14. Hukuk Dairesi 2016/7079 E. , 2019/5480 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21/08/2015 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/01/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma talebinin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili; davacının 54 parsel sayılı taşınmazın hissedarı olduğunu, davalının 02.07.2013 tarihinde taşınmazın 1/48 hissesini satın aldığını, davacılara bildirimde bulunmadığını, bu yüzden tapudaki bedel ile masraflar toplamını davalıya ödenmeye hazır olduklarını belirterek, davalı adına kayıtlı 1/48 hissenin iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalının taşınmaz için 30.000TL ödediğini, ayrıca taşınmazı satın aldığında sınırların belirlenmiş olması sebebiyle fiili taksim olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 54 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş reddi gerekmiştir.
2) Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
TMK"nın 733. maddesi gereğince yapılan satışın alıcı veya satıcı tarafından diğer paydaşlara noter aracılığıyla bildirilmesi zorunludur.
Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirdiği tarihin üzerinden üç ay ve herhalde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer.
Bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekir.
Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir.
Önalım davasında dava konusu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafların toplamından ibaret olan önalım bedelinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 734/2. maddesi gereğince hükümden önce mahkemece belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilmesi gerekir. Davacıya verilen bu sürenin kesin olduğuna da mahkemece karar verilebilir. Kesin süre içerisinde öngörülen işlem yerine getirilmez ise 6100 sayılı HMK’nın 94. maddesi gereğince işlemi süresinde yapmayan tarafın o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar. Ancak anılan bu madde hükmünün uygulanabilmesi için davacının davayı sürüncemede bırakacak davranışta bulunması gerekir.
Somut olaya gelince; davacı tarafın kendisine tanınan süre içerisinde 723,00TL tutarındaki ön alım bedelini mahkeme veznesine yatırdığı, buna ilişkin dekontu mahkemeye sunduğu ve davanın kabulüne karar verildiği görülmüş ise de, depo edilen önalım bedelinin davalıya ödenmesine ilişkin hüküm kurulması gerekirken, ödemeye ilişkin hüküm kurulmamış olması; ayrıca davalı adına kayıtlı olan ve iptal edilen payın hükümde açıkça gösterilmemesi hükmün infazını elverişsiz kılacağından doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddine; 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, 18/09/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.