4. Hukuk Dairesi 2015/16315 E. , 2018/2072 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı Maliye Bakanlığına izafeten İstanbul Muhakemat Müdürlüğü vekili Avukat ... tarafından, davalı .... Maden San. ve Tic A.Ş. aleyhine 29/01/2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 20/03/2018 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı şirket vekili Avukat ... ile karşı taraftan davacı Hazine vekili Avukat Dilara Güven geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, maden ruhsat sahası dışında çıkartılan maden bedelinin tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; davalı şirket bünyesinde bulunan İR:1242 ruhsat sayılı mermer madeni sahasının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı heyetince 10.02.2002 tarihinde mahallinde yapılan tetkikinde, davalının ruhsat sahası sınırları dışındaki alandan kaçak olarak 2.006.003 ton kalker (mermer) malzemesi çıkartarak sattığının tespit edildiğini, satıldığı için de Maden Kanunu"nun 12. maddesi gereğince zapt ve müsaderesinin mümkün olamadığını belirterek, maden bedelinin Bayındırlık birim fiyatlarına göre hesaplanarak, 10.02.2002 tarihinden itibaren işletilecek en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili; Maden Kanunu 12. maddesi gereğince ancak cevherin müsadere edilebileceğini, müsaderenin de cezai bir işlem olduğunu bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemesi"nin görevli olmadığını, davalının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından kendisine gösterilen ruhsat sahasında faaliyet gösterdiğini ve her türlü vergi, rüsum ve ödemeleri zamanında yaptığını, ancak daha sonra davalıya gösterilen alanın ruhsattaki koordinatlar ile uyuşmadığı, yanlış yer gösterildiğinin fark edildiğini, Bakanlıkça mahallinde yapılan ölçüm ve tespitlerden sonra ruhsattaki koordinatlara tekabül eden doğru saha
belirlenerek orada faaliyete devam edildiğini, davalının kaçak istihsalinin söz konusu olmadığını, davacı idarenin tazminat hesabı yaparken önceden tepe olmayan çukur alanları tepe gibi kabul ettiğini, arazinin kot ve eğimlerinin yanlış hesaplandığını, pasa tabakasının hesaptan düşülmediğini, talep edilen kadar madeni çıkartmasının fiilen mümkün olmadığını önceki dönemde alandan çıkartılan malzemenin düşülmediğini, hesaplamada Bayındırlık birim fiyatının esas alınmasının hatalı olduğunu belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişi raporları esas alınarak ruhsat sahası dışında maden çıkarılarak satıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Maden Kanunu Uygulama Yönetmeliğinin 76. maddesinde ocak başı satış tutarının ne olduğu "ocak başı satış tutarı, ocaktan üretilen tüvenan cevherinin bedelidir" şeklinde ifade edilmiş olup, tüvenan cevheri ise ocaktan çıkarılan ve ancak üzerinde hiçbir cevher hazırlama işlemi yapılmamış olan ham madde halindeki cevhere verilen isimdir. Bu nedenle, davacı ancak madeninin üzerinde hiçbir cevher hazırlama işlemi yapılmamış olan ham madde halindeki fiyatı üzerinden tazminat talep edebilir.
Davaya konu olayda; davalı şirket, işletme ruhsat sahası dışında kalan ve devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerden malzeme alarak davacının zararına neden olmuştur. Davacının zararı ise alınan malzemenin yerindeki değeridir. Diğer bir anlatımla, davacıya ait yerdeki malzeme üzerinde satışa hazırlanması amacıyla hiçbir işlem yapılmadan önceki, taşınmaz üzerinde bulunduğu biçimiyle verilen yerindeki değeridir. Şu halde; alınan malzemenin çıkarılmamış haldeki yani ocak başı bedelinin, çıkarılma masrafları düşülerek belirlenmesi ve bu bedelin hüküm altına alınması gerekirken açıklanan yönler gözetilmeyerek, yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve davalı yararına takdir olunan 1.630,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.