
Esas No: 2021/6708
Karar No: 2022/523
Karar Tarihi: 09.02.2022
Danıştay 10. Daire 2021/6708 Esas 2022/523 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/6708 E. , 2022/523 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/6708
Karar No : 2022/523
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Manisa ili, … ilçesi ... Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı emrinde askerlik görevini yapmakta iken 11/03/2019 tarihinde yapılan içtima sırasında dengesini kaybederek yere düşmesi sonucu %32 oranında engelli hale gelen davacı tarafından, olay nedeniyle uğranılan zararların karşılığı olarak, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 100.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 523.671,82 TL) maddi, 400.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 923.671,82 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının askerlik yükümlüğü sırasında yaşadığı kaza sonrası oluşan iş gücü (efor) kaybı nedeniyle uğradığı zararın tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 06/02/2021 havale tarihli bilirkişi raporunda davacının iş gücü kaybı nedeniyle uğradığı zararın 523.671,82 TL olduğu yönünde görüş bildirilmesine karşın davacıya askerlik görevinin ifası sırasında meydana gelen olay nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunun 45. ve 56. maddeleri uyarınca vazife malullüğü maaşı bağlandığı, aynı Kanunun ek 79. maddesi uyarınca ek ödeme yapıldığı, bağlanan bu maaş ile yapılan ek ödemenin herhangi bir prim karşılığı olmadığı, bu olaydan kaynaklanan zararının ifası niteliğinde ve SGK tarafından Hazineden tahsil (rücu) edilebilir nitelikte olduğu göz önünde bulundurularak, davacının hesaplanan maddi zararın maaş ödemesi ile karşılanmış olacağı, dolayısıyla davacının davalı idarece tazmini gereken "gerçek zararının" bulunmadığı gerekçesiyle davacının maddi tazminat isteminin reddine, davacının manevi tazminat isteminin ise; davacının gördüğü tedaviler nedeniyle duyduğu acının kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatı davacının başvuru dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 18/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin talepler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesince; tarafların istinaf başvurularına konu ... İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca tarafların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, olay nedeniyle kendisine bağlanan vazife malullüğü aylığının kendisinin iş gücü kaybı nedeniyle uğradığı maddi zararından mahsup edilmemesi gerektiği, hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğu; davalı idare tarafından, Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğu, kararın maddi tazminatın tamamının reddi nedeniyle hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısmının hatalı olduğu ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMASI : Taraflarca temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının manevi tazminata ilişkin kısmının onanmasına, maddi tazminatın reddine ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının Manisa ili, … ilçesi ...Jandarma Komutanlığı Eğitim Alay Komutanlığı emrinde askerlik görevini yapmakta iken 11/03/2019 tarihinde sabah içtiması sırasında ani baş dönmesi sonucu düşerek yaralandığı, Bingöl Devlet Hastanesince düzenlenen … tarih ve … sayılı sağlık kurulu raporunda 'travmatik optik nöropati' tanısı alması üzerine terhis edildiği, akabinde sol gözünde meydana gelen travmatik optik nöropati nedeniyle %32 oranında engelli hale geldiğinin Şırnak Devlet Hastanesince düzenlenen 30/05/2019 tarihli sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi üzerine, olay nedeniyle uğradığı zararların idarenin kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmin edilmesi istemiyle 18/09/2019 tarihinde davalı idareye başvurduğu, başvurusunun zımnen reddi üzerine bakılan davayı açtığı görülmektedir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Kusursuz sorumluluk, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Bu bağlamda, kamu görevlilerinin görevini yaparken, görevi nedeniyle uğramış olduğu zararların da kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49. maddesinde, "Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür."; "Bedensel Zarar" başlıklı 54. maddesinde, "Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4.Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar." hükmü; "Belirlenmesi" başlıklı 55. maddesinde, "Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.
Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.
5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 56. maddesinde, "Muvazzaf, yedek ve gönüllü erlerin silah altında bulundukları esnada veya celp ve terhislerinde (Serbest sevkler dahil) sevkleri sırasında, yedek subay ve yedek astsubay okulu öğrencilerinin gerek okulda, gerek okuldan evvelki hazırlık kıtasında vazife malulü olmaları halinde, kendilerine, öğrenim durumlarına göre, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36 ncı maddesinde tespit edilen giriş derece ve kademe tutarlarının, daha önce Devlet Memuriyetinde bulunmuş olanlardan kazanılmış hak aylıkları veya emekli keseneğine esas aylıkları, sözü edilen giriş derece ve kademe tutarının üzerinde olanlara bu aylıkları emeklilik gösterge tablosunda karşılığı olan derece ve kademe tutarının,% 70'i üzerinden aylık bağlanır."; Ek 78. maddesinde, "Bu Kanunun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddelerine, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesine ve 2330 sayılı Kanuna veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre harp veya vazife malullüğü aylığı üzerinden aylık bağlananların bu aylıkları, aşağıdaki esaslar dahilinde yükseltilir.(...)Bu maddeye göre yapılan ödemeler her türlü vergi, resim ve harçtan müstesna olup, faturası karşılığında Hazineden tahsil edilir."; Ek 79. maddesinde, "Bu Kanunun 56 ncı maddesi ile mülga 45 inci ve 64 üncü maddeleri, 5510 sayılı Kanunun 47 nci maddesi, 2330 sayılı Kanun veya 2330 sayılı Kanun hükümleri uygulanarak aylık bağlanmasını gerektiren kanunlara göre harp veya vazife malullüğü aylığı üzerinden aylık bağlananlara, bu madde uyarınca ek ödeme verilir... Bu ödemeler T.C. Emekli Sandığı tarafından ödenmesini izleyen iki ay içinde faturası karşılığında Hazineden tahsil edilir." kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A) TEMYİZ İSTEMİNE KONU KARARIN, DAVACININ MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİNİN KISMEN KABULÜ, KISMEN REDDİNE İLİŞKİN KISMI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ:
Bölge İdare Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) TEMYİZ İSTEMİNE KONU KARARIN, DAVACININ MADDİ TAZMİNAT İSTEMİNİN REDDİNE İLİŞKİN KISMI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ:
Dosyanın incelenmesinden; davacının askerlik görevini ifası sırasında ani baş dönmesi sebebiyle dengesini kaybederek düştüğü, hakkında Adli Tıp ... İhtisas Kurulunca hazırlanan … tarih ve … sayılı raporda, sol göz dış tarafını vurması sonucu gelişen travmatik optik nöropatiye bağlı sol göz tam görme kaybı nedeniyle %32,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı yönünde görüş bildirildiği, bakılan davada malul olması nedeniyle uğradığı zararların karşılığı olarak 100.000,00 TL (miktar artırımıyla 523.671,82 TL) maddi tazminatın ödenmesine karar verilmesini istediği, dava ve temyiz dilekçelerinde davacının maddi tazminat isteminin gelir kaybı ve beden gücü kaybına bağlı olarak fazladan sarf edilen güç (efor) kaybı karşılığı uğranılan zarara yönelik olduğunun belirtildiği görülmektedir.
Bu durumda, davacının gelir kaybı ve güç kaybından doğan zararlarının ayrı ayrı incelenmesi gerekmektedir.
Davacının gelir kaybı zararının incelenmesi:
Bakılan davada, davacının maluliyet oranının %32,3 olduğu görülmektedir. Davacının maluliyet oranının %60'tan az olması nedeniyle çalışmaya devam edebileceği, ayrıca davacı tarafından gelir kaybına yönelik somut bir bilgi- belge sunulmadığı göz önünde bulundurulduğunda, davacının gelir kaybının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının güç (efor) kaybı zararının incelenmesi:
Tazminat hukukunda, çağın gereklerine uygun olarak geliştirilen içtihatlarla, kişinin kalıcı sakatlığı nedeniyle uğramış olduğu beden gücü kaybına bağlı olarak gelirinde ve dolayısıyla mal varlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi "güç (efor) kaybı tazminatı" olarak adlandırılan tazminatın ödenmesi gerektiği kabul edilmiştir. Beden gücü kaybına uğrayan kişinin günlük yaşamını ve çalışma hayatını sürdürebilmesi için zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarf ettiği gerçeğinden hareket edilerek zararı, bir anlamda, bu "fazladan sarf edilen gücün" oluşturduğu esası benimsenmiştir. Bu doğrultuda, idari faaliyetlerin neden ve etkisiyle kamu görevlilerinin veya diğer kişilerin güç (efor) kaybına dayanan maddi zararının idare hukukunun ilke ve kuralları uyarınca idarece tazmin edilmesi gerektiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının (patrimuanın) aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan toplam zarar olup; bedensel nitelikteki maddi zarar ise, kişinin sağlığına kavuşmak için yaptığı tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalması ya da yok olması nedeniyle elde edeceği gelirde ve gücünde meydana gelen azalmayı ifade etmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacının dava konusu olay nedeniyle % 32,3 oranında bedensel güç kaybına uğradığı, bu nedenle günlük yaşamını ve çalışma hayatını emsallerine ve eskiye nazaran daha fazla güç (efor) sarf ederek sürdürmek zorunda kalması nedeniyle maddi zararının bulunduğu açık olup, davacının güç (efor) kaybından doğan zararı;
Aktif dönemde, zarara uğranılan tarihten itibaren içtihadi emeklilik yaşı kabul edilen 60 yaşın sonuna kadar asgari geçim indirimi (AGİ) dahil net asgari ücrete (2022 yılına kadar AGİ dahil, 2022 yılından sonra AGİ hariç olmak üzere) çalışma gücü kaybı olan % 32,3 oranının uygulanması; pasif dönemde ise, davacının 60 yaşını ikmalinden TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenen muhtemel yaşam süresinin sonuna kadar geçecek süre için -bir çalışmanın karşılığı olmaması nedeniyle- AGİ hariç net asgari ücrete yine çalışma gücü kaybı oranının uygulanması suretiyle ortaya çıkacak miktarların toplanması suretiyle hesaplanmalıdır.
Söz konusu hesaplamada, gelecek yılların asgari ücretlerinin bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihte bilinen net asgari ücret miktarının her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle belirlenmesi gerekmektedir.
Ayrıca yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden, askerlik görevi sırasında yaşanılan olay nedeniyle davacıya 5434 sayılı Kanunun 56. maddesi uyarınca bağlanan maluliyet aylığı ile Ek 79. maddesi uyarınca yapılacak ek ödemelerin; prim karşılığı yapılmadığı, gerek maluliyet aylığı, gerekse ek ödemenin ödemeyi yapan kurum tarafından faturası karşılığında Hazineden tahsil edildiği, bu nedenle bağlanan aylık ve yapılan ek ödemenin "rücuya tabi bir sosyal güvenlik ödemesi" niteliğinde olduğu anlaşıldığından, Mahkemece, yapılan ve yapılacak bahse konu ödemelerin olay nedeniyle davacıya sağlanan "yarar" kapsamında kabul edilmesi suretiyle ilgilinin zararından indirilerek yapılacak denkleştirme sonucu ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, Bölge İdare Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacının efor (güç) kaybından kaynaklanan maddi zararının bilirkişi marifetiyle hesaplanarak yeniden bir karar verilmesi gerekmekte olup, Bölge İdare Mahkemesi kararının, İdare Mahkemesi kararının maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine dair kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, davalı idarece reddedilen maddi tazminat istemi yönünden idareleri lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekirken, sehven davacı lehine hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de; Mahkemece iş bu bozma kararına uyulması üzerine vekalet ücreti yönünden de yeniden karar verileceğinden, anılan temyiz istemi bu aşamada incelenmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, davalı idarenin temyiz isteminin REDDİNE,
2. …. İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak taraflarca yapılan istinaf başvurularının reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 09/02/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.