
Esas No: 2021/5126
Karar No: 2022/283
Karar Tarihi: 08.02.2022
Danıştay 13. Daire 2021/5126 Esas 2022/283 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 13. Daire Başkanlığı 2021/5126 E. , 2022/283 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/5126
Karar No:2022/283
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Fonu (...)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ... Bankası A.Ş.
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı bankaya gönderilen, Aralık 2006-Eylül 2012 yılları arasında yirmi dört prim dönemine ilişkin toplam 11.720.865,00-TL tasarruf mevduatı sigorta prim farkının ödenmesinin istenilmesine ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlemin iptali ve faiziyle birlikte ödenen 20.997.309,99-TL'nin iadesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce, Dairemizin 29/09/2020 tarih ve E:2015/2830 K:2020/2306 sayılı bozma kararına uyularak verilen kararda; davacı Banka nezdinde BDDK tarafından yapılan denetim sonucu düzenlenen Aralık 2006-Eylül 2007 dönemine ilişkin 06/07/2012 tarih ve 14/11/2012 tarihli raporlar ile Ocak 2008-Eylül 2012 dönemine ilişkin 23/01/2012 ve 06/07/2012 tarihli raporların Fona gönderildiği, raporlarda, gerçek kişilerin ticari işletmelerine ilişkin hesaplar hariç olmak üzere, eksik tasarruf mevduatı sigorta primlerinin belirlendiği, Bankanın sunduğu belgelerdeki eksiklik ve Bankadaki sistemin yapısından kaynaklanan sorunlar nedeniyle gerçek kişilerin ticari işletmelerine ilişkin sigorta matrahı ve priminin hesaplanamadığı, gerçek kişilere ait olan hesaplardaki herhangi bir ticari işletmeye ait olduğu ibraz ve ispat edilemeyen işlemlerin belirlenmesi ve bu nedenle eksik ödenen prim tutarının hesaplanması için davacı Bankaya 04/01/2013 tarihine kadar süre verildiği, bankaca bunun üzerine sunulan yazı ve eklerinde belirtilen eksikliklerin tamamlanmaması üzerine 28/03/2013 tarihli yazı ile eksiklikler ve açıklanması gereken hususlar belirtilerek bu hususların açıklanması için davacı Bankaya 05/04/2013 tarihine kadar süre verildiği, davacı Bankaca 08/04/2013 tarihli yazı ile konu hakkında açıklamalarda bulunulmasının akabinde BDDK denetim ekibince düzenlenen 06/06/2013 tarihli raporda; defaatle davacı Bankadan gerçek kişilerin ticari işletmelerine ilişkin bazı bilgi ve belgeler istenmesine rağmen bu belgelerin ısrarla sunulmadığı, bu nedenle Bankada ticari işleme konu edildiği ispat edilemeyen gerçek kişilerin ticari işletmelerine ait bütün mevduat hesaplarının tasarruf mevduatı olarak değerlendirilmesi gerektiği, nitekim Bankaca ibrazı istenen belgelerin sunulmaması ve Bankada müşterilerden beyan alınma uygulamasının bulunmamasının bu durumu zorunlu kıldığı, bu durumda Banka tarafından yeni metodolojiye uygun olarak yapılan hesaplamaların BDDK ile paylaşılması sonrasında prim farkı tutarlarının belirleneceği hususlarına yer verildiği, ardından düzenlenen 13/11/2013 tarihli ek raporda; denetim ekibinin yazılı taleplerinin Banka tarafından çeşitli gerekçeler ileri sürülerek yerine getirilmemesi nedeniyle bilgi işlem sistemi ve ilgili veri tabanında yer alan bilgilerin tetkikinde 5.186.759,00-TL, 2.693185,00-USD ve 1.727.629,00-Euro eksik prim ödemesi bulunduğu hususlarına yer verilmesi üzerine söz konusu meblağın TL karşılığından, 2006-2007 dönemleri için ödenen 888.247,21-TL'nin düşülmesinin ardından kalan 11.720.865,00-TL'nin ödenmesinin 14/12/2014 tarih ve 111 sayılı yazıyla istenmesi üzerine, anılan işlemin iptali ve faiziyle birlikte ödenen 20.997.309,99 TL'nin iadesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı; ticari işlemlere konu olan tasarruf mevduatı hesaplarının prime esas matrahın tespitinde dikkate alınmaması gerektiği hâlde, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu denetim elemanlarınca hazırlanan mütalaada, gerçek kişi ticari müşteri olarak sisteme tanımlanan şahısların tüm mevduat hesaplarının tasarruf saikiyle tutulduğu kabul edilerek hesaplama yapıldığı, bu nedenle, prime esas alınan matrah içerisinde yer alan ticari nitelikteki mevduatın tespit edilerek, bu miktarın düşülmesi suretiyle hesaplama yapılarak prim talep edilmesi gerekirken, ayrım yapılmaksızın gerçek kişi ticari müşterilerin tüm mevduat hesapları esas alınmak suretiyle prim hesaplanarak davacı Banka'dan talep edilmesine yönelik dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline, faiziyle birlikte ödenen 20.997.309,99-TL'nin davalı idare tarafından davacıya iadesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, sigorta prim matrahını oluşturan tutarların doğruluğunun Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nca yapılan denetimlerle tespit edilerek inceleme neticesinde hazırlanan raporların gerekli işlemler yapılmak üzere Fon'a gönderildiği, sigorta priminin hesabında esas alınacak mudi hesaplarından hangisinin gerçek kişi tasarruf mevduatı, hangisinin ticari mevduat olduğu ayrımını yapmanın bankanın görevinde olduğu, bankaların basiretli tacir gibi davranmaları gerektiği, Fon'un üstlendiği kamusal görevi eksiksiz yerine getirmekle yükümlü olduğu, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, dava konusu işleme dayanak alınan raporları hazırlayan murakıpların tamamının Fethullahçı Terör Örgütü ile iltisakı ve irtibatı nedeniyle BDDK ile ilişiğinin kesildiği, bu kişiler tarafından düzenlenen raporların dikkate alınamayacağı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davalının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali ve faiziyle birlikte ödenen 20.997.309,99-TL'nin davalı idare tarafından davacıya iadesi yolundaki ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un Geçici 8. maddesi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (on beş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 08/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.