MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 24/09/2010 gününde verilen dilekçe ile icra müdürünün kusurlu eylemi nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26/05/2017 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, icra müdürünün kusurlu eylemi nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkilinin ...İcra Müdürlüğünün 2007/1779 esas sayılı takip dosyası ile dava dışı borçlu ... aleyhine takip başlattığını, borçlunun emekli maaşı ve ikramiyesine haciz konulduğunu, daha sonra müvekkilinin talebi olmadan icra müdür yardımcısı tarafından hacizlerin kaldırıldığını, borçlunun başkaca bir malvarlığının da olmadığını, bu nedenle alacağın tahsilinin imkansız hale geldiğini belirterek icra müdür yardımcısının işlemi nedeniyle uğranılan maddi zararın giderilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; icra dosyasındaki hacizlerin alacaklının talebi üzerine kaldırıldığını, borçlunun maaşında başka hacizlerin de bulunduğunu, yapılacak kesintilerden sonra davacı alacaklıya ödenecek para kalmayacağını, bu nedenle hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, borçlunun başkaca bir malvarlığının olmadığının tespit edildiği ve icra müdür yardımcısının görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle yargılanarak mahkum olduğu ve mahkumiyet kararının kesinleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya incelendiğinde; ... İcra Müdürlüğünün 2007/1779 esas sayılı takip dosyasında, alacaklı ... tarafından borçlu ... aleyhine 50.000,00 TL asıl alacak üzerinden takip yapıldığı, takibin 01/02/2007 vadeli bonoya dayandığı, 20/04/2007 tarihinde borçlunun maaşına ve emekli ikramiyesine haciz konulmasının istenildiği, 09/05/2007 tarihli yazı ile borçlunun maaşında bulunan hacizler nedeniyle diğer borçların bitiminde davacı alacaklı adına kesinti yapılabileceğinin bildirildiği, daha sonra 24/09/2009 tarihli müzekkere ile borçlunun maaşı ve kıdem tazminatı üzerindeki davacı alacaklı haczinin kaldırıldığı, borçlu adına kayıtlı taşınmaz ve araç kaydına rastlanmadığının tutanak altına alındığı, borçlunun maaşı üzerinde altı adet haciz daha olduğu, davacının 50.000,00 TL alacağının 7. sırada bulunduğu, davacıdan önceki altı adet hacizli alacak toplamının 40.406,74 TL olduğu ve borçlunun maaşı ve kıdem tazminatı üzerindeki alacakları gösterir bir sıra cetveli bulunmadığı anlaşılmıştır.
Şu durumda, mahkemece öncelikle icra dosyasında sıra cetveli düzenlenmesinin gerekip gerekmediği, gerekmekte ise davacı alacaklının düzenlenen sıra cetveline göre alacağını tahsil etme imkanının olup olmayacağı ve tahsil edebileceği alacak miktarının ne kadar olacağı hususlarında bir araştırma yapılması, gerekirse bilirkişi incelemesi yoluna gidilmesi, tüm bu incelemeler sonucunda varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 20/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.