Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3588
Karar No: 2015/6185
Karar Tarihi: 02.04.2015

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2015/3588 Esas 2015/6185 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2015/3588 E.  ,  2015/6185 K.

    "İçtihat Metni"

    İş Mahkemesi
    Dava Türü : Alacak




    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili ve davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı Bakanlık vekilin tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Davacı, işverence haklı neden gösterilmeksizin iş akdine son verildiğini belirterek ihbar tazminatı ile fazla çalışma, ulusal bayram, genel tatil, hafta tatili, yıllık izin ücret alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Bakanlık, dava dilekçesindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını, yol kenarı denetim istasyonlarında görev yapacak olan personelin işe başlama ve işten çıkarılmasında bütün sorumluluğun davalı şirketlerde olduğunu, davalı ... davacının iş akdinin sözleşme süresi sona erdiği için sonlandığını, davacının ödenmeyen alacağı olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. Diğer davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.
    Mahkemece davalılar arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisinin bulunmadığı, davalılar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile şirketlere açılan davanın reddine, davalı ... yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı ve bunun işçilik haklarına etkileri noktasında toplanmaktadır.
    Alt işveren; bir iş yerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde veya yardımcı işlerde, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren alanlarda iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini, sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren olarak tanımlanabilir. Alt işverenin iş aldığı işveren ise asıl işveren olarak adlandırılabilir. Bu tanımlamalara göre asıl işveren - alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerekmektedir.
    Alt işverene yardımcı işin verilmesinde bir sınırlama olmasa da, asıl işin bir bölümünün teknolojik uzmanlık gerektirmesi zorunludur. 4857 sayılı İş Kanununun 2 nci maddesinde, asıl işveren alt işveren ilişkisinin sınırlandırılması yönünde yasa koyucunun amacından da yola çıkılarak, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilmesinde “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünün bir arada bulunması şarttır. Yasanın 2 nci maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarında “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” sözcüklerine yer verilmiş olması bu gerekliliği ortaya koymaktadır. Alt İşverenlik Yönetmeliğinin 11 inci maddesinde de yukarıdaki anlatımlara paralel biçimde, asıl işin bir bölümünün alt işverene verilebilmesi için “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirmesi” şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerektiği belirtilmiştir.
    İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla İş Kanununun 2 nci maddesinde bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Muvazaa Borçlar Kanununda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bundan başka İş Kanununun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında sözü edilen hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanunî karineler olduğu kabul edilmelidir.
    5538 sayılı Yasa ile İş Kanununun 2 nci maddesine bazı fıkralar eklenmiş ve kamu kurum ve kuruluşlarıyla sermayesinin yarısından fazlasının kamuya ait olan ortaklıklara dair ayrık durumlar düzenlenmiştir. Ancak, maddenin diğer hükümleri değişikliğe tabi tutulmadığından, asıl işveren alt işveren ilişkisinin unsurları ve muvazaa öğeleri değişmemiştir. Yasal olarak verilmesi mümkün olmayan bir işin alt işverene bırakılması veya muvazaalı bir ilişki içine girilmesi halinde, işçilerin baştan itibaren asıl işverenin işçileri olarak işlem görecekleri 4857 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin yedinci fıkrasında açık biçimde ifade edilmiştir. Kamu işverenleri bakımından farklı bir uygulamaya gidilmesi hukuken korunamaz. Muvazaaya dayanan bir ilişkide işçi, gerçek işverenin işçisi olmakla kıdem ve unvanının dışında bir kadro karşılığı çalışması ve diğer işçilerle aynı ücreti talep edememesi, İş Kanununun 5 inci maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur. Yine koşulların oluşmasına rağmen işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanamaması, Anayasal temeli olan sendikal hakları engelleyen bir durumdur. Dairemizin kararları da bu doğrultudadır .
    İş Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 15.5.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5763 sayılı Yasanın 1 inci maddesiyle değiştirilmiş ve alt işverenin işyerini bildirim yükümü getirilmiştir. Alt işveren bu bildirimi asıl işverenle aralarında düzenlenmiş olan yazılı alt işverenlik sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte yapmak durumundadır. Alt işverenlik sözleşmesi ilgili bölge müdürlüğü ile gerektiğinde iş müfettişleri tarafından incelenecek ve kurumca re’sen muvazaa araştırması yapılabilecektir.
    Muvazaanın tespiti halinde bu yönde hazırlanan müfettiş raporu ilgililere bildirilir ve ilgililer otuz gün içinde yetkili iş mahkemesine itiraz edebilirler. İş Müfettişliği tarafından hazırlanan muvazaalı alt işverenlik ilişkisinin tespit edildiği rapora ilgililerin süresi içinde itiraz etmemesi ya da mahkemece muvazaalı işlemin varlığına dair hüküm kurulması ve bu kararın kesinleşmesi halinde, alt işverenliğe dair tescil işlemi iptal edilir. Bu halde alt işveren işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçileri sayılır.
    Asıl işveren alt işveren ilişkisi ve muvazaa konuları, 5763 sayılı Yasayla iş kanununda yapılan değişiklikler ve buna bağlı olarak çıkarılan Alt İşveren Yönetmeliğinin ardından farklı bir anlam kazanmıştır. Yönetmelikte “yazılı alt işverenlik sözleşmesi”nden söz edilmiş ve çeşitli tanımlara yer verilmiştir.
    Alt İşveren Yönetmeliğinde;
    1) İşyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin asıl işin bir bölümünde uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt işverene verilmesini,
    2) Daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile kurulan alt işverenlik ilişkisini,
    3) Asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak hakları kısıtlanmak suretiyle çalıştırılmaya devam ettirilmesini,
    4) Kamusal yükümlülüklerden kaçınmak veya işçilerin iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesi yahut çalışma mevzuatından kaynaklanan haklarını kısıtlamak ya da ortadan kaldırmak gibi tarafların gerçek iradelerini gizlemeye yönelik işlemleri, ihtiva eden sözleşmeler muvazaalı olarak açıklanmıştır.
    Somut olayda, davalı ... ile davalılar arasındaki ihale sözleşmelerinin konusunun yol kenarı denetim istasyonlarında araçların ağırlık ve boyut kontrollerinin yapılması olduğu ve hizmetin yapılması adına 183 düz işçi ile 101 bilgisayar eğitmeni görevlendirilmesi için hizmet alımı yapıldığı ve davacının da bu kapsam da bayrakçı olarak çalıştığı ve tüm dosya kapsamı içeriğine göre davalı ... nın alt işverenler aracılığı ile hizmet alımı yaptığı işin asıl iş olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkemece davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisinin bulunmadığı, hizmet alım sözleşmelerinin muvazaaya dayandığı tespiti yerinde ise de muvazaa da olsa hiç kimse kendi muvazaasından faydalanamaz ilkesi gereği davacının tespit edilen işçilik alacaklarından davalı Bakanlık ile davalı şirketlerin birlikte sorumlu tutulmaları gerektiği düşünülmeden Hastaş ... ve ... hakkındaki davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. Ne varki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438/7. maddesi uyarınca düzelterek onanmasına karar verilmiştir.
    SONUÇ : Hüküm fıkrasının tümünün çıkartılarak yerine ; “
    1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile, 2.252,00 TL ihbar tazminatı, 5.642,00 TL fazla mesai ücreti, 617,00 TL yıllık izin alacağı, 299,00 TL ulusal bayram ve genel tatil alacağı olmak üzere Toplam 8.810,00 TL"nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
    2-500,00 TL ihbar tazminatı, 100,00 TL yıllık izin alacağına dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 1.752,00 TL ihbar tazminatı, 517,00 TL yıllık izin alacağına ıslah tarihi olan 14/02/2013 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 2.500,00 TL fazla mesai ücreti alacağına, 100,00 TL ulusal bayram ve genel tatil alacağına dava tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanmasına, 3.142,00 TL fazla mesai ücreti alacağı, 199,00 TL ulusal bayram ve genel tatil alacağına ıslah tarihi olan 14/02/013 tarihinden itibaren bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanmasına, Davacının 1.500,00 TL hafta tatili alacağı talebinin REDDİNE,
    3-Alınması gereken 601,81 TL harçtan peşin alınan 165,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 436,16 TL harcın davalı Bakanlık harçtan muaf olduğundan davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından peşin yatırılan 190,10 TL harç giderinin davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
    4-Duruşmada vekil ile temsil edilen davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 1320,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
    5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 440,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı U.. B.. ve ... verilmesine
    6-Davacı tarafından yapılan davetiye ve posta gideri 167,00 TL ile 325,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 492,00 TL yargılama giderlerinin kabul ve red oranlarına göre 420,41 TL’ nin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
    7- Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02/04/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.
















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi