7. Hukuk Dairesi 2015/9849 E. , 2015/6176 K.
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraflarca istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, genel tatil, yıllık izin alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece 18.4.2013 tarih ve 2012/397 – 2013/152 E-K sayılı kararla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş bu kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.2.2014 tarih ve 2013/25379–2014/3855 E-K sayılı ilamı ile davalının diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, özetle iş akdinin davacı işçi tarafından haklı sebebe dayanmaksızın feshedildiğinden feshe bağlı alacak olan kıdem tazminatı talebinin reddi gerektiği ve hüküm altına alınan alacaklara yürütülecek faizin türü hakkında hataya düşüldüğü hususlarında tespitlerine yer verilerek bozma kararı verilmiş mahkemece bozma kararına uyularak kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiş faiz konusundaki hata düzeltilmiştir.
Taraflar arasında davacının ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İhbar tazminatı, belirsiz süreli iş sözleşmesini haklı bir neden olmaksızın ve usulüne uygun bildirim öneli tanımadan fesheden tarafın, karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminattır. Buna göre, öncelikle iş sözleşmesinin Kanunun 24 ve 25. maddelerinde yazılı olan nedenlere dayanmaksızın feshedilmiş olması ve 17. maddesinde belirtilen şekilde usulüne uygun olarak ihbar öneli tanınmamış olması halinde ihbar tazminatı ödenmelidir. Yine haklı fesih nedeni bulunmakla birlikte, işçi ya da işverenin 26. maddede öngörülen hak düşürücü süre geçtikten sonra fesih yoluna gitmeleri durumunda, karşı tarafa ihbar tazminatı ödeme yükümlülüğü doğar.
İhbar tazminatı, iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olması nedeniyle, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. İşçinin 1475 sayılı Yasanın 14. maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi nedenlerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez.
Bilindiği üzere, her iki tarafın da bozmaya uyulması yönündeki beyanları ve mahkemenin de bozmaya uyma kararı, taraflar yönünden usulü kazanılmış hak doğurur. Usulü kazanılmış hakkın varlığı halinde mahkemece bunun ihlali anlamına gelecek şekilde hüküm kurulamaz.
Daha açık ifadeyle; 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyulması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü meydana gelir. Usulü kazanılmış hak olarak tanımlayacağımız bu durum mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. Uzun yıllardan beri Yargıtay uygulamaları ve öğretide benimesenen usulü kazanılmış hak müessesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir. Bu kuralın uygulanmasında bazı istisnalar öngörülmüştür. Bunlara örnek verilecek olursa, mahkemece Yargıtay Dairesi bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı bulunan yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı çıkması, 04.02.1959 gün 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere hükmüne uyulan bozma kararından sonra göreve ilişkin yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olması, usulü kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun hükmünün sonradan (hüküm kesinleşmeden önce)Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi, işin kamu düzenini ilgilendirmesi ve en önemlisi ve somut olayda uygulanması gereken maddi yanılgıya dayanan bozma kararına uyulması hallerinde usulü kazanılmış hak meydana gelmez.
Maddi hata (hukuki yanılma) maddi veya hukuki bir olayın olup olmadığı veya koşul veya niteliklerinde yanılmayı ifade eder. Burada belirtilen maddi yanılgı kavramındaki amaç; hukuksal değerlendirme ve denetim dışında, tamamen maddi olgulara yönelik, ilk bakışta yanılgı olduğu açık ve belirgin olup, hernasılsa inceleme sırasında gözden kaçmış ve bu tür bir yanlışlığın sürdürülmesinin kamu düzeni ve vicdanı yönünden savunulmasının mümkün bulunmadığı düzeltilmesinin zorunlu olduğu açık yanılgıdır. Yargıtay denetimi sırasında uyuşmazlık konusuna ilişkin maddi olgularda, davanın tarafların da, uyuşmazlık sürecinde, uyuşmazlığa esas başlangıç ve bitim tarihlerinde, zarar hesaplarına ait rakam ve olgularda ve bunlara benzer durumlarda, yanlış algılama sonucu, açık ve belirgin yanlışlıklar yapılması mümkündür. Bu tür açık hatalarda açık maddi yanlışlık sonucu verilen Yargıtay bozma kararına mahkemece uyulması dair karar, bozma kararı lehine olan taraf için usûli kazanılmış hak doğurmaz.
Somut olayımızda; Dairemizin 13.2.2014 tarih ve 2013/25379 – 2014/3855 E-K sayılı ilamında “...işverenin "işinizi doğru düzgün yapın yapmıyorsanız iş yerini terk edin" dediği, davacının işyerini terk ettiği anlaşılmaktadır. İşverenin bu sözleri fesih anlamını taşımamaktadır. Sözleşmenin işçi tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda davacının onuruna dokunacak nitelikte küfür veya hakaret içeren bir söz kullanılmamıştır. Davacının sözleşmeyi haksız olarak feshettiği anlaşıldığından...” gerekçesine yer verilerek iş sözleşmesinin haklı bir sebebe dayanmaksızın davacı işçi tarafından feshedildiği tespit edilmiş bulunmakta olup kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği yazılmış maddi hata sonucu feshe bağlı alacak olan ihbar tazminatı talebininde reddine karar verilmesi gerektiği yazılmamıştır. Maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olması davacı yararına usuli kazanılmış hak doğurmayacağından ihbar tazminatı talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 02.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.