8. Hukuk Dairesi 2014/18626 E. , 2016/354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı ve Ziynet Alacağı
... ile ... aralarındaki katılma alacağı ve ziynet alacağı davasının kabulüne dair... Aile Mahkemesi"nden verilen 19.02.2014 gün ve 349/101 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, evlilik birliği içinde edinilen taşınmaz nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.000,00 TL katılma alacağı ile ziynet eşyası nedeniyle 1.000,00 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 26.11.2013 tarihli dilekeçesi ile talep miktarını artırarak, toplam 27.945,40 TL talep etmiştir.
Davalı, taşınmazın kişsel mal olduğu, davacının ziynet eşyalarını evden giderken götürdüğünü iddia ederek açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın edinilmiş mal olduğu, borcunun devam ettiği, evlilik birliği içinde ödenen miktaraın 1/2"si olan 13.446,75 TL ve ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iade olmadığı takdirde 1.625,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından katılma alacağının miktarı ve vekalet ücreti yönünden, davalı vekili tarafından ise ziynet eşyaları yönünden temyiz edilmiştir.
1. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre; davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi kapsamında artık değere katılma alacağı ile ziynet alacağı taleplerine ilişkindir.
Tasfiyeye konu taşınmazın, bedelinin tamamının ya da bir kısmının kredi ile karşılanması durumunda, kredi veren kuruluşa yapılan geri ödemelerin isabet ettiği dönem, miktarı ve taksit sayısından hareketle, mal rejiminin tasfiyesi sonucunda eşlerin alacak miktarları belirlenir. 4721 sayılı TMK"nun 202/1.maddesi gereğince edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde yapılan ödemelerde, eşler lehine değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak hakları doğabilecektir. Kredi borcu ödemelerinin bir kısmının mal rejiminin devamı süresince, bir kısmının da daha sonraki tarihlerde yapılmasında, mal rejiminin geçerli olduğu dönemin sonrasına sarkan ödemeler, dava konusu taşınmazın borcu kabul edilerek tasfiye gerçekleştirilir.
Yukarıda açıklandığı gibi iki döneme yayılan kredi borcu ödeme tablosu mevcut olduğunda; öncelikle, mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için
nmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunur. Sonra bulunan bu kredi borç oranının, taşınmazın toplam satın alım bedeli karşısındaki oranına dönüşümü gerçekleştirilir. Tespit edilen bu oranın, taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla borç miktarı belirlenir. Bu ilke ve esaslara göre saptanan taşınmazın borç miktarı, tasfiye tarihindeki sürüm değerinden düşüldükten sonra kalan miktar, değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacağı hesaplamasında göz önünde bulundurulur.
Buna göre; öncelikle, tasfiyeye konu taşınmazın satın alma bedeli, bunun kredi ile ve varsa kredi dışında eşlerin kendi imkanları ile karşıladıkları miktarlar ve oranları ile tasfiye (karara en yakın) tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ayrı ayrı belirlenmelidir.
Açıklamalar doğrultusunda hesaplama yapılabilmesi için, iddia ve savunma çerçevesinde, taşınmazın satın alınmasına ilişkin akit tablosuyla birlikte tapu kaydı, kredi sözleşmesi ve kredi borcu ödeme tablosu dahil finans kuruluşu kayıtları, ihtiyaç duyulması halinde eşlerin malın alınmasında katkı olarak kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıklarına ilişkin sair belgeler bulundukları yerlerden getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır. Uyuşmazlığın çözümünde kullanılabilecek belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülürse konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden oluşan kurulundan da yardım alınmalıdır.
Somut olaya gelince; eşler, 22.10.1996 tarihinde evlenmiş, 14.04.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe (14.04.2009) kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı Yasa"nın 10, TMK 202.m). Tasfiyeye konu..... Projesi C1-12 Blok.. nolu bağımsız bölüm, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 13.09.2006 tarihinde satın alınarak, davalı eş adına tescil edilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
Mahkemece, yukarda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca; kredi taksit ödemelerinin mal rejiminin sona erdiği tarihte henüz vadesi gelmediği için ödenmemiş kredi borç miktarının, toplam kredi borcuna oranı bulunduktan sonra, bulunan bu kredi borç oranı ile , dava konusu taşınmaz için mal rejiminin geçerli olduğu dönemde ödenen peşinat miktarının taşınmazın satın alındığı tarihteki oranlaması yapıldıktan sonra bu oranın taşınmazın tasfiye tarihindeki (karara en yakın) sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmasıyla bulunacak alacak miktarı belirlenmesi için gerektiğinde yeni bilirkişi incelemesi yaptırılarak gerçekleşecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken; mal rejimin geçerli olduğu dönemde ödenen peşinat ve kredi aidat ödemelerin oranlama yapılmadan 1/2"sine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeplerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; yukarda 1. bentte gösterilen sebeplerle davalının tüm, davacının 2. bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, ve taraflarca HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 230,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya ayrı ayrı iadesine, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.