Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2020/2994
Karar No: 2022/645
Karar Tarihi: 23.02.2022

Danıştay 13. Daire 2020/2994 Esas 2022/645 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 13. Daire Başkanlığı         2020/2994 E.  ,  2022/645 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ONÜÇÜNCÜ DAİRE
    Esas No : 2020/2994
    Karar No : 2022/645

    DAVACILAR : 1. … Koruma Derneği
    2. … Derneği
    3. … Koruma Derneği
    4. … Koruma Derneği
    5. … Koruma Kültür ve Sanat Merkezi Derneği
    6. …Çevre Koruma ve Güzelleştirme Derneği
    7. … Tabipler Odası
    8. …
    9. …Ziraat Odası
    10. … S.S. …Sulama Kooperatifi
    11. … Üreticileri Birliği
    12. … Mühendisleri Odası
    VEKİLİ : Av. …

    DAVALI : … Kurumu
    VEKİLİ : Av. …

    MÜDAHİL (DAVALI YANINDA) … Enerji Üretim A.Ş.
    VEKİLLERİ : Av. …
    Av. …

    DAVANIN KONUSU :
    Hatay ili, İskenderun ilçesinde kurulacak ithal kömür yakıtlı, termik-konvansiyonel tipindeki elektrik üretim tesisinde 49 yıl süre ile faaliyet göstermek üzere … Enerji Üretim Anonim Şirketi'ne Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun (Kurul) … tarih ve … sayılı kararıyla verilen … tarih ve …sayılı üretim lisansının iptali istenilmektedir.

    DAVACININ İDDİALARI : Aynı bölgede çok sayıda termik santralin kurulmasının canlı yaşamını sona erdireceği, termik santral projelerinin milyonlarca insanın yaşama hakkını ihlâl ettiği ve yeni nesillerin sağlıklı olmasını engelleyeceği, sadece Sugözü Termik Santrali'nin yılda 3,5 milyon ton, günde 10.000 ton kömür yaktığı düşünülecek olduğunda bu kadar çok kömürün ve doğalgazın yanması sonucunda ekosistemlerde meydana gelecek değişiklikler sonucu Doğu Akdeniz'de canlı yaşamının biteceği, kömürle çalışan termik santrallerin ormanlara, deniz ortamına, havaya ve toprağa zarar verdiğinin bilimsel olarak ispatlandığı, dava konusu lisans verilirken kümülatif etki değerlendirilmesi ve toplumsal maliyet hesabı yapılmadığı, işlemin Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, Türkiye'nin taraf olduğu IRENA ve KYOTO protokollerine aykırı olduğu, Yumurtalık ilçe ve köylerinde 2009 yılında 5 kanser vakası görülmüş iken 2014 yılında bu sayının 60 kanser vakası ve 14 kanser çeşidine yükseldiğinin Sağlık Bakanlığı verileri ile sabit olduğu ileri sürülmektedir.
    DAVALININ SAVUNMASI : Davanın lisans sahibi … Enerji'ye ihbar edilmesi gerektiği, davanın süresinde açılmadığı, dava konusu işlemin kesin ve yürütülebilir bir işlem niteliğinde olmadığı, lisans sahibi şirketin ÇED Olumlu Belgesi'ni ve diğer tüm yükümlülükleri yerine getirdiği, termik santraller yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının özendirilmediğine yönelik iddiaların gerçeği yansıtmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

    DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ :
    Dava; Hatay ili, İskenderun ilçesinde kurulacak ithal kömür yakıtlı, termik-konvansiyonel tipindeki elektrik üretim tesisinde 49 yıl süre ile faaliyet göstermek üzere … Enerji Üretim Anonim Şirketine üretim lisansı verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun (Kurul) … tarih ve … sayılı üretim lisansının iptali istemiyle açılmıştır.
    Danıştay Onüçüncü Dairesinin 25/12/2018 tarih ve E:2011/4517, K:2018/4371 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, anılan karar İdari Dava Daireleri Kurulunun 12/03/2020 tarih ve E:2019/2691, K:2020/696 sayılı kararıyla bozulmuştur.
    2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesine göre, Danıştay'ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda, temyiz incelemesi sonucu bozulan kararlar üzerine Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının kararlarına uyulması zorunludur.
    Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 12/03/2020 tarih ve E:2019/2691,K:2020/696 sayılı kararında; dava konusu tesise ilişkin 13/08/2008 tarihli ÇED Olumlu Kararı ve buna ilişkin rapor; anılan ÇED Olumlu Kararına ilişkin bilirkişi raporlarındaki tespitler esas alınarak Hatay İdare Mahkemesince verilen iptal kararının gerekçesi; söz konusu iptal kararı üzerine verilen 03/01/2011 tarihli ÇED Olumlu Kararı ve buna ilişkin rapor ile 28/07/2010 tarihli ÇED Olumlu Kararı ve buna ilişkin rapor göz önünde bulundurularak, dava konusu tesis ile aynı şehir veya coğrafi bölgede lisans verilen ya da ön lisans aşamasına gelen diğer santrallerin bölgeye bir bütün olarak etkilerinin değerlendirildiği kümülatif etki çalışması yapılıp yapılmadığının, gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulması gerekmekte iken dava konusu üretim lisansının, kümülatif etki çalışması süreci sonucunda verilmesi gereken bir ÇED Kararına dayanıp dayanmadığı hususu hukuken açıklığa kavuşturulmaksızın, eksik inceleme ile verilen Daire kararında hukuki isabet bulunmadığı belirtilerek kararın bozulmasına karar verildiği görüldüğünden bozma kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda işin esası incelendi.
    Anayasa'nın 56. maddesinde, "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir." hükmü yer almaktadır.
    2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 2. maddesinde, çevre kirliliği, çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etki olarak tanımlanmış, 3. maddesinde, herkesin, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olduğu ve bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlü bulunduğu, 8. maddesinde ise; kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililerin kirlenmeyi önlemekle yükümlü oldukları belirtilmiştir.
    Dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden; Hatay ili, İskenderun ilçesi, Sarıseki beldesi, İskenderun Organize Sanayi Bölgesi içinde kurulacak üretim tesisinde …Enerji Üretim A.Ş. tarafından gerçekleştirilecek Diler İskenderun Termik Santrali (DİTES) projesine ilişkin olarak … tarih ve …sayılı "ÇED Olumlu Belgesi"nin verildiği, anılan ÇED Olumlu Belgesine karşı açılan davada, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak ve bilirkişilerce hazırlanan rapora itibar edilmek suretiyle, ÇED belgesinin, santralin çevreye olan etkileri yönünden eksik değerlendirme yapılarak hazırlanmış ÇED Raporuna dayandığı gerekçesiyle iptal kararı verildiği, bu kararın, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 03/10/2013 tarih ve E:2011/16123, K:2013/6757 sayılı kararı ile onandığı ve karar düzeltme isteminin de anılan Dairenin 01/10/2015 tarih ve E:2014/3967, K:2015/6998 sayılı kararı ile reddedildiği, bunun üzerine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca; söz konusu yargı kararında belirtilen aykırılıklar giderilerek, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 2009/7 sayılı Genelgesi'ne istinaden yeniden hazırlanan ÇED Raporu uyarınca … tarih ve … sayılı "ÇED Olumlu Belgesi"nin verildiğinin belirtildiği,
    Söz konusu santrale ikinci ünite ilavesi hakkında da … tarih ve …sayılı "ÇED Olumlu Belgesi"nin verildiği, bunlardan, … tarih ve … sayılı "ÇED Olumlu Belgesi"ne karşı açılan davada, …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile, davadan feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, … tarih ve … sayılı "ÇED Olumlu Belgesi"ne karşı açılan davada ise, …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davadan feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği,
    Danıştay Onüçüncü Dairesince yapılan ara kararları ile davalı idareden ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığından; Dairelerinin 11/06/2012 tarih ve E:2011/4517 sayılı ara kararında, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği uyarınca alınması gereken ÇED kararı için başvuru yapan tüzel kişilerin başvurularının değerlendirilmesi, ÇED raporlarının hazırlanması, sonuçlandırılması ve ÇED kararlarının verilmesi aşamasında, aynı şehir veya coğrafi bölgede kurulan ya da kurulacak olan termik santrallerin yer ve konumu ile yakıt türleri ile daha önce verilen ÇED kararları ve raporları dikkate alınarak santrallerin ve bölgenin bir bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle, santrallerin bölgesel bazda çevreye olan etkilerinin neler olacağı konusunda bir değerlendirme (Doğu Akdeniz Bölgesinde kurulan veya kurulacak santraller için yapılan başvurular dahil) yapılıp yapılmadığının ve bu konuda alınan bir kararın bulunup bulunmadığının sorulduğu, anılan ara kararına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü tarafından verilen 23/07/2012 tarihli cevapta, "...Bakanlığımıza başvuru yapılan projeler hakkında kümülatif etki çalışması da istenilmektedir." ifadesine yer verildiği görülmekte olup, Bakanlık tarafından istenilen kümülatif etki çalışmasının kapsamı ve niteliğinin, uyuşmazlık konusu üretim tesisi için Çevresel Etki Değerlemesi (ÇED) Yönetmeliği kapsamında değerlendirme yapılırken kümülatif etki değerlendirmesinin yapılıp yapılmadığının, bu kümülatif etki değerlendirmesinin kapsamının, ne şekilde yapıldığının ve hangi bölgeleri içerdiğinin, özellikle davacıların iddialarına konu olan Adana, Mersin ve Hatay Bölgesini içerisine alan bir kümülatif etki değerlendirmesinin yapılıp yapılmadığının sorularak, bu konuya ilişkin bütün bilgi ve belgelerin istenildiği;
    Söz konusu ara kararına Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca verilen cevapta; dava konusu tesise ilişkin olarak, Bakanlıklarınca 13/08/2008 tarihli ÇED Olumlu Kararının verildiğinin, söz konusu projeye ait ÇED Raporu Bölüm IV-Proje Kapsamında Etkilenecek Alanın Belirlenmesi ve Bu Alan İçindeki Mevcut Çevresel Özelliklerin Açıklaması, Projenin İşletme Aşamasındaki Faaliyetler, Fiziksel ve Biyolojik Çevre Üzerine Etkileri ve Alınacak Önlemler başlığı altında yer alan "Bölgenin mevcut kirlilik yükü (hava, su, toprak) dikkate alınarak kümülatif etkilerin değerlendirilmesi" sorusu ile çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi konularındaki bilgilerin ÇED Raporunda yer almasının sağlandığının, kümülatif çalışmaların, Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği'ne göre yapıldığının, anılan Yönetmeliğin Ek-2.b.1 maddesi uyarınca, emisyonların merkezinden itibaren SKHKKY Ek-4’te verilen esaslara göre tespit edilmiş baca yüksekliklerinin 50 katı yarıçapa sahip alanın tesis etki alanı olarak belirlendiğinin, tesis etki alanı içerisindeki, ÇED başvurusu yapan projelerden önce işletmeye geçmiş, inşaatı devam eden veya ÇED Olumlu Kararı almış projelerin dikkate alınarak kümülatif çalışma istendiğinin, nitekim dava konusu termik santralin kümülatif emisyon değerlendirmesinin, tesis bacası merkez olacak şekilde, baca yüksekliğinin 50 katı olan yarıçapındaki (210 m x 50 = 10.500 m = 10,5 km) dairesel alanı kapsayacak ve tesis merkezi (baca), karenin ortasında olmak üzere kenar uzunlukları 21 km x 21 km olan kare şeklindeki tesis etki alanını kapsayacak şekilde oluşturulan bir alanda gerçekleştirildiğinin ve bu tesis etki alanı içerisine giren tüm sanayi tesislerinin kümülatif değerlendirme kapsamına alındığının, Mersin, Adana ve Hatay gibi birbirine uzak ve tamamen tesis etki alanı dışında kalan santrallerin kümülatif hava dağılım modelleme çalışmalarına dahil edilmesinin, anılan Yönetmeliğe göre mümkün olmadığının, dava konusu termik santrale ilişkin olarak, Danıştay Onüçüncü Dairesine sunulmak üzere, Hacettepe Üniversitesi … Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. … tarafından hazırlanan özel bilimsel mütalaada; projenin kümülatif hava etki değerlendirmesi çalışmaları kapsamında … Demir Çelik Tesisleri, …Demir Çelik Tesisleri ve … Demir Çelik Tesislerinin (İSDEMİR) de değerlendirilerek bir hava dağılım modellemesi yapıldığının, bu tesislerin yanısıra bölgede yapımı planlanan izin-lisans aşamasındaki farklı enerji üretim tesislerinin bulunduğunun, ancak bu tesislerin planlama aşamasında olup dava konusu santral sahasına 10,5 km mesafede bulunduğunun, ÇED aşamasını dava konusu tesisten önce tamamlamış başka bir tesis bulunmadığının, dava konusu tesisten önce planlanmış olan en yakın tesisin 34 km kuzeybatısında Sugözü Termik Santralinin bulunduğu, ancak 10,5 km yarıçaplı alan dışında kaldığından tesislerin emisyonlarının birbirlerini etkilemesinin söz konusu olmadığının tespit edildiğinin belirtildiği;
    Daha sonra, ara kararı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığından; ESMAP (Enerji Sektörü Yönetim Yardım Programı) fonları ile desteklenen “Türkiye Su Havzaları Yönetimi–P129244” başlıklı Dünya Bankası Analitik ve İstişari Çalışmasının “Kümülatif Çevresel Etki Değerlendirme (KÇED) Teknik Yardım Çalışması” başlıklı 2. Bileşeni kapsamında hazırlanan ve Haziran 2012’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ÇED, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğüne sunulan “Kümülatif Çevresel Etki Değerlendirme Danışma Notu”nun bir ekini oluşturan "Türkiye'deki Hidroelektrik Santralleri İçin Örnek Kümülatif Çevresel Etki Değerlendirmesi Kılavuzu"na benzer şekilde, Türkiye'deki termik santrallerin kümülatif çevresel etki değerlendirmesine yönelik bir çalışma yapılıp yapılmadığının sorularak konuya ilişkin bilgi ve belgelerin istendiği; verilen cevapta; benzer bir kılavuzun bulunmadığının, hava kalitesinin kümülatif etkilerinin değerlendirilmesinin, modellemenin tanımı, tarifi, kapsamı gibi hususları içeren ve 03/07/2009 tarih ve 27277 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış olan Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği'ne göre yapıldığının belirtildiği; termik santraller açısından kümülatif çevresel etki değerlendirmesiyle ilgili olarak ülkemiz açısından bağlayıcılığı olan uluslararası mevzuata ait dokümanların ve uluslararası mevzuat uygulamalarına ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesi üzerine verilen cevapta; termik santral projelerine ilişkin ÇED sürecinde, ulusal mevzuatın yanısıra taraf olunan uluslararası sözleşmelerin de dikkate alındığının, Avrupa Birliği tarafından 13/12/2011 tarihinde yayınlanan Çevre Direktifinde kümülatif etki değerlendirmesinin tanımının yapıldığının, ancak her projenin etki alanı farklı olduğu için belirli bir çerçeve çizilmediğinin, Direktifte, çevresel etkiler değerlendirilirken kümülatif olarak değerlendirme yapılması, bu kapsamda işletmede ve onay almış projelerin de değerlendirilmesi gerektiğinin ve bu çalışmanın her bir ülkenin kendi mevzuatı ile uyumlu şekilde yapılması gerektiğinin ifade edildiğinin belirtildiği;
    03/10/2013 tarih ve 28784 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği EK-3'te "Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatı"nda yer verilen "Projenin; a) Çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi" çerçevesinde, projelerin inşaat ve işletme aşamasında çevresel etkileri ve alınacak önlemler bakımından kümülatif etkilerinin belirlenmesinin hangi kriterlere göre, nasıl belirlendiğinin sorularak, konuya ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesi ile ilgili soruya verilen cevapta; Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği'nin Ek-2.b.1 maddesi uyarınca, emisyonların merkezinden itibaren SKHKKY Ek-4’te verilen esaslara göre tespit edilmiş baca yüksekliklerinin 50 katı yarıçapa sahip alanın, tesis etki alanı olarak belirlendiğinin, tesis etki alanı içerisindeki, ÇED başvurusu yapan projelerden önce işletmeye geçmiş, inşaatı devam eden veya ÇED Olumlu Kararı almış projelerin dikkate alınarak kümülatif çalışma istendiğinin, her bir ÇED raporunda, kendinden önce işletmeye geçmiş, inşaatı devam eden ve/veya ÇED Olumlu Kararı almış projelerin mevcut durum olarak değerlendirildiğinin ve bunun üzerine planlanan proje ilave edilerek kümülatif değerlendirme çalışmasının tamamlandığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
    Doktrinde yer alan tanımı ile Çevresel Etki Değerlendirilmesi ("ÇED"), "değişik ve çok sayıda aşamayı kapsayan, bunların gerçekleştirilmesine ilişkin farklı zaman dilimlerine yayılmış olan, çevresel etkiler konusunda geleceğe yönelik risk olasılıklarının ve bunlara ait önlemlerin belirlenmesini ve sonuçta çevresel etkilerin kabul edilebilir bir duruma indirgenmesini hedefleyen ve bazı etkilerin kabul edilebilir düzeyde giderilemeyeceğini açığa çıkarmak suretiyle çevresel açıdan elverişsiz yatırımların önlenmesini esas alan bir süreçtir (Yılmaz Turgut, Nükhet; Çevre Politikası ve Hukuku, Ankara 2012, s.212'den aynen; Ayrıca bkz. Güler, Çağatay-Çobanoğlu, Zakir; Çevresel Etki Değerlendirmesi, Çevre Sağlığı Temel Kaynak Dizisi, No:36, Ankara 1994, s. 11. ).
    Ülkemizde ÇED, 1983 tarih ve 2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 10. maddesinde ve bu Kanun'a dayanılarak hazırlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nde ("ÇED Yönetmeliği") düzenlenmiştir. ÇED Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 3. fıkrasında ÇED kararlarının işlevi şu şekilde ifade edilmiştir: "Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelere hiç bir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez."
    ÇED sürecinin kısaca özetlenmesi gerekirse; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ilgili projeye yönelik olarak başvurunun yapıldığını, ÇED sürecinin başladığını duyurur ve ÇED başvuru dosyasını yayınlar. Halkı yatırım hakkında bilgilendirmek, projeye ilişkin görüş ve önerilerini almak üzere Komisyonun kapsamı belirlemesinden önce, Bakanlıkça yetkilendirilmiş kurum ve kuruluşlar tarafından proje sahibinin katılımı ile halkın katılımı toplantısı düzenlenir. Daha sonra ÇED Raporu Bakanlığa sunulur. Komisyon tarafından incelenerek son şekli verilen ÇED Raporu, Bakanlığa sunulur. Komisyon tarafından incelenerek son şekli verilen ÇED Raporu halkın görüş ve önerilerini almak üzere uygun araçlarla görüşe açılır. Bakanlıkça projeyle ilgili karar alma sürecinde bu görüşler de değerlendirilir. Gerekli çalışmaların yapılmasını müteakip Bakanlıkça nihai ÇED Raporunun Bakanlığa sunulması istenir. Bakanlık, Komisyonun rapor hakkındaki çalışmaları ve halkın görüşlerini dikkate alarak proje için "ÇED Olumlu" ya da "ÇED Olumsuz" kararını verir.
    Kümülatif etki değerlendirmesi ise bir projenin, geçmişteki, günümüzde mevcut ve gelecekte makul olarak öngörülebilen insan faaliyetleri ile birlikte çevrede meydana getireceği değişikliklerin incelenmesidir. 03/10/2013 tarih ve 28784 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan ÇED Yönetmeliği'nin 3 nolu ekinde ÇED raporlarında projenin çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi gerektiği ifade edilmektedir.
    Belirtilen kümülatif etki değerlendirmesi kavramı, ÇED'de kullanılan geleneksel yaklaşımdan farklı olarak bazı başka değerlendirme kavramlarının dikkate alınmasını gerektirir. Bu farklı kavramlar ise; ilk olarak gelecekteki daha uzun bir zaman dilimi içerisindeki etkilerin değerlendirilmesi ve daha geniş bir alanda (yani bölgesel) etkilerin değerlendirilmesidir.
    Bu bağlamda, dava konusu üretim lisansının hukuka uygunluk denetimi de; lisansın verdiği izin kapsamındaki üretim faaliyetinin, ÇED kararlarının verilmesinden sonra ve/veya lisans aşamasında insan ve çevre sağlığına uyumlu biçimde devam edip etmediğini ortaya koyacak kümülatif bir tespitin yapılmasını gerektirdiği gibi Anayasa, Elektrik Piyasası ve Çevre Kanunu'nun, çevre ve insan sağlığının korunması yolundaki emredici hükümleri karşısında, santrallerin bulunduğu bölgenin topyekün değerlendirilmesi ve çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin belirlenmesi suretiyle bütünsel bir çalışmayı zorunlu kıldığı ortadadır. Dolayısıyla davaya konu lisans ile verilmiş üretim izninin, çevreye zararlı olduğu gerekçesiyle iptali için açılan bu davada uyuşmazlığın çözümü; aynı şehir veya coğrafi bölgede mevcut veya kurulacak olan bütün santrallerin yeri, konumu ve yakıt türleri ile bölgeye yapacağı çevresel etkileri yönünden, (hava-su-toprak kirliliğinin önlenmesi, kültür ve tabiat varlıklarının korunması) Doğu Akdeniz Bölgesinde kurulmuş veya kurulacak santraller için yapılan başvurular dahil daha önce verilen ÇED kararları ve raporları da dikkate alınarak bütünsel bir çalışmayı zorunlu kıldığından, bu yönde bir çevresel etki değerlendirmesi yapılıp yapılmadığına bağlıdır.
    Davaya konu lisans ile verilen üretim izninin de başta Anayasa'nın 56. maddesi ile 4628 sayılı Kanun hükümlerinin davalı idareye, elektriğin çevreyle uyumlu şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için gerekli düzenleme ve denetimin yapılması amacıyla verdiği görev ve sorumluluğu dikkate alınarak Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler de gözetilmek suretiyle kümülatif bir çevresel etki değerlendirmesine dayanması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
    Elektrik üretimi için planlanan bir projenin işletme öncesi, işletme sırası ve işletme sonrasında çevre unsurları olarak olumlu veya olumsuz yönde etkilediği alan, "etki alanı" olarak tanımlanmakta, çevresel etki değerlendirmesi de; lisansın verilmesi aşamasında seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinin yanı sıra üretim projelerinin izlenmesi ve kontrolünde de sürdürülecek çalışmaları içermektedir.
    Dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden ise, iptali istenen üretim lisansının dava konusu tesis ile aynı şehir veya coğrafi bölgede daha önce ÇED olumlu kararı veya üretim lisansı verilmiş tesislerin yanı sıra kurulacak olan diğer santrallerin de bölgeye verdiği ve/veya vereceği "etki"lerin, bir bütün olarak değerlendirildiği kümülatif bir çevresel etki değerlendirmesi kararına dayanmadığı anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla; davaya konu tesis ile aynı şehir veya coğrafi bölgede lisans verilen ya da ön lisans aşamasına gelen diğer santrallerin bölgeye veridiği ve/veya vereceği "etki"lerin, bir bütün olarak değerlendirildiği kümülatif bir çevresel teki değerlendirmesi kararına dayanmadığı anlaşılan dava konusu üretim lisansında Anayasa'ya, ilgili mevzuat hükümlerine ve kamu yararına uyarlık görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle; dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesince, Dairemizin 25/12/2018 tarih ve E:2011/4517, K:2018/4371 sayılı davanın reddine yönelik kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 12/03/2020 tarih ve E:2019/2691, K:2020/696 sayılı kararı ile bozulması üzerine gereği yeniden görüşüldü:


    MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
    Hatay ili, İskenderun ilçesinde kurulması planlanan 606,8 MWm/ 600 MWe kurulu gücündeki ithal kömür yakıtlı, termik-konvansiyonel tipindeki elektrik üretim tesisi için … tarihinde …numaralı üretim lisansı verilmiştir.
    Üretim lisansına konu tesis bakımından … tarih ve … sayılı "ÇED Olumlu Kararı" alınmıştır.
    Tesisin toplam kurulu gücünün artırılması talebi Kurul tarafından onaylanarak tesis kurulu gücü 1.213,6 MWm/ 1.200 MWe olarak değiştirilmiştir. Değiştirilen kurulu güç nedeniyle ilave tesisler bakımından … tarih ve …sayılı "ÇED Olumlu Kararı" alınmıştır.
    … tarih ve … sayılı "ÇED Olumlu Kararı" … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla iptal edilmiş, bu karar Danıştay Ondördüncü Dairesi'nin 03/10/2013 tarih ve E:2011/16123, K:2013/6757 sayılı kararı ile onanmış ve karar düzeltme istemi de anılan Dairenin 01/10/2015 tarih ve E:2014/3967, K:2015/6998 sayılı kararı ile reddedilmiştir. İptal kararı gerekçesi doğrultusunda müdahil şirket tarafından raporda eksik olduğu belirlenen hususlara ilişkin yeni bir ÇED raporu hazırlanmış ve tesise Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından … tarih ve …sayılı "ÇED Olumlu Kararı" verilmiştir.
    … tarih ve … sayılı "ÇED Olumlu Kararı"nın iptali için açılan davada ise … İdare Mahkemesi, … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla feragat sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş, bu karar Danıştay Ondördüncü Dairesi'nin 09/10/2013 tarih ve E:2012/1722, K:2013/6883 sayılı kararıyla onanmıştır.
    Hatay ili, İskenderun ilçesinde kurulacak ithal kömür yakıtlı, termik-konvansiyonel tipindeki elektrik üretim tesisinde 49 yıl süre ile faaliyet göstermek üzere … Enerji Üretim Anonim Şirketi'ne Kurul'un … tarih ve … sayılı kararıyla verilen … tarih ve … sayılı üretim lisansının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    ESAS YÖNÜNDEN:
    İLGİLİ MEVZUAT:
    Dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan ve 03/03/2001 tarih ve 24335 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun "Amaç, Kapsam ve Tanımlar" başlıklı 1. maddesinin 1. fıkrasında, "Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanmasıdır." şeklinde belirtilmiş; 3. fıkrasında, "lisans; tüzel kişilere piyasada faaliyet gösterebilmeleri için bu Kanun uyarınca Kurul tarafından verilen izin" olarak tanımlanmış; 2. maddesinde, "Piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin faaliyetlerinde uymaları gereken usul ve esaslar bu Kanun ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenir."; 3. maddesinde, "üretim lisansı; mevcut ve kurulacak olan üretim tesisleri için üretim şirketlerinin elektrik enerjisi üretimi ve üretilen elektriğin satışına yönelik olarak, her bir üretim tesisi için Kurumdan almak zorunda oldukları lisansı ifade eder. Üretim lisansı alınma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir." kuralına yer verilmiştir.
    04/08/2002 tarihli ve 24836 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği'nin "Lisans başvurusu" başlıklı 7. maddesinde; "piyasada faaliyet göstermek üzere lisans başvurusunda bulunacak özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişilerin, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri doğrultusunda anonim şirket ya da limited şirket olarak kurulmuş olmaları zorunludur. Anonim şirket olarak kurulmaları hâlinde, hisselerinin tamamının nama yazılı olması şarttır; Tüzel kişiler piyasada faaliyet göstermek üzere lisans almak için, Ek-1’de yer alan “Lisans Başvuru Dilekçesi” ve Ek-2’deki “Taahhütname” ile birlikte, Ek-3’de istenilen belgeleri eksiksiz olarak ibraz etmek suretiyle Kuruma başvurur. Otoprodüktör grubu lisansı başvurusunda bu işlemlere ek olarak Ek-5’de yer alan “Otoprodüktör Grubu Ortakları Bilgi Formu”nun doldurularak sunulması da zorunludur"; 30/09/2009 tarih ve 27362 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle değiştirilen 10. maddesinde, “İnceleme ve değerlendirme sonucu lisans alması Kurul kararıyla uygun bulunan başvuru sahibi tüzel kişiye a) Şirket ana sözleşmesinde gerekli değişiklikleri yapması, b) Lisans alma bedelinin kalan tutarının Kurum hesabına yatırıldığına ilişkin belgeyi ibraz etmesi, c) Üretim faaliyetinde bulunmak üzere yapılan lisans başvuruları açısından; kaynak türü ve kurulu güç bazında Kurul kararı ile belirlenen oranlara karşılık gelen tutardan 7. madde uyarınca Kuruma sunulan banka teminat mektubunun tutarının düşülmesi ile bulunan tutarda, Kuruma muhatap düzenlenmiş ve Kurul kararı ile belirlenen örneğe uygun banka teminat mektubu sunması, d) Sisteme bağlantı hakkı TEİAŞ’ın yapacağı yarışma sonucunda elde edilen rüzgâr enerjisine dayalı üretim tesisi kurmak için yapılmış lisans başvuruları için TEİAŞ ile imzalanmış RES Katkı Payı anlaşmasını ibraz etmesi, e) Lisans başvurusuna konu üretim tesisi projesinin, 17/07/2008 tarihli ve 26939 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında olması hâlinde, söz konusu Yönetmelik kapsamında alınan kararı ibraz etmesi durumunda lisans alabileceği ve bu yükümlülüklerin yapılan tebliğden itibaren doksan gün içerisinde yerine getirilmesi hâlinde lisansının verileceği yazılı olarak bildirilir. Bu fıkradaki diğer yükümlülüklerin doksan gün içerisinde yerine getirilmesi kaydıyla, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeler için alınan Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararının Kuruma sunulması için bu süre üçyüz gün olarak uygulanır. Lisans başvurusunda bulunan tüzel kişiler uygun bulma kararının kendilerine yapılan yazılı bildirimi izleyen otuz gün içerisinde, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği çerçevesinde ilgili kuruma başvurmak zorundadır. Mücbir sebepler ya da gerekçeleri Kurul tarafından uygun bulunan hâller ile tüzel kişiden kaynaklanmayan nedenlerle Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında Çevresel Etki Değerlendirmesi olumsuz kararının alınması hâli dışında, üçüncü fıkrada belirlenen süreler içerisinde bu madde kapsamındaki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi hâlinde lisans başvurusu Kurul kararıyla reddedilir ve 7. madde çerçevesinde Kuruma sunulan banka teminat mektubu irat kaydedilir." kuralı yer almıştır.
    2872 sayılı Çevre Kanunu'nun 2. maddesinde, "Çevresel etki değerlendirmesi: Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları ifade eder" şeklinde tanımlanmış; anılan Kanun'un 10. maddesinde ise, gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmelerin bir "Çevresel Etki Değerlendirme Raporu" hazırlamaları, bu raporda çevreye yapılabilecek tüm etkilerin göz önünde bulundurulması, çevre kirlenmesine sebep olabilecek atık ve artıkların ne şekilde zararsız hâle getirilebileceğinin ve bu hususta alınacak önlemlerin belirtilmesi öngörülmüş; "Çevresel Etki Değerlendirme Raporu"nun hangi tip projelerde istenebileceği ve ihtiva edeceği hususların ve hangi makamca onaylanacağına dair esasların yönetmelikle belirleneceği kurala bağlanmıştır.
    644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 37. maddesinin 4. fıkrası ile, 4856 sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış; aynı maddede, bu Kanun Hükmünde Kararname ile kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredilen görevleriyle ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanlığına yapılmış olan atıfların Çevre ve Şehircilik Bakanlığına, bu görevlerle ilgili olarak Çevre ve Orman Bakanına yapılmış olan atıfların Çevre ve Şehircilik Bakanına yapılmış sayılacağı belirtilmiş; 2. maddesinin 1/a fıkrası ile, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yerleşmeye, çevreye ve yapılaşmaya dair imar, çevre, yapı ve yapım mevzuatını hazırlamak, uygulamaları izlemek ve denetlemekle görevlendirilmiştir.
    17/07/2008 tarih ve 26939 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin “Tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 4. maddesinde, “Etki: Bir projenin hazırlık, inşaat ve işletme sırasında ya da işletme sonrasında, çevre unsurlarında doğrudan ya da dolaylı olarak, kısa veya uzun dönemde, geçici ya da kalıcı, olumlu ya da olumsuz yönde ortaya çıkması olası değişiklikleri”; “Etki Alanı: Gerçekleştirilmesi planlanan bir projenin işletme öncesi, işletme sırası ve işletme sonrasında çevre unsurları olarak olumlu veya olumsuz yönde etkilediği alan”; “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED): Gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar”; “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Kapsam Belirleme ve İnceleme Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun saptanması üzerine gerçekleşmesinde sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı” olarak tanımlanmıştır.

    HUKUKİ DEĞERLENDİRME
    Aktarılan kurallardan, elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için oluşturulan elektrik enerjisi piyasasında bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanması gerektiği, üretim lisansının, mevcut ve kurulacak olan üretim tesisleri için üretim şirketlerinin elektrik enerjisi üretimi ve üretilen elektriğin satışına yönelik olarak, her bir üretim tesisi için Kurumdan almak zorunda oldukları lisans olduğu, piyasada faaliyet göstermek üzere lisans başvurusunda bulunacak tüzel kişilerin yönetmelikte belirlenen belgeleri eksiksiz olarak ibraz etmesi gerektiği, inceleme ve değerlendirme sonucu lisans alması Kurul kararıyla uygun bulunan başvuru sahibi tüzel kişiye çeşitli belgelerin yanında lisans başvurusuna konu üretim tesisi projesinin Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında olması hâlinde, söz konusu Yönetmelik kapsamında alınan kararı ibraz etmesi durumunda lisans alabileceği anlaşılmaktadır.
    Dairemizin 25/12/2018 tarih ve E:2011/4517, K:2018/4371 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, anılan karar davacılar tarafından temyiz edilmiş, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 12/03/2020 tarih ve E:2019/2691, K:2020/696 sayılı kararıyla, "... dava konusu tesise ilişkin 13/08/2008 tarihli ÇED Olumlu Kararı ve buna ilişkin rapor; anılan ÇED Olumlu Kararına ilişkin bilirkişi raporlarındaki tespitler esas alınarak Hatay İdare Mahkemesince verilen iptal kararının gerekçesi; söz konusu iptal kararı üzerine verilen 03/01/2011 tarihli ÇED Olumlu Kararı ve buna ilişkin rapor ile 28/07/2010 tarihli ÇED Olumlu Kararı ve buna ilişkin rapor göz önünde bulundurularak, dava konusu tesis ile aynı şehir veya coğrafi bölgede lisans verilen ya da ön lisans aşamasına gelen diğer santrallerin bölgeye bir bütün olarak etkilerinin değerlendirildiği kümülatif etki çalışması yapılıp yapılmadığının, gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Bu durumda, dava konusu üretim lisansının, kümülatif etki çalışması süreci sonucunda verilmesi gereken bir ÇED kararına dayanıp dayanmadığı hususu hukuken açıklığa kavuşturulmaksızın, eksik inceleme ile verilen Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır." gerekçesiyle Dairemiz kararı bozulmuştur.
    Bozma kararının gereğini yerine getirmek üzere Dairemizin 30/03/2021 tarihli ara kararıyla, davalı idare ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan, "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği kapsamında alınan ÇED kararlarının verilmesinden sonra ve/veya lisans verme aşamasında, çok sayıda elektrik üretim santralinin kurulduğu ve kurulacağı belirtilen uyuşmazlığa konu Adana, Mersin ve Hatay bölgesinde, bu santrallerin konumları ile yakıt türleri ve bölge bir bütün olarak göz önüne alınmak suretiyle, dava konusu tesis ile aynı şehir veya coğrafi bölgede lisans verilen ya da ön lisans aşamasına gelen diğer santrallerin bölgeye bir bütün olarak etkilerinin değerlendirildiği kümülatif etki çalışması yapılıp yapılmadığının ve bu konuda alınan bir kararın bulunup bulunmadığının sorularak, bu hususlara ilişkin tüm bilgi ve belgelerin aslı veya onaylı örnekleri" istenilmiştir.
    Ara kararına Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen cevap ekindeki Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … sayılı yazısında, "Hatay ili, İskenderun ilçesinde … Enerji Üretim A.Ş. tarafından kurulması planlanan termik santral projesi kapsamında Bakanlığımızca yürütülen ÇED sürecinde de (tesis etki alanında faaliyette olan, inşaatı devam eden ve/veya ÇED Olumlu Kararı alan projeler dikkate alınarak) mevcut çevresel unsurlar, çevreyi etkileyebilecek olası sorunlar, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi vb. konular kümülatif olarak birlikte değerlendirilmiş ve ortaya çıkması muhtemel olumsuz çevresel etkilere karşı alınacak önlemler ilgili kurum ve kuruluşlar mer'i mevzuat çerçevesinde tayin edilmeye çalışılmıştır." denilmiştir.
    Kümülatif etki değerlendirmesi, bir proje yahut proje faaliyetinin, geçmişte ve günümüzde mevcut ve gelecekte makûl olarak öngörülebilen faaliyetler ile birlikte çevrede meydana getireceği değişikliklerin incelenmesidir.
    Bu noktada çevresel etki değerlendirmesi bağlamında "kümülatif etki" kavramının mevzuatımızda yer almasına ilişkin süreçten kısaca bahsetmek gerekir. Kavram ilk kez 03/10/2013 tarih ve 28784 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ÇED Yönetmeliği ile mevzuata girmiştir. Bu Yönetmeliğin "Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatı" başlıklı 3 numaralı ekinin "Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler" başlıklı üçüncü bölümünde, ÇED raporlarında projenin çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi gerektiği ifade edilmektedir. Daha sonra 25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ve hâlen yürürlükte bulunan ÇED Yönetmeliği'nde mezkûr ekte yer alan ifade korunmakla birlikte, ayrıca 26/05/2017 tarih ve 30077 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yönetmelik ile başlığı ile birlikte değiştirilen "Kapasite artışları" başlıklı 20. maddesinin ikinci fıkrası ile "“ÇED Olumlu” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararı bulunan projelerde kapasite artışı ve/veya genişletilmesinin planlanması hâlinde, planlanan projenin etkileri, mevcut karara esas çevresel etkiler ile birlikte kümülatif olarak değerlendirilir." düzenlemesi getirilmiştir.
    Dava konusu lisansa bağlı üretim tesisine ilişkin … tarih ve … sayılı ilk "ÇED Olumlu Kararı"nın, … İdare Mahkemesi'nce, ÇED raporunda tespit edilen 7 farklı eksikliğin arasında yer alan "ÇED raporunu hazırlayan firmanın İSDEMİR Tesisleri’ni göz ardı ederek yaptığı Hava Dağılım Modellemesi ile Hava Kalitesi ve Katkı Değerlerini belirlemesinin yeterli olmayacağı, modellemede yer alan 4 senaryo için yapılan çalışmanın eksik olduğu ve kümülatif değerlendirme için Hava Modelleme Çalışmasının İSDEMİR Tesislerini kapsayacak şekilde yeniden yaptırılması ve etkilerinin değerlendirilmesi gerektiği" gerekçesiyle de iptali üzerine, iptal kararı doğrultusunda eksik olduğu belirlenen hususlara ilişkin yeni (revize) bir ÇED raporu (Mahkeme kararında eksiklik olarak belirlenen kümülatif değerlendirmenin 188. sayfa ve devamında yapıldığı görülmektedir.) hazırlanmış ve tesise Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından … tarih ve … sayılı "ÇED Olumlu Kararı" verilmiştir. Bu karara karşı açılan davada feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.
    Her ne kadar dava konusu lisansa bağlı üretim tesisine ilişkin son "ÇED Olumlu Kararı" verildiğinde ÇED sürecine illşkin mevzuatta "kümülatif etki" kavramının bulunmadığı anlaşılmakta ise de, Bakanlıkça ara kararına verilen cevaptan, dava konusu lisansa bağlı ÇED sürecinde, tesis etki alanında faaliyette olan, inşaatı devam eden ve/veya "ÇED Olumlu Kararı" alan projeler dikkate alınarak mevcut çevresel unsurlar, çevreyi etkileyebilecek olası sorunlar, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi gibi konuların kümülatif olarak birlikte değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
    Bununla birlikte Dairemizin 30/03/2021 tarihi mezkûr ara kararına EPDK tarafından verilen … tarih ve … sayılı cevapta; Adana, Mersin, Hatay ve Osmaniye ilinde yer alan termik santrallere verilen lisanslara ilişkin dava açılan termik santral projelerine ait lisansların büyük bölümünün sona erdirildiği, iptal edildiği veya lisans başvurularının reddedildiği bildirilmiştir. Buna göre, dava dilekçesinde de bir kısmı belirtilen 32 adet termik santrale ilişkin olarak 5 (beş) adet başvurudan başvuruda bulunan tüzel kişiler tarafından vazgeçildiği, 9 (dokuz) adedinin başvurusunun reddedildiği, 12 (oniki) adedinin önlisansı/lisansının sona erdirildiği, 2 (iki) adedine verilen lisansın sona erdirilerek aynı tesis için başka bir tüzel kişiye lisans verildiği ve 4 (dört) adet lisansın ise yürürlükte olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla davacıların bölgesel kümülatif etki değerlendirmesi talebine neden olan durumun (aynı bölgede aynı dönemde çok sayıda termik santral için lisans verilmesi) büyük ölçüde ortadan kalktığı anlaşılmıştır.
    Mezkûr yazı ekindeki tabloda yer alan dava konusu lisans dışında yürürlükte olan lisanslara ilişkin bilgiler incelendiğinde, … tarih ve … numaralı lisansa ilişkin tesisin Tufanbeyli/Adana'da, … tarih ve … numaralı lisansa ilişkin (… tarih ve … numaralı otoprodüktör lisansı, 6446 sayılı Kanun'un Geçici 7. maddesi uyarınca üretim lisansına dönüşmüş olan) tesisin İskenderun/Hatay'da, … tarih ve … numaralı lisansa ilişkin tesisin Gülnar/Mersin'de, önceki lisans sonlandırılarak aynı tesis için başka bir şirkete yeni bir lisans numarası verilenlerden, … tarih ve … numaralı lisansa ilişkin tesisin Erzin/Hatay'da, … tarih ve … numaralı lisansa ilişkin tesisin ise Akdeniz/Mersin'de bulunduğu, dava konusu üretim lisansı verilen tesisin bulunduğu İskenderun'da ise sadece bir üretim tesisinin bulunduğu ve aynı ilçede bulunan … numaralı lisansa ilişkin tesisin yer aldığı … Tesisleri'nin, …İdare Mahkemesi kararı uyarınca yeniden düzenlenen ÇED Raporu'nda kümülatif değerlendirme kapsamına alınarak, Hava Dağılım Modellemesi ile Hava Kalitesi ve Katkı Değerlerine ilişkin değerlendirmenin yapıldığı görülmektedir.
    Niteliği gereği kümülatif etki değerlendirmesinin dava konusu 23/10/2008 tarihli üretim lisansına konu İskenderun'da bulunan tesis ile ondan önce lisans verilen tesisler dikkate alınarak yapılması gerekir. Bölgede daha önce lisans verilen yalnızca 2 tesis bulunmakta olup, bunlardan aynı ilçedeki tesisin kümülatif etki değerlendirmesi kapsamına alındığı, Tufanbeyli'de bulunan diğerinin ise oldukça uzakta olduğu anlaşılmaktadır.
    Dava konusu lisansa dair ÇED sürecinde, tesis etki alanında faaliyette olan, inşaatı devam eden ve/veya "ÇED Olumlu Kararı" alan projeler dikkate alınarak mevcut çevresel unsurlar, çevreyi etkileyebilecek olası sorunlar, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi gibi konuların kümülatif olarak birlikte değerlendirildiği, davacıların bölgesel kümülatif etki değerlendirmesi talebine neden olan, aynı bölgede çok sayıda elektrik üretim tesisi için lisans verilmesine ilişkin durumun zaman içerisinde büyük ölçüde ortadan kalktığı, hâlihazırda yürürlükte olduğu anlaşılan lisanslara konu altı tesisin ise birbirine hayli uzakta olduğu, yürürlükte olan lisansların bazılarının (…, … ve … numaralı lisanslar) ise dava konusu lisanstan daha sonraki bir tarihte verildiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, bu üç lisansa konu tesisler bakımından kümülatif etki değerlendirmesi yapılmasına gerek olmadığı, dava konusu tesis bakımından kümülatif etki değerlendirmesinin ancak kendinden önce lisans verilen tesisler nazara alınarak yapılması gerektiği açıktır.
    Lisansa konu tesisin 08/08/2014 tarihinden beri faaliyette olduğu, 04/12/2014 tarihinden itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın Sürekli Emisyon Ölçüm Sistemi'ne online olarak bağlı bulunduğu, tesis için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından … tarih ve … sayılı yazı ile 05/01/2026 tarihine kadar geçerli olmak üzere "Çevre İzin Belgesi" verildiği anlaşılmaktadır. Bakanlığın ara kararına cevabında, işletme döneminde ÇED raporlarındaki izleme programına uygun hareket edilerek çevre izni kapsamında hava, toprak, yeraltı ve deniz suyunda teyit ölçümleri yapıldığı, bu ölçümler ile ölçüm yapılan noktalarda hâlihazırda oluşmakta olan toplam kümülatif yükün tespit edildiği, tesisin işletmede olduğu dönem zarfında yapılmakta olan raporlama, ölçüm ve denetimlerde hiçbir olumsuzluğa rastlanmadığı belirtilmiştir.
    Öte yandan, Elektrik Piyasası Kanunu, Çevre Kanunu, 03/07/2009 tarih ve 27277 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği" ve ilgili diğer mevzuat kapsamında tesis hakkındaki denetimin sürdürüldüğü, bu bağlamda lisansın verdiği haklar dışına çıkılarak veya ÇED raporlarından ve elektrik piyasası mevzuatından kaynaklanan yükümlülükler ihlâl edilerek faaliyette bulunulduğunun tespiti hâlinde lisans sahipleri ve üretim tesisleri hakkında (faaliyetin durdurulması ve hatta lisans iptali dâhil olmak üzere) çeşitli yaptırımlar uygulanabileceği açıktır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. DAVANIN REDDİNE,
    2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen …-TL ilk derece yargılama gideri ile ...-TL temyiz yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
    3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine,
    4. Toplam …-TL müdahil yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı idare yanında müdahile verilmesine,
    5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
    6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 23/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi