11. Hukuk Dairesi 2016/13178 E. , 2018/1691 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA)
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/03/2016 tarih ve 2011/517-2016/125 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 06.02.2018 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalılar vekili Av.... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı banka arasında 14/06/2011 tarihli bariyerli opsiyon dekontu ve sözleşmesi imzalandığını, müşteri tanıma formu ve genel türev işlemler çerçeve sözleşmesinin opsiyon sözleşmesi yapıldıktan sonra banka personeli tarafından "formalite dökümanlar" denilerek müvekkilinin imzasının alındığını, davalı banka yetkililerince yanıltılarak ve aldatılarak imzalatılan bu sözleşmelerin yasalara ve mevzuata aykırı olup geçersiz olduğunu, bu sözleşmeler nedeniyle maddi zarara uğradığını ileri sürerek, müvekkilinden haksız olarak tahsil edilen toplamda 92.267,62 TL"nin bankaların mevduata uyguladığı en yüksek mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, görev itirazında bulunarak, davacının yüksek gelir elde etmek istemesi üzerine banka personeli tarafından davacıya banka ürünlerinin ve işlemlerinin risklerinin anlatıldığını, davacının opsiyon işlemi yapmak istemesi nedeniyle sözleşmenin imzalandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın yapılan riskli işlem hakkında üzerine düşen aydınlatma yükümlülüğünü gerektiği şekilde yerine getirdiğine dair bir delilin dosya arasında bulunmadığı, müşterinin işlemi daha önce yapmış olmasının tüm riskleri konusunda yeterince bilgi sahibi olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, sözleşmenin feshinin şartlarının davalı banka lehine tek taraflı olarak düzenlendiği, dürüstlük kuralları gereğince diğer finansal araçlardan daha yüksek gelir beklentisi içerisinde olan davacı müşterinin bankanın zararının bir kısmına da geliri ile orantılı olarak katlanması gerektiği, davalı bankanın opsiyon sözleşmesi konusunda davacıyı aydınlatma görevini yerine getirmemesinin kusur oluşturduğu, davacının da Türk parasının USD karşısında değerinin düştüğünün bilinen bir durum olduğu halde opsiyon sözleşmesi yapması kusurunu oluşturduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 83.867,41 TL"nin dava tarihinden itibaren bankaların mevduata uyguladığı en yüksek mevduat faiz oranıyla birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, taraflar arasında akdedilen opsiyon sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiası ile uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Davacı, banka personeli tarafından yanıltıldığını, sözleşmenin hileli ve aldatmaya dayalı olduğundan geçerli olmadığını, opsiyon sözleşmesinin riskleri konusunda bilgilendirilmediğini ileri sürmüştür. Mahkemece, davalı bankanın opsiyon sözleşmesi konusunda davacıyı aydınlatma görevini yerine getirmemesi nedeniyle kusurlu olduğu, davacının da Türk parasının USD karşısında değerinin düştüğünün bilinen bir durum olduğu halde opsiyon sözleşmesi yapması nedeniyle kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, 14/06/2011 tarihli Genel Türev İşlemleri Çerçeve Sözleşmesinin Sermaye Piyasası İşlemleri Risk Bildirim Formunun "risk bildirimi” başlıklı kısmının 2 ve devamı maddelerinde; sermaye işlemlerinin çeşitli oranlarda risklere tabi olduğu, piyasada oluşacak fiyat hareketleri sonucunda aracı kuruluşa yatırılan paranın tümünün kaybedilebileceği gibi kayıpların yapılacak işlemin türüne göre yatırılan para tutarını dahi aşabileceği, aracı kuruluşun piyasalarda hesap sahibince yapılan işlemlere ilişkin kendisine aktaracağı bilgiler ve yapacağı tavsiyelerin eksik ve doğrulanmaya muhtaç olabileceğinin hesap sahibince dikkate alınması gerektiği, sermaye piyasası araçlarının alım ve satımına ilişkin olarak aracı kuruluşun yetkili personelince yapılacak teknik ve temel analizlerin kişiden kişiye farklılık arz edebileceği gibi bu analizlerde yapılan öngörülerin kesin olarak gerçekleşmeme olasılığının bulunduğu, yabancı para cinsinden yapılan işlemlerde, belirtilen risklere ek olarak kur riskinin olduğu ve hesap sahibinin tasarruflarını türev işlemlere ilişkin yatırımlara yönlendirmeden önce dikkatli şekilde araştırma yapması gerektiği belirtilmiştir.
Bu durumda türev işlemlerde yüksek risk bulunduğuna ve hesap sahibinin, türev işlemlere ilişkin yatırımlar yapmadan önce kendisine iletilen analizlerin sübjektif olacağını düşünerek bizzat araştırma yapması gerektiğine dair genel bildirim bulunduğu ve davacının dava konusu işlemlerden önce de opsiyon işlemi gerçekleştirdiği anlaşıldığına göre, mahkemece davacının dava konusu opsiyon işlemleri hakkında aydınlatılmadığına dair iddialarının ve hileli hareketler nedeniyle hataya düşüldüğünün de ispat edilemediği gözetilerek davanın reddi gerekirken, kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.630,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 06/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.