
Esas No: 2015/15119
Karar No: 2017/1547
Karar Tarihi: 08.02.2017
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/15119 Esas 2017/1547 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıya yönelik 16.3.2007 tarihli sözleşme ile kararlaştırılan borcun ödenmemesi üzerine icra takibi başlattığını, davalının haksız yere takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, takibe vaki itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, takibe dayanak sözleşmeyi davacının şahsı adına imzalamadığı gerekçe gösterilerek davanın husumetten reddine, takibe konu asıl alacağın %20"si oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK 67/2 maddesinde takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceği hükme bağlanmıştır. Anılan kanun hükmü uyarınca davacı-alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için davacı tarafından yapılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da şarttır. Eldeki davada davacının kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği gibi davanın usulden reddedildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının kötü niyetinden söz edilemez ve onun aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilemez. Mahkemece değinilen bu yön gözardı edilerek davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmakla bozmayı gerektirir. Ancak bu yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK."nun 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
3-Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın husumetten reddedilmesi nedeniyle kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine nisbi vekalet ücreti takdir edilmiştir. Davalı aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verildiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince, maktu ücreti vekalete hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK. 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının "Hüküm" fıkrasının 1. bendinde yer alan “Davanın REDDİ ile Serik 1. İcra Müdürlüğünün 2014/569 esas sayılı dosyasındaki takip konusu asıl alacağın %20"si oranındaki tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,” cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine “Davanın REDDİ ile, şartları oluşmadığından davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,” cümlesinin eklenmesine, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının “Hüküm” fıkrasının 4. bendinde yer alan “ Karar tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince davalı vekili 6.586,78 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,” cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine “ Karar tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince 1.500,00 TL maktu ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,” cümlesinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.