10. Hukuk Dairesi 2014/22221 E. , 2014/24381 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İnebolu Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 24.06.2014
No : 2012/226-2014/368
Dava, yersiz ödenen yaşlılık aylıklarının istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma üzerine, ilâmında belirtildiği gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Davalıya, 506 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresi, 2147 ve 3201 sayılı Yasalara göre borçlanılan süreler gözetilerek, 01.01.1991 tarihinden itibaren bağlanan yaşlılık aylığı, yurda kesin dönüş yapılmadığı belirtilerek, başlangıçtan itibaren iptal edilip, 01.01.1991 – 18.03.2007 tarihleri arasında ödenen 35.189,80 TL yersiz ödeme borç çıkarılıp, her bir aylığın ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile istirdadı istenilmiştir. Kesinleşen tespit davasında, davalı sigortalının 01.01.1991 - 01.03.2006 tarihleri arası dönemde, 506 ve 2147 sayılı Yasalara tabi sigortalılık süreleriyle, 01.03.2006 tarihinden itibaren de 3201 sayılı yasaya göre borçlanılan süre katılarak hesaplanacak yaşlılık aylığına hak kazandığı belirtilmiştir. Bu durumda davalıya yapılan yaşlılık aylıklarından 01.03.2006 öncesinde sadece 3201 sayılı Yasa gereği borçlanılan süreye isabet eden kısım yersiz ödeme sayılacaktır. Davalının da biriken aylıklarının bulunduğu görülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel sağlık Sigortası Kanununun, yersiz ödemelerin geri alınmasını düzenleyen 96. maddesine göre, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.
Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır. Bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanır.
Yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yurda kesin dönüş yapmamış olan davalının iyiniyetli olduğundan bahsedilemeyecek olup, yersiz ödemelerin anılan Kanun maddesinin “a” bendine göre hesaplanması gerekirken, mahkemece “b” bendine göre mahsup yapılacağının belirtilmesi isabetsizdir.
Yine, Kurum yazılarından, mahsuplaşma sonucu bakiye biriken aylıkların davalıya toplu şekilde ödeme yapıldığı gibi, farklı bir hesaplama ile de Kurumun kalan alacağının aylıklardan kesinti yoluyla tahsil edildiğine ilişkin çelişkili işlemlerin bulunduğu görülmüştür.
Mahkemece, hatalı işlemin 2007 yılı Mart ayında tespit edildiği gözetilerek davalıya 1997 yılı Mart ayı ila 2007 yılı Mart ayı arasında 3201 sayılı Yasa gereği borçlanılan süre nedeniyle fazladan ödenen aylıklar aylar itibarıyla ve ayrıca toplam olarak bildirilmesi Kurumdan istenilmeli; yine, davalının önce kesinleşen tespit davası nedeniyle bağlanan yaşlılık aylıkları aylar itibarıyla ve toplamı belirtilmek üzere bildirilmesi Kurum’dan istenilmeli; en eski aylıktan başlanarak aylık asılları mahsup yapılmalı, mahsup sonucu Kurumun bakiye alacağı kalırsa ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizle tahsiline karar verilmeli; davalının biriken aylıklarının fazla olması durumunda Kurumun alacağı bulunmayacağı gözetilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
2- Taraflar lehine avukatlık ücreti belirlenirken mahsuplaşmanın yargılama aşamasında yapıldığı gözetilerek, Kurumun alacaklı çıkması durumunda Kurum aleyhine vekalet ücreti verilemeyeceğine ilişkin mahkemenin yaklaşımı yerinde olup, Kurumun biriken aylıklar nedeniyle borçlu çıkması durumunda davalı lehine vekalet ücreti mahsuplaşma sonucu kalan bakiye aylık miktarı esas alınarak belirlenmelidir.
Mahkemenin yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 19.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.