8. Hukuk Dairesi 2015/23648 E. , 2016/1170 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat
... ile ... ve ... aralarındaki muhdesatın tespiti davasının reddine dair....e Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 06.10.2010 gün ve 178/290 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... 140 ada 1 parsel üzerindeki 1 katlı evin kendisi tarafından yapıldığını ileri sürerek, muhdesatın adına tespitini istemiştir.
Davalı ... davaya bir itirazı bulunmadığını bildirmiş, diğer davalı yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, muhdesatın arza tabi olması nedeniyle tespiti istenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava;muhdesat tespiti isteğine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup(TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; ortaklığın giderilmesi davası, kamulaştırma veya kentsel dönüşüm uygulamasının bulunduğu iddia ve ispat edilmemiştir. Davanın güncel hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru değilse de ret kararı sonucu itibariyle doğru görüldüğünden bu husus ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibarı ile doğru bulunan hükmün açıklanan nedenlerle ONANMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı 27.70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,50 TL"nin temyiz eden davacıdan a lınmasına, 26.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.