12. Hukuk Dairesi 2014/5236 E. , 2014/6851 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 9. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/12/2012
NUMARASI : 2012/933-2012/930
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının bozulmasını mutazammın 26/03/2013 tarih, 2013/6266-11435 sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Hava Kandemir tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe karşı borçlunun altı ay dosyada işlem yapılmadığını belirterek zamanaşımı nedeniyle takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, çeklerde zamanaşımı süresinin üç yıla çıkarıldığı ve ayrıca altı aylık süreyi aşan bir işlem olmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
6762 Sayılı TTK."nun 726.maddesinde çek için düzenlenen zamanaşımı süresi altı ay iken 03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesiyle bu süre üç yıla çıkarılmıştır. Yine 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK. nun 6273 sayılı kanunun 8.maddesi ile değişik 814. maddesine göre de çeklerde zamanaşımı süresi üç yıldır.
İlke olarak, herhangi bir kanun veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani, geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun; 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E., 1988/232 K.; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K.; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
Bundan ayrı, devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural, "derhal yürürlüğe girme" (I"etfet immediat de la loi novelle) niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Tamamlanmış hukuki durumların yeni yasa veya düzenleyici kuraldan etkilenmemesi, kazanılmış hakların saklı tutulması gereğinden kaynaklanan bir sonuçtur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 2. maddesi hükmüne göre, Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Kazanılmış hak kavramı, her ne kadar açık bir biçimde Anayasa"da düzenlenmemiş ise de, bunun hukuk devleti kavramının temel taşlarından biri olduğu ve Anayasa"nın bünyesinde mündemiç bulunduğu, Türk Kamu Hukuku"nda, öğretide ve yargısal kararlarda benimsenmektedir.
6763 sayılı Türk Ticaret Kanununun Mer’iyet Ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 2.maddesinde Türk Ticaret Kanununun mer"iyetinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı sürelerinin eski kanun hükmüne tabi olacakları düzenlenmiştir. Yine, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 6/1.maddesinde; “Türk Ticaret Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri ile hak düşürücü süreler eski hukuka tâbidir.” düzenlemeleri yer almaktadır. Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde Türk Ticaret Kanununda zamanaşımı sürelerinin başladığı tarihe göre belirlenmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Bütün bu yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında çekler yönünden zamanaşımı süresinin başladığı tarihte hangi yasa yürürlükte ise o yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği kabul edilmelidir. Buna göre, çek hakkında zamanaşımı süresi ibraz süresinin bitmesi ile başlayacağına göre çekin ibraz süresinin sona erdiği tarihte geçerli olan zamanaşımı süresinin nazara alınması zorunludur. Bu nedenle 6762 Sayılı TTK."nun 726.maddesini değiştiren 6273 Sayılı Kanunun 7. maddesinin yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolan çeklerde zamanaşımı süresi altı ay, ibraz süresi bu tarihten sonra dolan çeklerde ise üç yıldır.
Somut olayda, takibe dayanak çekin keşide tarihi 30/07/2011 olup, 6273 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden önce ibraz süresi dolduğundan, altı aylık zamanaşımı süresine tabidir.
Altı aylık zamanaşımı yönünden takip dosyasının incelenmesinde;
Alacaklı vekilinin şikayetçi borçlu hakkında 24/04/2012 tarihinde haciz talebinde bulunduktan sonra, UYAP sistemi üzerinden 20/09/2012 tarihinde tüm borçlular yönünden haciz istemini içerir dilekçesini gönderdiği görülmektedir. 20/09/2012 tarihli bu işlem de zamanaşımını kesecek nitelikte olup, borçlunun icra mahkemesine başvuru tarihine kadar da altı aylık zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mahkemenin, takip konusu çekin üç yıllık zamanaşımına tabi olduğu gerekçesi yerinde değil ise de, ayrıca altı aylık süreyi aşan işlem bulunmadığı gerekçesine de yer verildiğinden ve alacaklının şikayetçi borçlu yönünden altı aylık süreyi aşmayacak şekilde zamanaşımını kesecek nitelikte işlemler yaptığı görüldüğünden temyize konu kararın onanması gerekirken, Dairemizce bozulmasına karar verildiği anlaşıldığından alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Alacaklının karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 26/03/2013 tarih ve 2013/6266 E.-11435 K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366. ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), 11.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.