
Esas No: 2010/15709
Karar No: 2012/4028
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2010/15709 Esas 2012/4028 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının yersiz sağlık karnesi kullanımı sebebiyle Kuruma 4.833,91 TL borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacıya ... yılları arasındaki, 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılık süresi, 2926 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılık süresi, askerlik borçlanması dikkate alınarak 01.9.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Bilahere Kurumun, davacının esnaf ...sigortalılık süresinin belirlenmesinde dikkate alınan ... usulsüz olduğundan bahisle geçersiz olduğu sonucuna varması , böylece 1479 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılık süresinin vergiye kayıtlı olduğu dönemlerle sınırlı kabul edilmesi üzerine, davacı sigortalı ve hak sahipleri adına alınan sağlık karnelerinin yersiz kullanımı sebebiyle davaya konu miktarda borç çıkardığı anlaşılmakta ise de;
Kurumun usulsüz oda kaydını gerekçe kılarak iptal ettiği sigortalılık sürelerinin primlerinin ödenmiş ve Kurum tarafından zaman içinde kullanılmış olması, anılan hususa dair ispatlanmış bir sahtecilik durumunun bulunmayışı ile Kurumun davacıya sağlık karnesi verdiği tarihten itibaren davacı ve hak sahiplerinin bu karneleri kullanarak kurumdan sağlık yardımı almalarında Kurumu yanıltıcı bir beyan ve başvurusunun bulunduğunun anlaşılmaması ve Kurumun sağlık sigortası yardımı koşullarını yeterince araştırmadan davacılara sağlık karnesi vermesinde, bu karnelerle sağlık yardımı sağlamasında sigortalılara yüklenecek bir kusurun bulunmaması karşısında, Medeni Kanunun 2. maddesine göre objektif iyiniyet kuralı çerçevesinde davacının dava konusu miktardan sorumlu tutulmasının mümkün bulunmaması, böylelikle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 06.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.