Abaküs Yazılım
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2020/489
Karar No: 2021/256
Karar Tarihi: 14.04.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/489 Esas 2021/256 Karar Sayılı İlamı

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas - Karar No: 2020/489 Esas - 2021/256
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2020/489
KARAR NO : 2021/256

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 17/09/2020
KARAR TARİHİ : 14/04/2021
K.YAZIM TARİHİ : 27/04/2021

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Ankara Sanayi Odası 2. ve 3. OSB'de bulunan ... numaralı parselin 03.01.2003 tarihinde müvekkili şirkete tahsis edildiğini ve tahsis tarihinden bu yana şirkete ait olduğunu, tahsis bedellerini eksiksiz ödediğini ve usule aykırı işleminin olmadığını, 15.01.2020 talihinde ise tahsis edilen parselde OSB Uygulama Yönetmeliğinin 60 ncı maddesi doğrultusunda, tahsis tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde gerçekleştireceği yapıya ait projeleri OSB'ye tasdik ettirerek yapı ruhsatının alınmadığı ve yapı ruhsatının alındığı tarihten itibaren 2 yıl içinde ise iş yeri açma ve çahşma ruhsatının alınmadığı ileri sürülerek bu eksikliklerin tamamlanması amacıyla 15.01.2020 tarih ve 01/001-31 sayılı yazının müvekkile tebliğ edildiğini, yazının tebliğinin ardından şirketçe yapı ruhsatı alınması için çalışmalara başlandığını, buna karşın 19.06.2020 tarihinde 01/001-698 sayılı yazı ile tahsis işleminin iptaline karar verildiğini, 15.01.2020 tarihli uyarıdan sadece 5 ay sonra yapılan bu iptal işleminin kötü niyetli olduğunu, tahsis yılı 2003'ten bu yana OSB uygulama Yönetmeliği'nin 60 ncı maddesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesi için davalı tarafından herhangi bir talepte bulunulmadığını ve süreler geçmiş olmasına rağmen bir işlem yapılmadığını, aradan geçen 17 yıl sonra yalnızca bu gerekçe ileri sürülerek tahsis işleminin iptal edilmesinin davalının keyfi davrandığını ve kötü niyetli olduğunu ortaya koyduğunu,../...
e-imza e-imza e-imza e-imza

