7. Hukuk Dairesi 2015/7250 E. , 2015/6371 K.
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre davalının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı, davalı işyerinde satış elemanı olarak çalışırken işyerinden ayrıldığını ve ödenmeyen alacakları olduğunu ileri sürerek, bazı işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile net 6.142,50TL fazla mesai ve net 518,00TL ulusal bayram ve genel tatil alacağına hükmedilmiştir.
Bu karar, davalı tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce, fazla mesai tahakkuk olan ayların dışlanmaması ve ara dinlenme sürelerinin eksik düşüldüğü gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemece, bozma kararına uyularak alınan bilirkişi raporu esas alınarak verilen 2. karar da “davanın kısmen kabulü ile net 7.047,78 TL fazla çalışma ücreti ve net 518,02 TL genel tatil ücreti alacağının, dava tarihi olan 19/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek olan mevduat faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine” karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usulî kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
Mahkemenin, Yargıtay"ın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulî kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda, ilk kararda hüküm altına alınan fazla mesai alacağı net 6.142,50 TL iken, bozma sonrası kurulan hükümde net 7.047,78 TL’dir. İlk karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Bu nedenle bozma sonrasında daha fazla miktara hükmedilmesi mümkün değildir.
Ayrıca tanık beyanlarına itibarla belirlenen fazla mesai alacağından yerleşik içtihatlar gereği hakkın özünü ortadan kaldırmayacak bir takdiri indirim yapılması gerekir. Üstelik ilk karar davacı tarafından temyiz edilmediğinden, uygulanan takdiri indirim oranı da kesinleşmiş olup aynı takdiri indirimin bu kararda da yapılması usuli kazanılmış hak ilkesinin bir sonucudur.
Mahkemece yapılacak iş, tanık beyanlarına itibarla belirlenen fazla mesai alacağından ilk kararda yapılan indirim oranı kadar bir indirim yapılarak ve ilk kararda hükmedilen tutarı aşmamak üzere bir karar vermekten ibarettir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde, davalıya iadesine, 06.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.