4. Ceza Dairesi 2019/8236 E. , 2020/4672 K.
"İçtihat Metni"
Karşılıklı hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ..., ... ve ...haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26/03/2019 tarihli ve 2019/16006 soruşturma, 2019/9500 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin... 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/05/2019 tarihli ve 2019/2105 değişik iş sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 11/10/2019 gün ve 94660652-105-34-12526-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/10/2019 gün ve 2019/100868 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu; bu kapsamda şüphelilerin ifadelerinin alınması gerektiği anlaşılmakla, müşteki Zülfü Mehmet Uluağaç’ın iddiaları kapsamında isimleri geçen şüpheliler ... ve Hüseyin Keser’in olaya ilişkin talimat yoluyla ifadeleri alınmadan eksik soruşturmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği dikkate alındığında, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Karşılıklı hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ..., ... ve ...haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26/03/2019 tarihli ve 2019/16006 soruşturma, 2019/9500 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin... 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/05/2019 tarihli ve 2019/2105 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup
olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında, somut olayda müşteki Zülfü Mehmet Uluağaç’ın iddiaları kapsamında isimleri geçen şüpheliler ... ve Hüseyin Keser’in olaya ilişkin talimat yoluyla ifadeleri alındıktan sonra, sonucuna göre şüphelilerin hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Karşılıklı hakaret ve tehdit suçlarından şüpheliler ..., ... ve ...haklarında yapılan soruşturma evresi sonunda, ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26/03/2019 tarihli ve 2019/16006 soruşturma, 2019/9500 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın yasaya uygun olup olmadığının ve bu bağlamda anılan karara yönelik itirazın reddine ilişkin... 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/05/2019 tarihli ve 2019/2105 değişik iş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet Savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. "2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
CMK"nın 173. maddesi " (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3)(Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. md) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4)(Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5)Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu Madde hükmü uygulanmaz.
(6)(Değişik fıkra: 2/1/2017-680 S.K.H.K./11. md) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır." biçimindedir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet Savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
İncelenen dosyada;
12/03/2019 tarihinde müşteki şüpheliler Zülfü Mehmet Uluağaç ile ..."in tartıştığı ve karşılıklı tehdit ve hakarette bulunduklarının Başakşehir Polis Merkezi haber merkezine ihbar edilmesi üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, müşteki şüpheliler Zülfü Mehmet Uluağaç ve ..."in ifadelerinin alındığı, şüpheliler ...ve ..."in ise ikamet adreslerinin farklı şehirler olması nedeniyle savunmalarının tespit edilmediği, tahkikat evrakının bu şekilde tamamlanarak ... Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığınca 26/03/2019 tarihinde 2019/16006 soruşturma numaralı dosya üzerinden müşteki şüpheliler ... ve Zülfü Mehmet Uluağaç ile şüpheliler ... ve ...hakkında üzerilerine atılı tehdit ve karşılıklı hakaret suçlarını işlediklerine dair kamu davasının açılmasını gerektirir yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle 2019/9500 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği, bu kararın müşteki şüpheli Zülfü Mehmet Uluağaç"a 02/04/2019"da tebliğ edildiği, müşteki şüpheli Zülfü Mehmet Uluağaç müdafii tarafından 12/04/2019 tarihinde anılan karara diğer şüpheliler ..., ... ve ...yönünden itiraz edildiği,... 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/05/2019 tarihli ve 2019/2105 Değişik İş sayılı kesin nitelikteki kararıyla itirazın reddedildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Şüpheliler ... ve Hüseyin Keser"in savunmalarının alınması, sonucuna göre şüphelilerin hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerekirken, eksik soruşturma neticesinde kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmesi hukuka aykırı olup bu nedenle itirazın reddine dair mercii kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden,... 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/05/2019 tarihli ve 2019/2105 Değişik İş sayı ile verilip kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 04/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.