.../...davalının, gerek Yönetmeliğin geçici 6 ncı maddesi hükmü ve gerekse Yargıtay içtihatlarına göre, Yönetmeliğin revize edilerek yeniden yürürlüğe girdiği dönemlerde eksik işlerin tamamlanması için bilgilendirmede bulunması gerektiğini, fakat böyle bir bilgilendirmede bulunulmadığını, 15.01.2020 tarihinden sonra 5 aylık sürede yapının tamamlanmasının ve ruhsatının alınmasının mümkün olmadığını, bu dönemin pandemi sürecine denk gelmesinin yükümlülüklerin yerine getirilmesini imkânsızlaştırdığını, diğer taraftan dava konusu kararda hüküm altına alınan iade edilecek bedelin de eksik hesaplandığını, ileriye dönük bu denli büyük bir yatırımın müvekkilinin elinden alınmak istendiğini, bu nedenle telafisi güç zararlara yol açmaması için ilgili parselin üçüncü şahıslara tahsis edilmesi halinde hakkın elde edilmesi imkansız hale geleceğinden 19.06.2020 tarih 01/001-698 sayılı, arsa tahsis işleminin iptali kararının tedbiren durdurulmasına, davanın kabulü ile iptal kararının kaldırılmasına ve ... numaralı parselin davacı şirket adına tescil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı, tacir vasfına haiz olmadığından ve taraflar arasında ticari ilişkin bulunmadığından dosyanın görevsiz mahkemede açıldığını, davacının tahsis işleminin 4562 sayılı OSB Kanunu ve OSB Uygulama Yönetmeliğinin 60 ıncı maddesi uyarınca feshedildiğini, söz konusu düzenlemeye göre yapı ruhsatı alma sürelerinin ancak mücbir sebeplerin varlığı halinde altı ayı geçmemek üzere uzatılabileceğini, davacı firmaya sanayi parselinin 03.01.2003 tarihinde tahsis edildiğini, 17 yıllık sürede davacının taşınmazda yatırıma başlamadığı gibi projelerini dahi hazırlatarak Bölgeye sunmadığını ve makul sürenin çoktan aşıldığını, davacının durumunun dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, OSB'lerin kuruluş amacının yatırımı teşvik etmek ve sanayicilerin üretim ve işletme aşamasında yaşadığı sorunların çözümüne katkıda bulunmak olduğunu, bu nedenle sanayicilere tahsis edilen taşınmazın OSB dışındaki taşınmaz gibi değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, belli süreler içerisinde projenin onaylanarak yapı ruhsatının alınması, inşaatın belirli süreler içerisinde bitirilerek üretime başlanmasının gerekli olduğunu, aksi takdirde, arsa tahsis işleminin iptal sebebi olduğunu, bölgenin Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının görüş ve raporları, bütçe çalışmaları doğrultusunda yapı ruhsatı almayan tüm katılımcılann tahsislerini iptal etme yönünde adımlar attığını, yalnızca davacıya ilişkin tahsis işleminin iptali ile ilgili müteşebbis heyet kararında dahi 11 tane arsa tahsis iptali işlemi olduğunu, arsa rantını ve spekülasyonunu önlemenin OSB'lere getirilmiş bir yükümlülük olduğunu, konu ile ilgili Bakanlık tarafından da 08.05.2015, 30.05.2016, 14.11.2016 ve 22.03.2017 tarihlerinde yazılmış uyarı yazıları bulunduğunu, müvekkilinin Bölgenin mevzuat değişikliklerini davacıya bildirme zorunluluğu bulunmadığını, kaldı ki davacının taşınmazı tahsis hakkını aldığı tarihte de OSB mevzuatında belirli süre içerisinde inşaatını tamamlayarak üretime geçme yükümlülüğünün olduğunu, tahsis iptalinde iade edilmesi gereken bedellerin yine mevzuat (OSB Kanun ve Yönetmeliği) uyarınca hesaplandığını, tapu tescil talebi ile tahsisisin mi tescilinin, yoksa tapu devrinin mi talep edildiğinin tam olarak anlaşılamadığını, tahsisin, şartların gerçekleşmesi halinde tapunun devredilmesine ilişkin satış vaadini içerdiğini, tapunun devredil e bilmesi için Yönetmeliğin 58 nci maddesinde ön görülen şartların gerçekleşmesi gerektiğini, oysa davacı katılımcının taşınmaz üzerinde hiçbir işlem yapmadığını, bu gecikme ile ilgili makul bir sebep de bildirmediğini, mahkememizin emsal nitelikli 2018/776, 2017/516 ve 2018/296 esas sayılı dosyalarda da tahsis iptaline ilişkin kararların iptalinin talep edildiğini ve reddine karar verildiğini, bu dosyaların da emsal olarak değerlendirilmesini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER : Davalı Ankara Sanayi Odası 2.ve 3. Organize Sanayi Bölgesinin 15/01/2020 tarih 01/001-31 sayılı arsa tahsis iptali hakkında bilgilendirme yazısı, 19/06/2020 tarih 01/001-698 sayılı tahsis iptali kararı, ... ada ... parsel sayılı taşınmaza ilişkin arsa tahsis dosyası, 26/01/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile tüm dosya kapsamı.
e-imza e-imza e-imza e-imza

GEREKÇE :Dava, davalı Ankara Sanayi Odası 2.ve 3.Organize Sanayi Bölgesi tarafından verilen 19/06/2020 tarih 01/001-698 sayılı arsa tahsis iptali işleminin kaldırılması ve tahsise konu ... numaralı parselin davacı ... AŞ adına tescili istemine ilişkindir.
Davaya konu ihtilaf, OSB Yönetimi tarafından davacıya yapılan tahsisin iptali işleminin iptali ile arsa tahsisine ilişkin kararın iptalini gerektirecek şartların bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun (OSBK) 3. maddesinin b bendinde yapılan tanıma göre "Organize Sanayi Bölgeleri (OSB); sanayinin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, çarpık sanayileşme ve çevre sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla; sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dahilinde gerekli idari, sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık alanları, teknoloji geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve bu Kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgelerini,.." ifade eder.
4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 6. maddesinde, Organize Sanayi Bölgelerinin organları, belirtilmiş olup, bunlar; müteşebbis heyet (işletme aşamasında genel kurul), yönetim kurulu, denetim kurulu ve bölge müdürlüğü’dür.
Müteşebbis heyetin niteliği ise, aynı kanununun 7. maddesinde açıklanmıştır. Yasa hükmüne göre müteşebbis heyet; Organize Sanayi Bölgelerinin oluşumuna katılan kurum ve kuruluşların yetkili organlarınca, mensupları arasından tespit edilecek üyelerden oluşur. Müteşebbis heyet, Organize Sanayi Bölgelerinin kuruluş amacını gerçekleştirmek için gerekli kararları ve tedbirleri almak, yer seçimi raporunda belirtilen hususları yerine getirmek, kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemelerle verilen görevleri yapmak, yönetim ve denetim kurulu çalışmalarını ve hesaplarını ibra etmek, Organize Sanayi Bölgelerine ait para ve diğer kaynakları kuruluş amacına uygun kullanmakla yükümlü ve görevlidir.
Müteşebbis heyetin 4562 Sayılı Kanunda bir organ olarak yer alması ile yukarıda açıklanan ve ancak bir genel kurulun tasarrufta bulunabileceği görevleri yapmaya yetkili olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, müteşebbis heyetin aldığı kararların genel kurul kararı niteliğinde olduğu ve bu kararlar aleyhine genel kurul kararlarında olduğu gibi iptal davası açılabileceği kabul edilmiştir.
4562 Sayılı OSBK’nun 25. maddesini 5. fıkrası aynen; “Genel kurulun teşkilini müteakip bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, OSB'lerin organları ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerin organları ile ilgili hükümleri kıyasen uygulanır” hükmünü içermektedir.
Anonim şirketlerin genel kurul kararlarının iptaline ilişkin 6102 Sayılı Yasanın 445/(1) maddesinde; “446. maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler” düzenlemesini içermektedir.
Yargıtay HGK’nun 2013/4-329 Esas, 2014/147 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere müteşebbis heyetin aldığı kararların genel kurul kararı niteliğinde olduğu ve bu kararlar aleyhine genel kurul kararlarında olduğu gibi iptal davası açılabileceği anlaşılmıştır.4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 25. maddesini 5. fıkrası aynen; “Genel kurulun teşkilini müteakip bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı../...
e-imza e-imza e-imza e-imza

.../...takdirde, OSB'lerin organları ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerin organları ile ilgili hükümleri kıyasen uygulanır” hükmünü içermektedir.
Anonim şirketlerin genel kurul kararlarının iptaline ilişkin 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 381. maddesini 1. fıkrası aynen; “Aşağıda yazılı kimseler, kanun veya esas mukavele hükümlerine ve bilhassa afaki iyi niyet esaslarına aykırı olan umumi heyet kararları aleyhine, tarihlerinden itibaren üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye müracaatla iptal davası açabilirler” düzenlemesini içermektedir. Yasa metninden açıkça anlaşılacağı üzere 6762 sayılı TTK’nun genel kurul kararlarının iptali için öngördüğü süre üç aydır. 6102 sayılı TTK’nun 445. maddesinde de aynı süre korunmuştur. Bu itibarla davaya Asliye Ticaret Mahkemesi bakmakla görevlidir.
Bilindiği üzere ülkemizde 1960'lı yıllardan beri planlı kalkınma hedefi doğrultusunda kurulan OSB'ler, yasal mevzuatı olmadan 1980'li yıllara kadar devam etmiş, mevzuat boşluğunu gidermek amacı ile 31.01.1982 tarihli 17591 sayılı Resmi Gazetede "Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Fonlar Yönetmeliği" yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu arada 3143 Sayılı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile de Organize Sanayi Bölgelerinde koordineyi sağlama görevi anılan Bakanlığa verilmiştir. 2000'li yıllara kadar, tüzel kişiliği olmayan bu kuruluşların iş ve işlemleri, valiliklerin, belediyelerin, ticaret ve sanayi odalarının öncülüğünde Sanayi ve Ticaret Bakanlığının onayı ile oluşturulan müteşebbis heyetler/yönetimler tarafından yürütülmüştür.
Uzun süreçte yaşanan pek çok sorunun gündeme gelmesini takiben, 15.04.2000 tarihli, 24025 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4562 sayılı "Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu" ile OSB'ler yasal statüye ve özel hukuk tüzel kişiliğine kavuşturulmuştur. OSB'ler diğer bilindik tüzel kişilerden farklı, kendine özgü bir nitelik taşımaktadır. Bu nedenle, örneğin imar planı yapma, firmaların projelerini onaylama gibi yetkiler, arsa tahsis ve iptal yetkileri verilmiş, özel hukuk tüzel kişiliği olduğu halde kamusal yetkilerle donatılmıştır.
Organize Sanayi Bölgeleri, öncelikle, 4562 sayılı yasa ve anılan yasanın 27 nci maddesine dayanılarak hazırlanan ve ilk olarak 01.04.2002 tarihli 24713 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği" hükümlerine tabidir. Anılan yönetmelikte daha sonra köklü değişiklikler yapılmış ve 22.08.2009 tarihli, 27327 sayılı Resmi gazetede yeniden Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği yayımlanmıştır.
Gerek Kanunda ve gerekse Yönetmelikte zaman zaman değişiklikler yapılmış ve bu değişiklikler de Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. En son köklü değişiklik 02.02.2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmış, yeni yönetmeliğin 101 nci maddesi ile, 22/8/2009 tarihli ve 27327 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği yürürlükten kaldırılmıştır. Davacıya 2003 yılında tahsis yapıldığı dikkate alınırsa, arsa tahsisi, iptal veya iadesi, ödemelerinin geri verilmesi gibi ihtilaf konulannda 2000 yılında yürürlüğe giren yasa ile, 2002 yılında yürürlüğe giren yönetmelik hükümlerinin bu güne kadar dikkate alınması gerekir. Yani, iptalle ilgili şartların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesinde, sadece 2019 yılındaki son değişikliğin değil değinilen yasa ve yönetmelik hükümlerinin 2003 yılından beri içerdiği düzenlemeler dikkate alınmalıdır.
Dikkat edilecek olursa davacıya tahsis 2003 yılında yapılmış ve davacı şirket sanayi tesisi kurmayı taahhüt etmiştir. Ancak 17 yıllık zaman zarfında bu güne kadar davacı ... ada ... nolu parselde sanayi tesisi kurmaya dönük hiçbir işlem yapmamıştır.
02.02.2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve iptale gerekçe gösterilen yönetmeliğin "Arsa Tahsis iptali" başlıklı 60 ncı maddesinde; "(1) Tahsis edilen arsa ile ilgili olarak;
a) Tahsis tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde gerçekleştireceği yapıya ait projeleri OSB'ye tasdik ettirerek yapı ruhsatını almayan,
e-imza e-imza e-imza e-imza


