7. Hukuk Dairesi 2015/3381 E. , 2015/6609 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Diyarbakır 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 27/09/2013
Numarası : 2012/178-2013/766
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki Yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı 11.04.2009 ile 29.12.2011 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde asgari ücret mukabilinde çalıştığını, ilk 2 yıl depo görevlisi olarak daha sonra ise şoför olarak görev yaptığını, kazanın SGK"ya bildirilmemesi nedeniyle iş göremezlik ödeneği alamadığını, 10.08.2011 tarihinde davalı şirkete ait araçla kaza yaptığını ve 100 gün iş göremezlik raporu aldığını, işverenlikçe mağduriyetinin giderilmesi için işverenden iş kazası formunu kuruma vermesini talep ettiğini ancak bir sonuç alamadığını bunun üzerine Diyarbakır 1. Noterliğinin 29.12.2011 tarih 41193 yevmiye nolu ihtarnamesiyle işçilik hak ve alacaklarının ödenmesi için ihtar çektiğini ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, hak ettiği kıdem tazminatının ödenmediğini, çalıştığı süre içerisinde 07.30-18.30 saatleri arasında mesai yaptığını ancak fazla çalışma ücretinin ödenmediğini, ulusal bayram ve genel tatil günleri ile dini bayramların son gününde çalıştığını ancak bu çalışmaların karşılığının da ödenmediğini belirterek; kıdem tazminatı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve fazla çalışma ücreti olmak üzere alacaklarının faiziyle birlikte davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir
Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir
Davacı dava dilekçesinde çalıştığı süre içerisinde 07.30-18.30 saatleri arasında mesai yaptığını ancak fazla çalışma ücretinin ödenmediğini iddia etmiştir. Davacı tanıklarından Turğut Alat davacının depo görevlisi iken; 07.30-18.30 arası çalıştığını, yoğun günler olduğu zaman depocuların kendilerinin dönüşünü beklediklerini; bunun haftada 2-3 günü bulduğunu, saat 19.30-20.00"e kadar çalıştığını, öğlen yarım saat yemek molası olduğunu, mesai saatlerinin satış elemanı iken; 07.30-18.30 arası olduğunu, yine haftanın 2-3 günü saat 19.30-20.00"ye kadar çalıştığını ve haftanın 6 günü çalıştıklarını beyan etmiş, diğer davacı tanığı Fırat Tuşar mesai saatlerinin 08.30-21.00,21.30 arası olduğunu, kendisi depo görevlisi olduğu için iyi bildiğini, haftanın 4-5 günü bu saatler arası çalışıldığını, diğer günler saat 19.00"da çıktıklarını, ayda 1-2 gün hafta tatili yaptığını, diğer hafta tatillerinde çalıştığını beyan etmişlerdir.
Davalı tanıklarından S.. P.. mesai saatlerinin 09.00-17.30,18.00 arası olduğunu, piyasadan dönüşlerin genelde 16.00"da olduğunu, haftanın 5 günü bu şekilde
çalıştıklarını, cumartesi günleri 09.00"da çalışmaya başladıklarını ve 12.00 veya 13.00"de mesailerinin bittiğini, Pazar günleri tatil olduğunu, diğer davalı tanığı S.. C.. ise prim usulü ile çalıştığı için fazla mesailerini kendilerinin belirlediklerini, işleri erken bitirdiğinde geri dönebildiklerini, çünkü mesailerini kendilerinin planladıklarını, diğer davalı tanığı Remezan Güçlük davacının fazla mesai yaptığını ancak işler yoğun olduğu zamanlar ve seyrek olarak mesai yaptığını, hafta tatilinin haftada bir gün olduğunu beyan etmiştir.
Mahkeme tanıklara itibarla davacının haftada 6 gün 07.30-18.30 saatleri arasında 1.5 saat ara dinlenmesi yaparak haftada 57saat çalıştığını, 12 saat fazla mesai yapıldığını kabul etmiş, hafta tatilleri ve 2011 yılının son dönemindeki raporlu olduğu dönemleri dışlanmış, davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalışmaları ve kullandığı yıllık izin süreleri dışlanmamıştır.
Mahkemece davacının fazla çalışma ücretinin işçinin fiilen çalıştığı günler itibariyle hesaplanması gerekirken yukarıda yazılı şekilde davacının çalışmadığının anlaşıldığı günler için de fazla mesai hesabı yapılması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 08.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.