17. Hukuk Dairesi 2016/15368 E. , 2019/3701 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine takip başlatıldığını, borçlunun taşınmazını davalı ..."e sattığını belirterek, tasarrufun iptalini talep etmiş, tapu kaydından taşınmazın ... tarafından dava dışı ..."a devredildiği görülmekle ... davaya dahil edilmiş, yargılama devam ederken sözkonusu taşınmazın yeniden ..."a satıldığı anlaşılmıştır.
Davalı ..., kredi taksitlerinin yüksek olması ve ipotekli olması nedeniyle 3. bir kişiye satamayacağından tanıdığı olan ..."e taşınmazı devrettiğini, satışın gerçek olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili, davanın süresinde açılmadığını ve satışın gerçek olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalılar ... ile ... arasındaki tasarrufla ilgili olarak, satış bedeli ile gerçek değer arasında fahiş fark bulunmadığı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 vd. maddelerine dayalı olarak tasarrufun iptali iptali istemine ilişkindir.
1-İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması, borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu önkoşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Yine İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Dosya kapsamından dava ön koşullarının mevcut olduğu anlaşılan somut olayda; İİK 278. maddede düzenlenen ivazlar arasındaki aşırı fark bulunmaması nedeniyle davalı borçlu ... ile davalı ... arasındaki tasarrufla ilgili olarak red kararı verilmişse de, 3. kişi ..."in borçlu ..."nın eşinin, kızkardeşinin eşi olduğu gözetildiğinde tasarrufun İİK 278/3-1 maddesi uyarınca iptali gerektiği halde, yazılı olduğu şekilde red kararı verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Dava konusu taşınmaz davalı ... tarafından dahili davalı ..."e, ... tarafından yargılama sırasında yeniden ..."e devredilmiştir.
Az yukarıda yazılı açıklamalar dikkate alınarak, davalı ... tarafından dahili davalı ..."e, Abdulkerim tarafından ..."e yapılan tasarruflarla ilgili olarak, mahkemece olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemesi de doğru değil, bozmayı gerektirmiştir.
3-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.