Haklarına dayanan hukuk devletinde, hukukun üstünlüğü ilkesini hakim kılmak için gereken her türlü yapısal ve kurumsal hukuki reformların hayata geçirilmesi önem arz etmektedir. Hukukun üstünlüğünü sağlamanın önemli unsurlarından birisi, adil yargılanma ve adalete erişim hakkının tüm güvenceleriyle yaşama geçirilmesidir.
    Adalete erişim bir hak olarak kabul edilmektedir. Adalete erişim bir hak olduğu için bu hakkın kullanımı yoluyla yasanın yorumu, anlaşılabilirliği ve dolayısıyla yararlanabilirliği sağlanıp, içtihatlar bu şekilde oluşturulmalıdır. Hakların tanınması yetmez, hakkın etkin kullanımını da sağlanması gerekir.
    Yargı organlarının adalet dağıtmada kaçınma yetkileri yoktur. Anayasamız bunu "hiçbir mahkeme görev yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz" biçiminde düzenlemiştir (m. 36/2). Adalet dağıtımından kaçınılması, hakkı teslim etmekten kaçınmak demektir.
    Adalete erişim hakkı yargıya başvurma (dava açma), güvence oluşturan yasa yollarına başvurma ve yargı kararlarının uygulanmasını sağlama isteme haklarını güvence altına almaktadır. Temyiz yasa yolu, erişim hakkının adil yargıda zirveye ulaşmasını sağlamaktadır (Coulon, Jean-Marie/Roche, Marie-Anne Frison, s. 443).
    Adil yargılanma hakkı, bağımsız ve tarafsız yargı mercileri önünde hakkını aramak, davacı veya davalı olabilmek, yargılama sırasında usuli güvencelere sahip olmak, yargılamanın makul sürede yapılması, mahkeme kararlarına karşı etkin hukuki denetim mekanizmalarının sağlanması gibi temel güvenceleri bünyesinde barındırmaktadır.
    Anayasanın 2. maddesinde, Cumhuriyet"in nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, konulan kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerini göz önünde tutan, hakların elde edilmesini kolaylaştıran, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık ve hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri kaldıran devlettir.
    Anayasanın 36. maddesinin birinci fıkrasında "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" hükmüne yer verilmiştir. Maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının yanında, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisidir.
    Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır. Nitekim, Ceza Genel Kurulunun 23.02.2016 tarih ve 2014/5.MD-98 esas 2016/83 sayılı ve 10.12.2013 tarih ve 2013/359 sayılı kararlarında;"...Ceza Muhakemesinin amacı usul ve kuralların öngördüğü ilkeler doğrultusunda maddi gerçeğin her türlü şüpheden uzak bir biçimde kesin olarak belirlenmesidir.
    Medeni Muhakeme Hukukunda hakim, tarafların ileri sürdükleri olaylar, normlar, deliller ve isteklerle bağlı olmasına ve bunların ortaya koyduğu gerçekle yetinmek zorunda bulunmasına karşılık Ceza Muhakemesi Hukukunda, tarafların ileri sürdükleri delillerle yetinmeksizin maddi gerçeği araştırır. Ceza muhakemesinde kanuni delil sistemi çok istisnaidir (mesela duruşma tutanağı; duruşmada olup bitenler anca onunla kanıtlanabilir), onun dışında hukuka aykırı olmaması dışında her şey delil olarak ileri sürülebilir.
    Türk hukukunda 20.07.2016 tarihinden itibaren istinaf kanun yolu fiilen uygulanmaya başlamıştır. Buna göre artık bu tarihten İtibaren ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kesin olmayan nihaî kararlara karşı önce istinaf kanun yoluna başvurulacaktır. İstinaf mahkemeleri hem hüküm mahkemesi hem de denetim mahkemesi olarak faaliyet gösterecektir.
    İstinaf, ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların hem olay yönünden hem de hukuki yönden üst dereceli mahkeme tarafından denetlenmesidir. İstinaf kanun yoluna başvurulduğunda ceza davası üst dereceli İstinaf Mahkemesi (Bölge Adliye Mahkemesi) tarafından ikinci kere incelenerek yerel mahkemenin kararı denetlenir.
    Temyiz, istinaf mahkemesi kararlarının hukuki denetim açısından incelenmesini amaçlayan bir kanun yoludur. İstinaf mahkemesi (bölge adliye mahkemesi) tarafından istinaf incelemesi sonucunda verilen karara karşı, belli yasal koşullar varsa, temyiz incelemesi için Yargıtay"a temyiz başvurusu yapılabilir. Böylece üç dereceli bir inceleme sistemi kurularak ceza davası neticesinde verilen kararın yeterince denetlenmesi sağlanmak istenmiştir.
    İstinaf kanun yolu, ilk derece mahkemesi ile temyiz incelemesi arasında, ikinci derece bir denetim mekanizması ve kanun yoludur. İstinaf kanun yolunun uygulanması durumunda, ilk derece mahkemesi kararından sonra, karar önce istinaf denetimine tâbi tutulacak, istinaf denetiminden sonra temyiz yolu açıksa temyize başvurulabilecektir.
    Yeni kanun yolu sisteminin uygulanmaya başlaması halinde, adlî yargıda yargılamamız üç aşamalı olacaktır. Önce mahkemede ilk derece yargılaması yapılarak karar verilecek; ardında bölge adliye mahkemesinde istinaf incelemesi yapılacak; son olarak da Yargıtay"da temyiz incelemesi gerçekleştirilecektir.
    CMK, ilk derece yargılaması ile temyiz yargılaması arasına istinafı yerleştirerek, hem Yargıtay"ın içtihat mahkemesi konumunu güçlendirmeyi hem de mahkemelerin son kararlarının yalnızca hukuki sorun değil, maddi sorun açısından da sağlıklı bir şekilde denetlenmesinin yolunu açmayı öngörmüştür.
    Böylece istinaf kanun yolunun yürürlüğe girmesiyle, Yargıtay"ın gerçekten hukuki derece kanun yolunu teşkil etmesi ve maddi vakıa denetimi yapmaması amaçlanmaktadır.
    Yargıtay üçüncü derece olarak yapacağı incelemede ispat konusu olayın sübuta erdiği varsayımından hareket edecek, yerel mahkemenin vicdani kanaatine göre vardığı olay belirlemesine dokunamayacaktır. Ancak Yargıtay, mahkemenin belirlediği olayın hukuk normları karşısındaki durumu konusunda yaptığı hukuki değerlendirmeyi ve ondan çıkarttığı hukuki sonuçları denetleyecektir. Dolayısıyla delillerin mahkeme tarafından yanlış değerlendirildiği ve sonuç olarak olayın oluş biçiminin yanlış tespit edildiği gibi hususlar temyiz nedeni olarak ileri sürülemez ve denetlenemez.
    Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı kabul edilmiş olan kanun yollarına Cumhuriyet savcılıkları da başvurabilir. Cumhuriyet savcılığı, sanık aleyhine olduğu gibi lehine de kanun yollarına başvuru yapabilmektedir(m.260). Savcılık makamı, görevinin gereği olarak, mahkemenin kanunu doğru uyguladığını gözetmek zorundadır. Cumhuriyet savcısı, burada son kararı değerlendirecek ve kanun yolu davası açıp açmamak hususunda bir takdirde bulunacaktır.
    Bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında;
    Sonuç olarak; 20.07.2016 tarihi itibariyle, istinaf mahkemelerinin uygulamaya girmesiyle birlikte artık adlî yargıda, üç aşamalı yargılama sistemine geçmemiz karşısında, öncelikle ilk derece mahkemesinde bir yargılama yapılarak karar verilmesi, ardından kanun yollarına başvurma hakkına sahip olanların süresi içinde istinaf isteminde bulunmaları halinde bölge adliye mahkemesinde hem maddi hem de hukuki denetim olarak istinaf incelemesinin yapılması, son olarak da yine süresi içerisinde kanun yollarına başvurma hakkına sahip olanların temyiz sebeplerini gösterir dilekçe vermeleri halinde Yargıtay"da temyiz incelemesinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu aşamalardan biri, usul hukukuna uygun bir şekilde sonlandırılmadan bir sonraki aşamalara geçilemeyeceği de hukuken şüpheye yol açmayacak şekilde açıktır.
    Bu nedenlerle, yerel Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı CMK’nın 260. maddesi kapsamında, sanık aleyhine ve lehine istinaf başvurusunda bulunma hakkına sahip olması ve süresi içerisinde de istinaf isteminde bulunduğu nazara alındığında, yerel Cumhuriyet savcısının istinaf isteminin değerlendirilip bir karar verilmesi akabinde temyiz isteminin değerlendirilmesi gerektiğinden sayın çoğunluğun "sanık ... hakkında, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 21/02/2018 gün ve 2018/338 E. - 2018/592 K. sayılı kararıyla verilen mahkumiyet kararının ONANMASINA" ilişkin düşüncesine katılmak mümkün olmamıştır.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi