
Esas No: 2021/2112
Karar No: 2022/578
Karar Tarihi: 23.02.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2112 Esas 2022/578 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/2112 E. , 2022/578 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2112
Karar No : 2022/578
TEMYİZ EDENLER : I- (DAVACI) : ... Birliği
VEKİLİ : Av. ...
II - (DAVALILAR) :
1- ...
2- ... Kurumu
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin ... tarih ve E:...., K:.... sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması taraflarca karşılıklı olarak istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 19/01/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 3. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 13. maddesinin, 4. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen "Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler," ibaresinin, 5. maddesiyle asıl Yönetmeliğe eklenen "Tarafsızlık taahhütnamesi" başlıklı 14/A maddesinin, 6. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 11., 12. ve 13. fıkraların, 9. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 19. maddesinin 3. fıkrasının, 10. maddesiyle asıl Yönetmeliğe eklenen Geçici 1. maddenin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 05/10/2020 tarih ve E:2016/456, K:2020/3447 sayılı kararıyla; davalı idarelerden Hazine ve Maliye Bakanlığının usule yönelik süre itirazı yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş,
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 1. maddesinin 1. fıkrası, 30. maddesinin 8., 17., 19. ve 23. fıkraları, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 12. ve 35. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 34. maddesinde yer alan kurallar aktarılarak,
Dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 13. maddesi yönünden;
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 13. maddesinin, 18/04/2019 tarih ve 30749 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 4. maddesiyle daha ayrıntılı düzenlemeler getirilmek suretiyle tamamen değiştirildiği ve davanın bu kısmının konusuz kaldığı,
Dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen "Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler," ibaresi ile 5. maddesiyle asıl Yönetmeliğe eklenen "Tarafsızlık taahhütnamesi" başlıklı 14/A maddesi yönünden;
5684 sayılı Kanun'un 30. maddesinde, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden veya Hesaptan faydalanacak kişiler ile Hesap arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Birlik nezdinde Sigorta Tahkim Komisyonu oluşturulacağının belirtildiği,
Anılan Kanun'un 30 maddesinin 8. fıkrasında, sigorta hakemlerinin;
a) Malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan nitelikleri taşıması,
b) En az dört yıllık yüksek okul mezunu olması,
c) Sigorta hukukunda en az beş yıl veya sigortacılıkta en az on yıl deneyimi olması gerektiği, Müsteşarlığın bu fıkra uyarınca aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirlemeye yetkili olduğu; 19. fıkrasında, sigorta hakemleri ve raportörlerin tarafsız olmak zorunda olduğu, sigorta şirketlerinin, reasürans şirketlerinin, sigortacılık yapan diğer kuruluşların, sigorta eksperlerinin, sigorta acentelerinin ve brokerlerin ortaklarının, yönetim ve denetiminde bulunan kişiler ve bunlar adına imza atmaya yetkili olanlar ile tüm bu kuruluşlarda meslekî faaliyette bulunanlar ve sigorta eksperleri, sigorta acenteleri ve brokerlerin sigorta hakemliği yapamayacağı, bu sınırlandırmaların söz konusu kimselerin eş ve çocukları için de geçerli olduğu; 23. fıkrasında, bu Kanun'da hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin, sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı hükümlerine yer verildiği,
1136 sayılı Kanun'un 12. maddesinde, hakemlik, arabuluculuk, tasfiye memurluğu, yargı mercilerinin veya adli bir dairenin verdiği herhangi bir görev veya hizmetin, avukatlıkla birleşebilen işler arasında sayıldığı; aynı Kanun'un 35. maddesinde, kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermenin,, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etme ve savunmanın, adli işlemleri takip etmenin, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemenin yalnız baroda yazılı avukatların yapabileceği işler arasında sayıldığı,
Yönetmelik'te yapılan değişikliklerde, açıkça "avukat" ifadesine yer verilmemekle birlikte, "kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler" ifadesine yer verildiği ve yine Yönetmeliğe eklenen 14/A maddesinde de, fiilen sigorta hakemliği yapmak isteyen hakemlerin, sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip etmeyeceğine dair taahhütname vermesi gerektiğinin belirtildiği,
5684 sayılı Kanun'un 30. maddesinde, davalı idareye verilen yetkinin sigorta hakemlerinde aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirlemekle sınırlı olduğu, kaldı ki, 5684 sayılı Kanun'un 30. maddesinin 19. fıkrasında, kimlerin sigorta hakemliği yapamayacağının sayma yoluyla belirtildiği,
Dava konusu Yönetmelik'te yapılan değişiklik ile sigorta davalarını kanuni temsilcilik dışında vekil sıfatıyla takip edebilme konusunda yetkisi bulunan avukatların, sigorta hakemliği yapma hakkının Kanun hükmünü aşar bir şekilde sınırlandırıldığı, sigorta hakemliği yapmak isteyen avukatların, sigorta davalarında tarafları temsil etmeyeceğine yönelik taahhütname vermesini içeren bir düzenlemeye gidildiği,
Bu durumda, 5684 sayılı Kanun'da sigorta hakemliği yapamayacak kişiler açıkça sayılmasına rağmen, Kanun'un Hazine Müsteşarlığına verdiği düzenleme yetkisi aşılarak, kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil yetkisine sahip avukatların sigorta hakemliği yapmasını kısıtlayan, sigorta hakemliği ile sigorta davaları arasında tercih yapmasını ve sigorta davalarında tarafları temsil etmeyeceği yönünde taahhütname vermesini şart koşan Yönetmelik değişikliğinde hukuka uyarlık bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 11., 12. ve 13. fıkralar yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesiyle Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16. maddesine eklenen 11. fıkrada "Komisyon Müdürü, Müsteşarlığın uygun görüşü ile ilgili mevzuata uygun olarak yargılamanın işleyişi ile hakem kararlarının şekil yönünden içeriğine ilişkin bilişim temelli usuller getirir."; 12. fıkrada "Hakem, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakemler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleriyle ilgili kurallar, bilirkişiler bakımından da uygulanır. Bu kapsamda, hakem ve bilirkişi ile taraf ve bilirkişi arasındaki ilişki bakımından 17 nci ve 18 inci maddeler kıyasen uygulanır. Komisyon Müdürü Müsteşarlığın belirleyeceği esaslar çerçevesinde her yıl hakemlerin başvuracakları bilirkişi listesini düzenler. Bilirkişiler bu listelerden seçilir. Bilirkişiye, sarf etmiş olduğu emek ve mesaiyle orantılı bir ücret ile varsa diğer giderleri ödenir. Bu konuda, Adalet Bakanlığınca çıkarılan ve her yıl güncellenen tarifenin asliye ticaret mahkemelerinde görülecek işler için uygulanacak kısmı esas alınır. Komisyon Müdürü, Müsteşarlığın belirleyeceği esaslar çerçevesinde söz konusu tarifenin uygulanmasına ilişkin işlemleri yürütür." hükümlerine yer verildiği,
Daha sonra, 11. fıkradaki "Müsteşarlığın" ibaresinin "Bakanlığın" şeklinde; 12. fıkranın ise "Hakem, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakemler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleriyle ilgili kurallar, bilirkişiler bakımından da uygulanır. Bu kapsamda, hakem ve bilirkişi ile taraf ve bilirkişi arasındaki ilişki bakımından 17 nci ve 18 inci maddeler kıyasen uygulanır. Komisyon Başkanlığı Müsteşarlığın belirleyeceği esaslar çerçevesinde her yıl hakemlerin başvuracakları bilirkişi listesini düzenler. Bakanlığın belirleyeceği esaslar doğrultusunda bilirkişiler bu listelerden seçilir. Bilirkişi ücret tarifesi Komisyon Başkanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir. Fiilen sigorta hakemliği ya da itiraz hakemliği yapan kişi, Komisyon tarafından oluşturulan bilirkişi listesinde yer alamaz." şeklinde değiştirildiği,
5684 sayılı Kanun'un 30. maddesinin 18. fıkrasında yer alan, hakemlik ücretinin, Komisyona başvuru ücreti ve üyeliğe katılma payının Komisyonun görüşü alınarak Müsteşarlıkça belirleneceği hükmü doğrultusunda, hakemlerin başvuracakları bilirkişilerin ücret tarifesinin Komisyon Başkanlığının görüşü alınarak Müsteşarlıkça belirlenmesinde ve fiilen sigorta hakemliği ya da itiraz hakemliği yapan kişinin, Komisyon tarafından oluşturulan bilirkişi listesinde yer alamayacağı yönündeki değişiklikler ile 5684 sayılı Kanun'un 30. maddesinin 17. fıkrasında yer alan "Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir." hükmü doğrultusunda, hem başvurucu konumunda bulunan kişiyi hem de davalı konumunda bulunan sigortacılık yapan kuruluşu kapsar şekilde düzenleme getiren "Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." şeklindeki 13. fıkrada hukuka aykırılık bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 19. maddesinin 3. fıkrası yönünden;
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 19. maddesinin başlığı "Bilgilendirme" iken, 14/06/2018 tarihinde yapılan Yönetmelik değişikliği ile "Bilgilendirme ve eğitim" olarak değiştirildiği,
Dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 19. maddesinin 3. fıkrasında "Hakemler tarafından verilen bütün kararlar ilgililerin erişimine açık bir veri tabanında Komisyon tarafından yayımlanır." hükmünün yer aldığı,
Bu düzenlemede yer alan "ilgililer" ibaresi ile tarafların, taraf vekillerinin, kararı veren hakem veya hakemlerin kastedildiği açık olduğundan, söz konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı,
Dava konusu Yönetmeliğin 10. maddesiyle asıl Yönetmeliğe eklenen Geçici 1. madde yönünden;
Dava konusu Yönetmeliğin 10. maddesiyle asıl Yönetmeliğe eklenen Geçici 1. maddede "Komisyon 14 üncü maddenin üçüncü fıkrasının (c) bendi kapsamındaki mevcut hakemleri ilgili listelere bu maddenin yayımı tarihinden itibaren bir ay içinde konumlandırır. Mevcut hakemler durumlarını bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren bir yıl içinde bu Yönetmelik hükümlerine uygun hale getirir. Müsteşarlık bu sürenin yarısına kadar artırılması hususunda yetkilidir." hükmüne yer verildiği,
Bu düzenleme ile dosya üstlenmesinde hukuki ve fiili engel bulunan hakemlerle ilgili yapılan değişikliklere yönelik geçiş hükmüne yer verildiği görülmekte olup, söz konusu değişikliklerin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılması nedeniyle, Yönetmeliğe eklenen Geçici 1. maddenin de aynı gerekçelerle hukuka aykırı olduğu gerekçeleriyle,
19/01/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 3. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 13. maddesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, dava konusu Yönetmeliğin 4. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen "Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler," ibaresinin, 5. maddesiyle asıl Yönetmeliğe eklenen "Tarafsızlık taahhütnamesi" başlıklı 14/A maddesinin ve 10. maddesiyle asıl Yönetmeliğe eklenen Geçici 1. maddenin iptaline, dava konusu diğer kısımlar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 13. maddesinde yer alan ölçütlerin genel, objektif, anlaşılır ve uygulanabilir nitelikte olmadığı gibi tesis edilecek bireysel işlemler bakımından yargı denetimine de imkan sağlamadığı, ayrıca, Kanun'un 30. maddesinin 19. fıkrasında, sigorta hakemliği yapamayacak kişilerin sınırlı olarak sayıldığı, bunlar dışında davalı idarenin sigorta hakemlerinin başka işle iştigal edip edemeyeceği konusunda düzenleme yapma yetkisinin bulunmadığı, idari yargıda işlemin tesis edildiği tarih itibarıyla hukuka uygunluğunun değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin temel ilke uyarınca söz konusu düzenleme hakkında işin esasına girilerek iptal kararı verilmesi gerekirken, karar verilmesine yer olmadığı yolunda hüküm kurulmasında hukuka uygunluk bulunmadığı, dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 11. fıkranın amacının UYAP benzeri bir sitem oluşturmaksa Kanun'la Komisyona bilgi işlem alt yapısını oluşturma yetkisinin zaten verildiği, söz konusu fıkrada yer alan "hakem kararlarının şekil yönünden içeriğine" ibaresi belirsiz bir ifade olduğundan iptali gerektiği, 5684 sayılı Kanun'da bilirkişi konusunun düzenlenmediği, bu nedenle dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 12. fıkranın yasal dayanağı bulunmadığı gibi 6100 sayılı Kanun'un 431. maddesine de aykırı olduğu, sigorta tahkim başvurusunun, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayanlar tarafından yapıldığı, dolayısıyla, 5684 sayılı Kanun'un 30. maddesinin 17. fıkrasında yer alan "talebi kısmen veya tamamen reddedilenler" ibaresinden kastedilenin başvurucular olduğu, sigorta şirketlerini de kapsama alan dava konusu Yönetmeliğin 6. maddesiyle asıl Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 13. fıkranın 5684 sayılı Kanun'a aykırı olduğu, dava konusu Yönetmeliğin 9. maddesiyle değiştirilen asıl Yönetmeliğin 19. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "ilgililer" ibaresinin muğlak olduğu, bu ibare ile kimin kastedildiğinin açık olmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı idareler tarafından, avukatlık ruhsatı bulunan bir hakim nasıl ki hem hakimlik hem de avukatlık yapamıyorsa, sigorta hakemlerinin de sadece sigorta davalarıyla sınırlı olmak kaydıyla avukatlık yapmaması gerektiği, sigorta davaları hariç olmak üzere avukatlık mesleğinin yapılmasına ilişkin herhangi bir kısıtlamanın bulunmadığı, sigorta hakemliği yapılması durumunda yalnızca özel sigorta ile ilgili uyuşmazlıklarda avukatlık yapılamayacağı bunun dışındaki diğer alanlarda yapılabileceğinden, temyize konu Daire kararının iptale ilişkin kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idareler tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, 18/10/2019 tarih ve 30922 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 47 sayılı Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin Geçici 2. maddesinin 4. fıkrasında "Kapatılan Sigortacılık Genel Müdürlüğü ve Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığının iş ve işlemleriyle ilgili olarak açılmış ve açılacak olan adli ve idari davalar ile tahkim yargılaması ve icra işlemlerinde Kurum taraf sıfatını kazanır ve dava dosyaları ve icra takiplerine ilişkin dosyalar Kuruma devredilir." hükmüne yer verildiğinden, Hazine ve Maliye Bakanlığı yerine Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun davalı sıfatıyla taraf olduğu görülerek, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Davanın kısmen reddine, kısmen iptale, kısmen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 05/10/2020 tarih ve E:2016/456, K:2020/3447 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 23/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.