
Esas No: 2017/4168
Karar No: 2018/8378
Karar Tarihi: 26.09.2018
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/4168 Esas 2018/8378 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı ...’in 23.09.2009 tarihinde ... Polis Kolejine kaydı yapılıp, davalılar ... ve ...’ün doğacak öğrenim giderleri için kefil olduklarını, 14.10.2011 tarihinde velisinin isteği üzerine ilişiğinin kesilerek oluşan öğrenim giderleri alacağının davalılar ... ve ... tarafından ayrıca ödeme taahhütüne rağmen borcun bir kısmın ödenmediğini ileri sürerek, 7.503,27 TL öğrenim gideri alacağının sarf tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, herhangi bir cevap vermemiştir.
Mahkemece, davalı ...’in kefalet senedinin bağlayıcı şekilde düzenlenmediğinden hakkındaki davanın husumetten reddine, davalı ...’in yüklenme senedini veli sıfatıyla imzalayıp, davalı ... in dava tarihi itibariyle reşit olması nedeniyle sorumluluğu kalmadığından daha sonra düzenlendiği kefalet senedininde bağlayıcı şekilde düzenlenmediğinden hakkında açılan davanın husumetten reddine, davacı alacağı 7.503,27 TL asıl alacak, 1.648,83 TL işlemiş faiz toplamı 9.152,10 TL’nin asıl alacak 7.503,27 TL’ye dava tarihi 12/04/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ...’ten müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, Türk Borçlar Kanunu"nun yürürlüğe girmesinden önce olduğu anlaşılan bila tarihli resen borç senedi ve kefaletname başlıklı belge tanzim edilmiş ve ... tarafından imzalanmış olup, kefalet senedinin alındığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 484.maddesine uygun olarak kefalet tesis edildiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK ise 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. TBK"nun 583. maddesinin birinci fıkrasına göre; "Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısı ile belirtmesi şarttır."
6101 sayılı TBK"nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun"un 1.maddesine göre TBK"nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Kefalet sözleşmesi 818 sayılı BK yürürlükte iken kanuna uygun olarak kurulduğundan 6098 sayılı TBK"nın 583.maddesindeki düzenlemeden dolayı geçersiz kabul edilemez. 6101 sayılı TBK"nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun"un 7.maddesinde 6098 sayılı TBK"nın derdest davalara uygulanması ile ilgili düzenlemenin de olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.
O halde, mahkemece; davalı ... için düzenlenen kefalet senedinin geçerli olduğu kabul edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.