b) Yapı ruhsatı aldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde iş yeri açma ve çalışma ruhsatını olmayan,
c) 25/11/2014 tarihli ve 29186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğine göre Gerekli Değildir" veya "ÇED Olumlu" karan olmayan, katılımcılara yapılan tahsis, yönetim kurulu tarafından iptal edilir.
(2)Makul sebeplerin varlığı halinde birinci fıkranın;
a) (a) bendinde belirtilen süre toplamda 6 ayı,
b) (b) bendinde belirtilen süre ise toplamda 2 yılı geçmemek üzere yönetim kurulu tarafından uzatılabilir,
(3) ikinci fıkranın (b) bendinde belirtilen sürede de inşaata başlanmış ve yapı kullanma izni alamamış katılımcılar için ise bu süre toplamdo 1 yılı geçmemek özere Bakanlık tarafından uzatılabilir.
(4) Bakanlığın, Avrupa Birliği ile birlikte yürüttüğü Katılım öncesi Mali Yardım Programı kapsamındaki projeler için yapılan arsa tahsislerinde, projenin program otoritesince desteklendiğinin her yıl proje yararlanıcısı tarafından belgelenmesi şartıyla birinci fıkranın (a) bendinde belirtilen süre, OSB tarafından uzatılır." hükümlerini içermektedir.
Daha önce, 22.08.2009 tarihinde yürürlüğe giren OSB Uygulama Yönetmeliğinin 108 nci maddesinde de benzer düzenlemeler yer almaktadır. Bu itibarla, Yönetmeliğin 2009 yılındaki yürürlük tarihi esas alınacak olursa, yönetmelikle belirlenen bir yıllık süre 22.08.2010 tarihinde sona ermiş, oysa davacı bu güne kadar tahsis edilen parselde hiçbir işlem yapmadığı gibi OSB yönetimine bir müracaatı da olmamıştır. Bahse konu parsel OSB alanında 2001 ve 2009 uncu caddelerin kesişim noktasında bulunmakta, parselin boş hali bilirkişi raporunun sonuna eklenen resim ve krokilerde de görülmektedir. Sadece 2019 yılında, geri dönüşüm tesisi kurmak için müracaat etmiş, bu talebi ise kurulmak istenen tesisisin OSB’lerde kurulamayacak tesislerden olduğu gerekçesi ile Bakanlık tarafından uygun bulunmamıştır.
2009 yılında uygulamaya konulan yönetmeliğin 108 nci maddesi dikkate alınırsa, parsel tahsis edilen katılımcıların yapı ruhsatı, ÇED raporu vb belgeleri almatanna ilişkin süreler ön görülmüş, bu sürelere uyulmaması halinde tahsisin iptal edileceği belirtilmiş ve böylece spekülatif amaçların önüne geçilmek istenmiştir.
Davacı, 2019 yılından önce yürürlükte olan Yönetmeliğin kendilerini bağlamayacağı gibi bir yaklaşım içindedir. Oysa arsa tahsisi sırasında 2003 yılında verilen taahhütname ile, o tarihte yürürlükte olan ve daha sonra yürürlüğe girecek düzenlemeleri de peşinen kabul etmiştir.
Yönetmeliğin "Arsa Tahsisinin iadesi veya iptali" başlıklı 62 nci maddesi:
"MADDE 62 -(1) Katılımcı, istediği zaman parsel tahsis İşleminden vazgeçebilir.
(2)Katılımcı, inşaatım süresinde ya da verilen ek süre içinde bitirmediği takdirde; temel atmış veya temel inşaatını bitirmiş olsa bile OSB, tahsisi iptale yetkilidir.
(3)Her iki durumda ödenecek arso bedeli; 56 ncı madde kapsamında, OSB tarafından parsel tahsis veya satış İşleminin gerçekleştiği tarihten itibaren, arsa tahsis iadesi veya iptali işleminden dolayı ödeme yapılacak tarihe kador, 213 sayılı Kanun uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranı ile güncellenir. Arsa tahsis ladesi veya iptali işlemini içine alan yılın ilk günü ile ödeme yapılacak tarih arasındaki kist dönem için yapılacak yeniden değerleme işleminde, 213 sayılı Kanun uyarınca belirlenen carî yıl yeniden değerleme oranı kullanılır. Hesaplanan tutarı geçmemek üzere, arsa iade veya iptal bedeli, geri alındığı tarihten itibaren en geç bir yıl içinde OSB tarafından katılımcıya ödenir. Bu şekilde iade/iptal işlemi yapılarak paralarını alan katılımcıların yeniden müracaat etmesi halinde hiçbir öncelik hakları olmaz.
e-imza e-imza e-imza e-imza

(4) İptal veya iade edilen parsellerde, eğer inşaat temel seviyesinin üstüne çıkmışsa, iptal/iade tarihinden itibaren 3 ay içerisinde inşa edilmiş kısmın eski ve yeni katılımcılar tarafından OSB'den uygunluk görüşü alınmasından sonra rızaen belirlenecek bedelinin ödendiğinin belgelendirilmesi şartıylo yeni katılımcıya orsanın tahsisi yapılır. Süre bitiminde inşa edilmiş kısmın rızaen satışının yapılmaması halinde ilgili Mahkeme tarafından belirlenecek bilirkişi marifetiyle tespit edilen bedel üzerinden satışı, OSB tarafından yapılır." şeklindeki hükümleri içermektedir.
Davaya konu ... ada ... nolu parselin 2003 yılında tahsis edildiği, fakat davacının bu güne kadar hiçbir yatırım yapmadığı, sadece belirli aralıklarla arsa bedelini ödediği, fakat OSB mevzuatından kaynaklanan diğer yükümlülüklerini yerine getirmediği, taşınmazın hali hazırda ham toprak olarak bulunduğu, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu Uygulama Yönetmeliği 108. maddesinde; "a) Tahsis tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde gerçekleştireceği yapıya ait projeleri OSB'ye tasdik ettirerek yapı ruhsatını almayan, b) Yapı ruhsatı tarihinden itibaren 2 yıl içinde üretime geçmeyen, c) Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğine göre "Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi değildir", Çevresel Etki Değerlendirmesi gerekli değildir" veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi olumlu" kararı almayan, katılımcılara yapılan tahsis, yönetim kurulu tarafından iptal edilir." hükmü gereği ... OSB Yönetim Kurulunun arsa tahsisini iptal etme yetkisi bulunduğu ve iptal işleminin kanun ve yönetmeliğe uygun olduğu anlaşıldığından, davacının davasının reddine karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 46. maddesine göre; her yıl bütçe kanunu ile belirlenen terkin sınırının altında kalan harçlarla ilgili müzekkere yazılmaz amir hükmü gereğince harç tahsil müzekkeresi yazılmasına yer olmadığına,
3-Davalının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karardan sonraki yargılama giderinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı İstinaf kanun yolu açık olmak üzere ( kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle İstinaf kanun yoluna başvurabileceği, istinaf incelemesinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi tarafından yapılacağı ) oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/04/2021

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza






Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi